Mavi

491 23 3
                                    

Sonsuz hiçbir şey yoktur. Mavi gibi. Mavi de döner siyaha. Bir gün her şeyin siyaha döneceği gibi. Senin hep mavi kalacağını söyleyemem ama bir zamanlar en güzel mavi olduğun kesin sevgilim...

Yavaş yavaş yazın geldiği bu günlerde özlem hissettiğim en güçlü duyguydu. Sanki damarlarımdaki kan özlemle besleniyordu.

Kaç gündür görmüyordum ve umudum artık yoktu. Sabah kalktığımda 'tamam artık umut etme,gelmeyecek.' deyip gelmiştim okula. Ama hayat tam umut etmeyi bıraktığında mucize yolluyor sanırım.

Eren'lerin sınıfına girdiğimde -önce gelip gelmeyeceği hakkında iddiaya girmiştik- orda onu gördüm. Ordaydı kolları beyaz şeritli siyah tişörtüyle bugün gelmişti. Bora'yı son kez görmeden kaybetmemiştim. Kaybetmek, ne komik terim. Aslında hiç onun olmayan bir şeyi ne kadar kaybedebilir insan ? Ama ben eksik hissediyordum. Görmediğim zamanlarda sanki ayağımda bir ağırlıkla denizin dibindeyim nefes alamıyorum kurtulmaya çalıştıkça daha da batıyorum. Özlem böyle işte denizin altında nefes alamamak gibi.

Biliyorum tamamen kaybetmeyeceğimi. Sadece yaz tatili girecek araya. Ama engelleyebilir misiniz nefes alabilmeyi ?

Derin derin düşünürken koluma bir elin dokunmasıyla irkildim. Baktığımda bunun Batıkan olduğunu gördüm. Batıkanla aynı apartmanda oturuyorduk ve aynı okuldaydık. Çok iyi anlaşırdık ve sırdaşlık yapardık.

"Selam."
"Selam."
"Dalgın görünüyorsun, iyi misin ?"
"Gidecek."
"Ceren yapma. Sadece 3 aycık. Oha lan 3 ay harbi harbi."
"Çok sağ ol gerçekten şu an efsane yardımcı oldun."
"En azından yeniden görebileceğin için şanslısın. Tamamen kaybettiğini düşün ?"
"Bla bla blllalalalala duymadım ki. "
"Ahahha hadi kalk kantine inelim."
"Tamam tamam."

Kantine inip her zamanki gibi sade çubuk kraker aldım. Batıkan da kahve aldı gerçi bu sıcakta niye içiyor anlamıyordum ya neyse.

Bahçede tur atarken Bora ve Güneş'i gördüm. Yine sigaradan geliyorlardı sanırım. Güneş'e karşı anlamsız bir nefretim vardı ama onu yenmeye çalışıyordum. Sonuçta kızın bir suçu yoktu.

Batıkan ne tepki vereceğime baktı, yüzümü ona çevirip gülümsedim. O da beni takdir ettiğini belirtircesine kafasını salladı.

Yukarı çıkıp Eren'in yanına uğradık.
Her zamanki gibi matematik testiyle uğraşırken bir soruya takılmış ve çıldırırcasına onu çözmeye çalışıyordu.

"Bir küçücük Erencik varmııış"
Batıkan da bana katıldı, "Sınıfta hop hop matematik kasarmıışş"
"Arkadaşlarını yalnız bırakııırmış"
Sonra ikimiz de kahkahayı bastık ama Eren "riyılli niga " bakışı atıyordu. Biz de daha çok gülüyorduk derken bir anda kapı çarptı. Hoca geldi diye panikle arkamı döndüğümde kapıyı çarpanın Bora olduğunu anladım. Tip tip bana bakıyordu. Ben de ona bakıyordum çünkü neden bakmayayım ?

Neyse sonra Batıkan'ı da alıp sınıftan çıktım.

Okul çıkışında Cumartesi günü beraber neler yapabileceğimizi tartışıyorduk. O sırada bizim sınıftan Seyyar adındaki çocuk Ranger'a gitme fikrini ortaya attı. Güzel bir fikirdi. Batıkan ve Eren Bora'yı da çağıralım dediler hatta tutturdular.
"Bakın benim adım da Cerense ki Ceren, BORA RANGERA GELMEZ."

"Ya Ceren ön yargılı davranma,insanların adına konuşmasana."

Bakın hele bizim Eren'e, bir şeyi istediği zaman nasıl da iknacı oluyor.

"Valla güzel kardeşlerim gidin sorun ama o çocuk oraya gelmeeez."

Seyyar : "Tamam tamam ben hallederim akşam Whatsapp'tan grup kurup olaya el atacağım. Hadi ben kaçtım."

Olay tartışması bittiğinde Eren ve Seyyar gitmişti ama ben sınıf arkadaşım Turanla yağan yaz yağmuru altında sohbete devam ediyordum. O sırada servisimin gittiğini fark ettim. Panikle ne yapsam derken şemsiyenin altından çıkıp etrafa bakındım ama bu sadece beyaz gömleğimin ve saçlarımın ıslanıp üzerime yapışmasına sebep oldu. Hemen telefonumu çıkarıp Uğur Abi'yi aradım.

"Alo Uğur Abi nerdesin ? Ya beni burda bırakmışsın. Tamam bekliyorum."

Turan'ın şemsiyesinin altına girip Uğur Abi'yi bekledim.
Uğur Abi geldiğinde hızla servise bindim ama herkes bana bakıyordu o sırada bana gıcık, son sınıflardan Oğuzhan "Ne olur ıslak ıslak bakma öyle" şarkısını açtı. -Bu olay gerçekten yaşanmıştır ajdkxjsla- Tüm servis bana gülüyordu. Ya gerçekten günüm muhteşem bitiyordu.

-Ranger Günü-
"Yaa bakın ben demiştim Bora gelmez diyee."
"Evet demiştin. Ama neye inanırsan onu yaşarsın demiştim sana."

Bilmiş. Bakın bu Erendir, dramdır.

"Neyse ne bu kız eğlencesine bakar dostlar haydin Ranger'a."

Biletleri aldık ve bindik.

"VAAVAVAVAVAVAVA ANNNNNAAAANNNÜÜÜ"

"Eren ahahhahahaha."

"Ananı siktim çoccccuuuu."

İşte en tepede biz . Çılgın Ranger ergenleri coşturuyor.

Birkaç dakika sonra aşağı indik. Seyyar ve ben kahkahalarla gülüyorduk ama Eren sabit bir noktaya kitlenmişti. Onun baktığı yere kafamı çevirdiğimde Bora'yı gördüm.

"Merhaba."
Yavaşça bana yaklaşıp selam vermişti. Ya bu nasıl iş.

"Selam."
"Biraz konuşabilir miyiz ?"

"Seyyar, Eren siz takılın ben bulurum sizi."

Bana salak bakışlar atıp uzaklaştılar. Biz de lunaparkın altındaki kayalıklara gittik ordan da kumsala indik ve kuma oturduk.

"Seni kırdığım için üzgünüm.Halimi gördün Ceren. Daha fazlasını bekleme."

"Aslında bu özrü bile beklememiştim Bora. Gerek yoktu sadece okulda yokmuşum gibi davranmasan her şey daha kolay olabilirdi."

"Seni görmezden gelirsem her şey daha kolay olur sanmıştım ama öyle olmadı."

"Her neyse sorun değil. Aslında senin yanında olmak istiyorum. Yani tabi istersen."

Uzunca bana baktı. Hiçbir şey söylemedi ve cebinden sigarasını çıkarıp yaktı. Denize baktı ve sessizliğini dalgalarla susturdu.

Başımı omzuna yasladım ve gözlerimi kapattım. Dalgalı bir denizin ve huzurun kokusunu burnuma çekip maviyi tattım.

Model- Antidepresan Gülümsemesi

OKULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin