_______
Unutulmuş diyarlardan
bir fısıltı yükseldi,
Kadans* mistik sınırların ötesinde .
Yankılanan sırları, sadece kader bilir.
Prangalar kırıldı, kaderleri belirlendi._______
Jay
Aradan geçen iki gün sanki iki sene gibi geçmişti. Kai'nin gösterdiği dövme olayından sonra Sunghoon ve ben kütüphane de sabahlıyorduk. Bazen Jungwon ve Heeseung hyung geliyordu yardıma. Son iki gün de bula bildiğimiz tüm kitapları toplamış tek-tek arıyorduk.
"İki gündür hiç bir şey bulamamamız sence de garip değil mi, Jay?"
"Öyle, ama belki de bize gereken kitap bura da değildir."
"Soobin hyung bunu duymasın." Kıkırdadım. Son bir kaç günden sonra ilk kez gülmenin verdiği rahatlık duygusu içimi sarmıştı.
"Neye gülüyorsunuz bakalım?" elinde bir kaç kitapla birlikte odaya girmişti Soobin hyung aynı zamanda."Jay senin kitaplığının yetersiz olduğunu söyledi, hyung." Sunghoon şakaya vurur tarzda konuşmuş beni Soobin hyung'un kötü bakışlarına maruz bırakmıştı. Bu evde ki her kes bilirdi ki, Soobin hyung kitap kurdudur ve asla kitaplarına laf ettirmez.
"O sizin beceriksizliğinizdendir, yer açın bakim bu kitaplara da bakmalıyız daha. Bodrum katın da buldum. Babamın kütüphanesinden kalan son kitaplar bunlar. Daha önce görmediğime inanamıyorum." Masaya koyulan kitapları ikişer ikişer götürmüş aramaya koyulmuştuk.
Çocuğun sahip olduğu dövme küçük olmasına rağmen açıkca gözüküyordu. Uykuda olan bir tilkinin arkasın da, doğmakta olan bir güneş vardı. Dikkat çekici ve güzeldi, fakat ne anlama geldiğii henüz bilmiyorduk. Eğer Kai haklıysa hala bu tarz sembol'u olan bir krallığa rastlamamamız çok garipti.
"Bunlarda da yok." bıkkınlıkta elinde ki kitabı diğerlerinin üzerine atarak konuştu, Sunghoon. Son üç sayfaya da baktıktan sonra ben de Sunghoon gibi söylenmiş seslice iç çekmiştim. Şimdi ikimiz de dikkatlice Soobin hyung'a bakıyorduk.
"Bakın!" Soobin hyung'un bağırmasıyla yerimizden kalkıp yanına gitttik.
Eliyle gösterdiği cümleleri seslice okumamızı beklemişti.'Kurnaz gözlerin hükmünde,
güneşin ışınları buyurulduğu için
savaşın fısıltısın da ruhları birleşecek'"Ee yani?" Kafam allak bullak olduğu için okuduklarımdan hiç bir şey anlamamıştım.
"Yani Jay'cim 'kurnaz gözlerin' 'güneşin ışınları' bunlar sana neyi hatırlattı?? acaba." aklıma gelen dövmeyle elimi ağzıma götürmüş gözlerimi büyütmüştüm. Anlaşılan Sunghoon da benim gibi yeni anlamıştı ki "Tabii ya kurnaz-tilki, güneş ışınları-doğmakta olan güneş!" diye bağırmıştı.
"Dikkatimi çeken şeyse 'savaşın fısıltısın da ruhları birleşecek' kısmı." dedi Soobin hyung oturduğu sandalyede geriye yaslanarak.
"Riki ve onu mu kastediyor?"
"Neden olmasın." elindeki kitabı kapatmış ismini göstermişti. "occulta facta " latince yazılmıştı ismi. "Yani gizli gerçekler." Sunghoon anlamadığımı anlamış çevirmişti benim için. Kendisi uzun zaman önce latince öğrenmişti.
"Bu kitap yüz yedi yıl önce el ile yazılmış. Babamın kütüphanesine nasıl gelmiş olabilir ki."
"Kesin bir olaylar dönüyor." Sunghoon ayağa kalkmış kitap yığınlarının üstünden atlayarak kapıya ulaştıktan sonra devam etmişti "Toplanıp konuşmamız lazım. Beyin fırtınası gerek."