Bio Couple?

67 10 10
                                    

Byulyi hoca beni biyoloji laboratuvarına çağırmıştı, hem de tam olarak Namjoon ile satranç oynarken ne yapacağız diye düşünürken. Yeni takım arkadaşım olacak kız ile tanışacakmışım. Acaba Joon'un takım arkadaşı nasıl biriydi? Kendimden daha çok önemsiyorum onu, çünkü o her zaman takım arkadaşlarının görüşünü önemser, onun dediğini yapardı. Takım arkadaşı ondan daha kötü biriyse, çeyrek finale bile kalamadan elenirdi, yazık olurdu bilgisine.

Ben düşüncelerime dalmışken, kapı tıklandı. İçeriye daha henüz dün tanıştığım Chaeyoung girdi. Galiba hocayı arıyordu.

Mina: Merhaba Chaeyoung. Byulyi hocayı ya da Yongsun hocayı mı arıyorsun?

Chaeyoung: Uhmm, şey... Ben...

Mina: Dinliyorum. 

Chaeyoung: Dün Yooshi sana bir şey yaptı mı?

Mina: Ha? Hayır. Ama sadece bunun için gelmemişsindir herhalde.

Chaeyoung: Şey... Byulyi hoca laboratuvara gitmemi söyledi... Sanırım biyoloji olimpiyatı için seçilen takım arkadaşın benmişim...

Mina: (yüksek sesle) Ne? Ciddi misin?

Chaeyoung: (gözleri doldu, yüzünü koruma iç güdüsüyle kolunu başının üzerine kaldırdı) Lütfen bağırma! Özür dilerim! 

Mina: (Chaeyoung'un yanına yaklaştı) Ah hayır hayır hayır Chaeyoung yanlış anladın beni cidden. Sana kızmadım, sana zarar vermeyeceğim, tamam mı? Sakin ol şimdi. 

Chaeyoung'un boynu hâlâ büküktü. Onu mutlu etmek için ne yapabilirdim ki?

Mina: Ah! Elindeki pelüş ne güzel. Çok sevimli. Arkadaşın mı verdi?

Chaeyoung: Annem... Beni bırakmadan önce elime tutuşturmuştu. O günden beri bırakmıyorum.

Neden şu anda Chaeyoung'u üzmekte master yaptım?

Mina: Ben seni üzmek istemedim, cidden. Seni nasıl mutlu edebilirim?

Chaeyoung: Sen hiç fennek tilkisine dokundun mu?

Mina: Ah, hayır? Neden ki?

Chaeyoung: Fennek tilkileri kendilerini sevdirmeye bayılırlar. Özellikle o koca kulaklarına dokununca çok mutlu sesler çıkartıyorlar. 

Mina: Hmm, ne demeye çalıştığını anladım gibi. (Chaeyoung'un kulaklarını okşadı) Böyle iyi mi?

Chaeyoung kafasını tıpkı bir kedi gibi elime sürtüyordu, bazı sesler çıkartıyordu hoşlandığına dair. Bu kız gerçekten garipti. Ama tatlıydı da, ona karşı koyamıyordum.

Mina: Bu kadar yeterli mi?

Chaeyoung: Biraz daha? 

Mina: Ama artık olimpiyat sınavlarına çalışmamız lazım. 

Chaeyoung: Peki daha sonrasında tekrar sevecek misin beni?

Mina: Tabii ki! İstediğin sürece bunu yapabilirim, çünkü tepkilerin çok tatlı.

Chaeyoung utanmış, yüzünün her tarafı kızarmıştı. Kaçmak için dolaptan kitap almaya gitmişti. Tıpkı bir bebek gibiydi; saf, masum ve minik. 

Chaeyoung: Dün kalıtım ile ilgili bir soruyu yanlış yaptığını söylemiştin. Kalıtım sorusu çözelim mi? 

Mina: Nasıl hatırladın? Normalde insanlar kendilerine söylenen cümleleri pek hatırlamazlar.

Chaeyoung: Eee... İşitsel hafızam güçlüdür benim. 

Mina: Biyolojiye böyle mi çalışıyorsun?

Chaeyoung: Hayır, çalışmıyorum. Öğreniyorum.

Mina: Ah. Manidar.

Chaeyoung parmak uçlarına yükselip bir kitabı almaya çalışıyordu. Minik. Boyu bile yetmiyordu kitaba ulaşmaya. Yanına gidip almaya çalıştığı kitabı aldım. Üzgünüm Chaeyoung, evet uzamak için tüm süt stoklarını ben tükettim.

Mina: İşte. Alabilirsin.

Chaeyoung: Te-teşekkür ederim. 

Mina: Rica ederim. Anlat bakalım Chaeyoung, nerede eksiğim var?

Chaeyoung: Uhh... Belki Mendel ilkelerini karıştırmış olabilirsin.

Mina: Pfft. Yanlış. Basit ki onlar.

 Chaeyoung: (sitem ederek) Daha yeni tanıştığım takım arkadaşımın eksiklerini nereden bilebilirim ki?

Namjoon: Belki de MN kan grubu sistemini karıştırmıştır. Kusura bakmayın, birden daldım ama; içeri girebilir miyim?

Mina: (koşup Namjoon'a sarıldı) Joon! Seni özledim! 

Namjoon: Ben de seni özledim. 

Mina: Chaeyoung, seni tanıştırayım; senden önceki takım arkadaşım Joon. 

Namjoon: Sadece takım arkadaşı mı? Ben senin en yakın arkadaşınım. Aynı zamanda okuldakilerin bize ne dediğini hatırlıyor musun?

Mina: Hm hm. Bize "Bio Couple" derlerdi.

Chaeyoung: Bio Couple?

Namjoon: Tam olarak öyle. Yakın ilişkimiz ve biyolojiye olan ilgimizden dolayı böyle derlerdi. 

Chaeyoung: Hmm. Anladım. 

Chaeyoung'un yüzü düşmüştü. Neden ki?

Mina: Chaeyoung? İyi misin? 

Chaeyoung: Biraz karnım ağrıyor... Belki de dinlensem iyi olur...

Mina: Ağrı kesici vermemi ister misin? 

Chaeyoung: Gerek yok... Uyusam geçer...

Namjoon: Dün Mina senin karnına tekme yediğini anlatmıştı. Ciddi bir şey olabilir. Seni revire götürelim. 

Chaeyoung: Neden anlattın ki Mina? Bilinmesini istemiyordum... 

Mina: Özür dilerim, ama belki Namjoon yardımcı olabilir diye düşünmüştüm. Bunu boş ver. En iyisi Namjoon'un dediği gibi revire gidelim, gel. 

Chaeyoung: Hayır... 

Mina: Eğer gelmezsen seni zorla oraya götürürüm Chae. Hadi uzatma artık.

Chaeyoung: Ben... Gerek yok... Kötüleşirsem giderim. 

Namjoon: (Mina'nın kulağına fısıldadı) Sanırım benden çekiniyor. 

Mina: Sen çık o halde. Ben onunla konuşayım.

Namjoon başını sallayarak dışarı çıktı, ben de sanki yaramazlık yapmış küçük bir çocuk gibi sürekli yere bakan, elleriyle oynayıp ayağını sallandırıp duran Chaeyoung'un yanına gidip onu sandalyeye oturttum. 

Mina: Bak Namjoon gitti, ikimiz baş başayız şimdi. Neyin var söyler misin Chaeyoung?

Chaeyoung: Karnım ağrıyor... Sanırım regl olacağım. 

Mina: Öyle mi? Ben de iç kanama geçirdiğini düşünmüştüm. Seni nasıl rahatlatabilirim?

Chaeyoung: Kucağına yatabilir miyim?

Mina: Tabii ki. Hatta kulaklarınla oynamamı ister misin? 

Chaeyoung: ... Olur.

Chaeyoung kafasını kucağıma yasladıktan sonra, saçlarını çekip minik kulaklarını okşadım. Pelüşünü asla elinden düşürmüyordu. 

Mina: Senin için pelüşünü tutmamı ister misin? Merak etme, ona gözüm gibi bakacağım. 

Chaeyoung: Olur. Bay Fluffy'ye dikkat et.

Mina: Hm hm. 

O yavaş yavaş uykuya geçerken bile, onun kulaklarını okşamaya devam ediyordum. Kulakları çok yumuşaktı ve pürüzsüzdü, bunu sevmiştim.

Single ForeverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin