"Prensim değil kralım olucaksın"✓

100 12 4
                                    

Elimde olan ficleri bitirip yeni birşeyler denemek istiyorum. 


İyi okumalarrr.

Yoongi komutanın dediğini duyduktan sonra üçüde apar topar sınıra gitmiştiler. Durum hiç iyi değildi. Birkaç Krallığın askerleri hepsi bir birine karışımış şekilde dövüşüyorlardı. Etrafda çokluca kan ve cansız bedenler vardı. Bununla birlikte hava kesinlile iyi değildi. Her yer siyah bulutla toplanmıştı. Bu dünyanın sonunun yaklaşması demekti.

Tanrıça harakete geçmişti.

Kral Min geriye dönüp askeri toplantı  yapma kararı almıştı. Acele ederek herkes toplantıya girmiş ve plan yapmaya başlamıştı. Min Krallığından Min Yoongi, Kim Krallığından Kim Namjoon ve Kim SeokJin, ve dövüş stratejileriyle hep zaferi elde eden komutan Jung Hoseok.

"Ordunun bir kısmını Güneye doğru göndermek iyi fikir ola bilir" diye Hoseok konuşmuştu. Aslında iyi fikirdi. Güney tarafta birçok krallık vardı ve düşüncesizce oradan haraket ede bilirlerdi. Bu Krallığın bir nebze korunmasını sağlardı. Ama işler o kadar kolay değildi.

Kral Min bıkkınca nefes verdi. Aklı çok karmaşıktı şu anda. Her zaman bir çözüm bulan Min Yoongi şu an sıkıntıdaydı. En son kararını verdi. "Komutan orduyu topla gidiyoruz." diye kendinden emin bir şekilde konuştu. Hep yaptığı gibi savaş meydanında askerlerinden önde olucaktı.

"Ama Kral'ım şu an çok riskli. Öyle gidemezsiniz" diye Kral Namjoon konuşmuştu. Ardından eşi de ona katılarak Kral Min'i azarlamıştı. "Evet Yoongi. Artık durumlar ciddi. Elini kolunu sallayarak gidemezsin." demişti. Ama Yoongi fikrinden dönmüyordu.

"Beni hafife almayın. Hepsinin yaşamı kılıcımı bir defa sallamama bakar." demişti. Böyle konuşmasına bakmayarak kendisi de endişeliydi. Kesinlikle ölmekten korkmuyordu. Ama geride bırakacağı Jimin'i düşününce yaptığının doğru olmadığını düşünüyordu.Herkes yeni fikirler ortaya atarken toplantı odasınadabir kişi daha artmıştı.

Siyahlar içinde olan Sana içeri telaşlı bir şekilde girmişti. Omzundaki pelerini arkaya doğru atdı ve koşarak Kral'ın yanına gelip baş eğdi. Nefeslerini düzenlemeye çalışarak konuşmaya başladı."Kralım sızınle acilen konuşmam gerek" dedi. Kral diğerlerini odada bırakarak Sana ile salona geçti.

"Tanrıça Nüwa harakete geçti kralım. Her yerde kargaşa çıktı. Ve bu tek burda değil tüm varlıklar arasında. İşin içine cadılar da girdi. Böyle giderse her yer yıkılır yok oluruz" diye uzunca konuştu.

Kral Min gergince tahtın karşısında dolaşmaya devam etti. Bir çözüm olmalıydı değilmi dedi. "Bir yol olmalı Sana değilmi?" dedi Yoongi.

Sana başını onaylar şekilde salladı. "Evet yolu var ama zor olucak. Jimin'le evlenmeniz lazım" dedi. Yoongi anlamazca kaşlarını çatmıştı. "Neden zor olucakmış?" Sana bakışlarını Kral'ın gözlerine çıkardı. Kral'ın karşısında çok rahatdı. Çünkü yıllardır onun yanındaydı.

"Size bir iksir yapmam gerek. Ama onun için diğer iki  dünyaya gitmem gerekir. Gök gürültüsü, altın kalp ve meleğin göz yaşı gerekir.Onları sihirle elde edemem. Sadece yerinden almam gere." Kral andaığını belirtir şekilde kafasını salladı.

"Ben savaşmaya gidiyorum. Geldiğimde iksir hazır olsun Hyuna" dedi. Ve eli ile çıkmasını işaret etti. Hyuna "Baş üstüne efendim" diyerek baş eğip oradan ayrıldı. Kral Min ise küçük prensini düşünmeye başladı.

*****

Yoongi ordunun toplanması emrini verdikten sonra kafasını dağıtmak için Jimin'e eğitim verdiği özel pratik alana gitmeyi karar alımıştı. Çok şey gibi orası da özeldi. Şimdiye kadar Yoongi hariç kimsenin ayağı değmemişti oraya. Söyledim ya şimdiye kadar. Yoongi'nin tek zafıı Park Jimin olmuştu. Tüm ilklerini o isim için feda ederdi ve ediyordu da.

Birkaç ses duyduğunda adımları durdu ve başını yerden kaldırdı. Bakışları ileride pratik yapan Jimin'de durdu. Tüm elastikliğiyle kılınçla sanki dans ediyordu. Adımlarını devam ettirip siyah saçlı çocuğun yanına geldi. Jimin onu görünce sakince baş eğdi.

Yoongi kenarda oturunca Jimin de sakince onun yanına oturmuştu. Birşeyler söylemesini bekliyordu Jimin. "Neden burdasın bu gün pratiğimiz yoktu" dedi Yoongi. Jimin yanındaki bedene doğru döndü. "Kafa dağıtmak için" diye mırıldandı.

"Jimin...." diye Yoongi derinden nefes alarak sözüne başladı. Jimin ise "hm" diyeyek sakince mırıldmmıştı. "Ben gidiyorum-" cümlesini bitirmeden Jimin gözlerini iri açarak tam şekilde Yoongi'ye döndü ve konuşmaya başladı.

"Ne. Neden? Nereye gidiyorsunki? Neden gidiyorsunki?" diye sorularlnı ard arda sıralamaya başladı. "Şşş sakin güzelim dinle ilk" diyerek Jimin'i susturdu.

"Tüm krallıklar ve varlıklar bir birine düşmak oldu. Ve kavgalar başladı. Bunların hepsi Tanrıçaya verilip de tutulmayan söz yüzünden. Bunu sadece biz düzelte biliriz bebeğim." diyerek sakin bir şekilde açıklamaya başlamıştı.

"Sana iksiri yapana kadar benim orduyla birlikte sınırlara gitmem gerekiyor. İksir hazır olduğunda ise biz evleneceğiz." Bir kaç saniye sakinliyini korumuştu.

"O zaman artık prensim değil kralım olucaksın" demişti Yoongi.

Jimin'in gözleri dolmuştu. Gitmemesini istiyordu Yoongi'nin. Aşık olduğu adamın yanından ayrılmasını istemiyordu. Ama bencillik yapamazdı. Minlyonlarla insanı tehlikeye atamazdı ki.

"Ya sana birşey olursa? Yaşayamam ben Yoongi" kekleyerek konuştu. Krala ismiyle seslenmişti. Ama bu Yoongi'nin hiç umrunda değildi. Yoongi gülümseyerek Jimin'in gözünden akan bir kaç damla yaşı silmiş ve "Ben Kral Min Yoongi'yim. Bana birşey olmaz." demişti.

Biraz zaman geçirdikten sonra artık Yoongi'nin gitmesi gerekirdi. Herşey hazır olmuştu. "Gitmesen olmazmı?" diye küçük bir daha şansını sınamak istedi. "Söz gelicem sevgilim" dedi ve Jimin'e sarıldı. Kalbi hızlı atıyordu siyah saçlı oğlanın. Korkudan, temastan ve Yoongi'nin hitabından dolayı.

"Sözmü? Bak gelmezsen bozuluruz ona göre" diye Jimin ağlamamaya çalışarak konuştu yine. "Söz güzelim,söz" diyerek dudaklarına öpücük kondurdu ve daha sonra ordan ayrıldılar. Ordunun olduğu yere geldiklerinde Yoongi Jimin'in yanında olan yumşak halinden tamamiyle çıkarak herkesin 'Zalim Kral' diye adlandırdığı kişiliğe bürünmüştü. Ama bu asla Jimin'e korkutucu gelmiyordu. Çünkü onu çok seviyordu.

"Asker düzül!" diye sert sesiyle bağırmıştı. Binlerce kişi anında tam dik dururken Yoongi motive edici kelimelerinı sıralamıştı. "Bildiğiniz gibi dışarıda büyük bir savaş var. O yüzden güçlü olmalı ve evimizi korumalıyız! Unutmayın son ana kadar savaşacağız!" dedi. Ardından askerler de hepsi bir ağızdan "SONUNA KADAR SAVAŞACAĞIZ" diye bağırarak tekrarladı.

"Gidelim ozaman" dediğinde askerler dışarıya doğru yürümeye başladı. Yoongi ise son defa  sevdiğinin yanına geldi ve kokusunu içine çekti. "Yoongi sağlam dön, seni bekliyorum" dedi Jimin gözündeki yaşı silerek. Yoongi sevgilisinin kızarmış burnuna küçük buse kondurarak "Tamam küçüğüm sapa sağlam dönücem." dedi ve atına atlayıp ordunun önüne geçerek saraydan ayrıldı.

Geride ise gözyaşlarına boğulan bir adet Jimin kalmıştı. Korkuyordu, sevdiği adama birşey olur diye çok korkuyordu. Ama yapacak birşey yoktu. Onu sadece bekleye bilirdi.



Umarım bölüm içinize sinmiştir. Hayalet okurlar Jimin'in kalbini kırıyorsunuz amaa. Oydan yorumdan yapsanıza.

Cruel king || yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin