Şu sıralar fazla zamanım yok sınavlar yüzünden ama bölüm atmaya çalışıyorum. Yorum atmazsanız cidden hevesim olmuyor yazmaya. Yorumlarınızı bekliyorum!:)
_______
Gökyüzünde yıldızlar birbirine dokunurken,
Karanlık bir gölge düşer dünyaya.
Kahramanın yolculuğu başlar bu geceden,
Bilinmeyen bir kaderin peşinde.
_______"Hadi Sunoo! yapalım şu işi." Kai güven verircesine elini Sunoo'nun omzuna koyup pat patladı ve teker teker büyüyü yapmaya başladı.
Az önce hepsi Nina çayının sahiline varmışlardı. Şimdi sıra ikisinin de diğerlerine büyü yaparak çayı rahatça geçmelerini sağlamaktaydı. Yanında duran Heeseung'un boyununa her iki elini koymuş kelimleri fısıldamıştı 'Augmenitus'.
Sıra Heeseung'un yanında duran Riki'deydi. Yavaşca sol tarafa adımını atıp mesafeyi azaltarak Riki'nin önüne yaklaştı. Burnuna dolan nane kokusuna bu sefer hafif tarçın da eklenmişti. İki ayrı kokunun uyumunun bu kadar ferahlatıcı ve güzel olmasına şaşırmadan edemedi Sunoo. Fazla rahatlatıcıydı. Hemen düşüncelerini bir kenera atıp ellerini Rikinin boynuna taraf kaldırdı ve kelimeleri fısıldadı.
"Üç üç atlayalım. Sunoo, Riki ve ben seninle. Kai, Heeseung hyung ve Soobin'de seninle gitsin." Jungwon ayarlamayı yapmış son kez herkesi kontrol ettikten sonra içinde ki endişeyi durdurmaya çalıştı.
Sunoo kendileri ile getirdikleri iki ipin birini bellerine zincir gibi dolamış, sıkı olduğundan emin olduktan sonra öne geçerek suya atladı.
Akarsu olduğu için fazla akıntı ve taşlar vardı. Bir akarsuya göre fazla derin olan bu çay ilk andan zorlanmalarına sebep olmuştu bile. Arkasında ki ikiliyi kontrol etmek için döndüğünde diğerlerinin de atladığını gördü. Her şey yolundaydı derken Sunoo'nun ayağı sivri uclu taşlardan birine değdiği ve su kırmızı sıvıyla-kanla-kaplandı.
İçinden kendisine lanet okumaya devam ederken,Vampirlerle dolu olan bu alanda olduğu için bir kez daha lanet okudu.
İlk çıkan diğerleri olduğu için elini çıkmaya çalışan Sunoo'ya uzatmıştılar. Zar zor diğer tarafa geçmeyi başardıkları için sevinse de ayağının altında olan kocaman yara ve durmadan akan kan yüzünden yarıda kalmıştı bu sevinci. Kafasını kaldırdığın da gözleri koyu kırmızıya dönen Soobin'i görmeyi beklemiyordu Sunoo.
Bakışlarını kanayan yaraya dikmiş halde duran Soobin şu an çok ürkütücü gözüküyodu. Yavaş yavaş içini kaplamaya başlayan korkuya yenik düşmemek için hemen büyü yapmayı denedi. Lakin unuttuğu bir diğer şey de artık Elorida'nın sınırları içerisinde olduğu, büyü yapamadığıydı.
"Hyung, kendine gel!" Riki hemen Sunoo'nun önünde siper olmuş kendini zor tutan Soobin'e bağırmıştı. İlk kez sinirli Riki'nin sesini duyan Sunoo kafasını kaldırmış karşısında duran çocuğu görmesiyle bir anlık o günkü rüyasını hatırlamıştı. Önünde siper olmuş siyah kurt.
Aynı rüyasında ki gibi önünde siper olmuş bu çocuğun tek farkı kurt formunda olmamasıydı. 'o gün rüyamda gördüğüm kurt Riki ola bilir mi?' sorusu kafasında oluşmaya başlamıştı bile fakat bir az daha oyalanırsa yaşanacak kötü şeylerin sorumlusu kendisi olacaktı.
Yarayı tamamen kapatması için Kai'yi çağırmış, ellerinde ki kanı silmişti. Ayağa kalktığında yerde Heeseung tarafından kucaklanarak oturan Soobin'i görmesiyle kendisini suçlu hiss etmişti. Soobin'nin kulağına fısıltıyla bir şeyler söyleyen Heeseung yavaş yavaş sakinleşmesini sağlıyordu.