Tehlike

431 22 6
                                    

Sara Hoca'ya açıklamak istesem de oldukça haksız bir pozisyondaydım. Kalkıp onunla birlikte Paul'un odasına doğru ilerledik.
"Böyle bir şeyi yapacak en son insan olduğunu düşünürdüm, sana inanamıyorum."
"Hocam böyle bir şeyi ben bile kendimden beklemezdim ama üzerime bilerek kola döktü. "
"Ve sen de saçını çektin öyle mi ? Bu konuyu Paul'la ayrıntılı konuşup halletmeye çalışacağım ama şu anlık durum hiç parlak değil. Neyse sen gidebilirsin."
Ben nasıl böyle bir hata yaparım ? Jenny sürtüquesi yüzünden projeden atılabilirdim. Endişeyle etrafıma bakınırken yanıma Eduard geldi.
Bana inanamadığını ve açıkçası biraz korktuğunu söyledi.
Gülmeye başladım sonra da ağlamaya.
Eduard bana sarıldı hem de sımsıkı. Ama eksikti. Evet güven vericiydi,sahipleniciydi sarılması. Ama Bora gibi değildi. Kalbimi ısıtmıyordu.
Eduard benden yavaşça ayrılıp bana su getirmeye gitti.
Ellerimle ıslak ve kızarmış olduğuna emin olduğum gözlerimi sildim. Arkamdaki pencereye doğru dönüp dışarda voleybol oynayan Simon ve Daria'yı izlemeye başladım.
"Selam arıza."
Arkamı dönüp bana sırıtarak bakan Bora'ya cevap verdim.
"Selam."
"Duyduğuma göre öğle yemeğinde Jenny'nin saçına yapışmışsın ?"
"Ya evet öyle oldu biraz."
"Neden ?"
"Üzerime bilerek kola döktü."
"Hayır, gerçek sebebi bu değil. Gerçek sebebini bilmek istiyorum."
'Ya Borasqıw çnkğ sni kskndm .s.s' mı dememi bekliyor acaba ?
"Çok uyuz bir tip. Ayrıca Gece'ye yaptıkları yüzünden de nefret ediyorum o sürtükten. Bir de yüzsüz yüzsüz üzerime kola döküyor.
Hani tarlada iş yaparken bir delikten solucan çıkar da çapayla ikiye bölersin ölmediği gibi yaşamaya devam eder. İşte Jenny'deki de öyle bir yüzsüzlük tarla solucanı."
Kahkaha attı önce sonra bana iyice yaklaştı.
"Hala yalan söylüyorsun küçük kız. Evet Gece'ye yaptıkları ondan nefret etmeni sağlar. Ama gerçek sebep bu değil. Benim kadar sen de biliyorsun."
"Aklında ne var Bora ? Ne diye kelime oyunu yapıyorsun ?"
"Aklımda olan şey senin kalbinde küçük kız."
Sonra arkasını dönüp gitti.
Pis egoist !
Nasıl anladı acaba ? Ya acaba kimlik numarasını ezberlemekle fazla ileri mi gittim ? Ya amaan neyse. Şu projeden gitmezsem hallederim bu meseleyi.

Heyecanla Sara Hoca'nın gelmesini bekliyordum. Yaklaşık 37. voltamı atarken Paul'un odasının kapısı açıldı ve Sara Hoca bana doğru ilerlemeye başladı.
"Ceren, uzun uğraşlarım sonucu burada kalmanı sağladım. Ama bir şartla tabii."
Şimdi işte tam da şu dakikada YAN-DIM.
"Şartınız nedir ?"
"Bundan sonra yapılan partilerde servisleri sen yapacaksın. Ve ayrıca Jenny'yle direk olarak sorun yaşadığın için onun Workshop'unda çırağı olacaksın."
En son içim Selma Hoca'nın 3 hafta uğraştığım kimya projesine 70 verdiğinde bu kadar yanmıştı. Zalımın sürtüquesi Jenny.
"Tamam hocam. Elimden geleni yapacağıma söz veriyorum."
"Güzel. Şimdi Workshop'a hadi bakalım."
Gülümseyip resim atölyesine doğru ilerlemeye başladım.
İnşallah o resim tüplerinin biri delik olur da sarı saçlarını boyar. İnşallah fırçaları temizlerken su beyaz tişörtüne sıçrar da annen seni çamaşır suyuyla kovalar.
Bedduaları sıralarken resim atölyesine ulaşmıştım.
Jenny Eduard'la bir şeyler konuşuyordu. İyi de Eduard müzik Workshop'unda bu sürtüqueyle ne konuşuyor diye sessizce dinlemeye başladım.
Eduard ısrarla bu Workshop'a geçmek istiyordu ama Jenny sürtüquesi sorun çıkırıyordu. Mal karı.
Eduard biraz daha uğraştı ve Jenny'i ikna etti.
Ben de 'aym dı kuin biçız' bakışıyla içeri girdim. Jenny bana 'anan seni doğurmamış sıçmış' bakışı atarken Eduard hızla yanıma geldi ve artık beraber olabileceğimizi söyledi. Ya bu çocuk tam bir sarı şeker ya.

Heyecanla gülümsedim ve sarıldık. Yine eksik. Aldırış etmeden sarılmaya devam ettim. Sonra diğerleri de gelince Workshop etkinliklerine başladık.

Jenny yarım saatte pestilimi çıkarmıştı.  Boya getirtti, kalemlerini açtırdı, susadığı için kola almaya gönderdi. En son kafayı gömecektim ama bilin bakalım noldu, yemedi :):):):):)::):))

Workshop bitince Eduard'la birlikte akşam yemeğine gittik.
Yemek çok hoşumuza gitmediği için Eduard'ı aşağı kattaki 'kendin yap' alanına götürüp ona menemen yaptım. Çocuk utanmasa parmaklarını yiyordu. Eh işte yetenekliyim ya.

Yemekleri bitirip bahçeye çıktık. Eduard gitarını almaya gidince ben de çimlerle oynamaya başladım.
Huzurlu sessizliği bozan birkaç ses vardı. Biri Bora'nınkine benziyordu. Yavaşça yerimden kalkıp oraya doğru ilerledim.
Bora ve Jenny'di.
Ne sürpriz ama !

Tam olarak duyabilmek için çalılara yaklaştım. Biraz daha eğilsem daha iyi duyarım gibi sanki.

Kendimi biraz daha itince ayağım çalıya takıldı ve Bora'nın sırtına düştüm.
Tost team 1-Jenny team 0

Kazanmaya geliyorum hazırlan yumurta kafalı sürtüque !

OKULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin