Mavi&Siyah

402 21 1
                                    

"T-tayfun ?!"
"Ceren ?"

Hoppalaa ve de cubbala..

"Kardeşim ne işin var senin burda ?"
"Buraya taşındık be güzelim. Bilseydim burada olduğunu önceden gelirdim ama."

"Eşek seni gel buraya."

Uzunca sarıldık. Ee 5 yılın sarılmasıydı sonuçta.

Tayfun benim Sinop'tan arkadaşımdı. Babam memur olduğu için il il dolaşıyorduk ve farklı illerden birçok arkadaşım oluyordu.

"Bu okula geliyorsun yani ? Bu harika. Eski günleri tekrarlamaya hazır mısın ?"

"Buraya geleceğimizi duyduğumdan beri hazırım."

Tayfunla biraz sohbet edip rehberlik servisine gittim. Okuldan kaçtığımdan beri sanki bileklerimi kesip kanımı da içmişim gibi davranıyorlardı.

Tamam belki iç dünyam bok çukurundan hallice olabilirdi. Ama o kadar da yansıtıyor olabilir miydim ki ya ?

Rehberlik öğretmenine oldukça mesafeli ve soğuk cevaplar verdim.

İşim bittiğinde sınıf geri dönüp ortama katıldım.

Ama zordu, zordu işte. Her gün benden vazgeçtiğini bilerek nefes almak canımı yakıyordu.

Sanki onun için sıradanlaşıyormuşum gibiydi.

Teneffüste üst kata Eren'in yanına çıktım. Biraz oyalanıp aşağı indim ama su almadığımı fark ettim. Sınıfa paramı almaya gittiğimde Bora'nın öylesine telefonuyla uğraştığını gördüm.

"Benimle kantine gelir misin ?"
"Ha ? Şey tabii."

Beraber kantine indik ama ders zili çaldığından koridorlar boştu. Kantine inerken ayağım merdivene takıldı ve Boraya tutundum. Duvara yaslanmıştı ve önünde de ben vardım. Yakındık. Fazla yakın.

Ve o an gördüm. İşte oradaydı benim hissettiklerim vardı onun gözlerinde de. Bana öyle bakıyordu işte.

"Şey çok affedersin."
"Sorun değil."

Yavaşça ayrıldık ve suyumu alıp sınıfa geri döndük ama dünyanın kitle imha silahı Cengiz Hoca derse geç kaldığımız için bizi sınıfa almadı.

Teşekkürler evrene yolladığım pozitif enerjinin geri dönütü ! Zaten ben evrene pozitif enerji yollasam %99,9'u sürtünme kuvvetine kurban gider, ısı enerjisine dönüşür.

"Şey, ben çok özür dilerim Bora. Devamsızlık hanene bir skor daha eklendi."
"Dilekçemi sana yazdırmayı düşünüyordum aslında. O yüzden sorun yok o adamı dinlemektense devamsızlık yaparım daha iyi."

Kıkırdadım ve merdivenlere doğru yürüyüp oturduk.

"Özür dilerim. Seni yalnız bıraktım tüm o duygularla. Geldim ve başkasına gittim ama yemin ederim senin içindi b-"

"Anlamıyorsun. Senden çok şey beklediğimi düşünüyorsun. Düzenli  ve romantik bir ilişki falan. Hayır Bora. Seni tanıyorum. İçindeki dalgaları, savaşlarını. Biliyorum işte. Yapma. Bitecek diye bizi parçalama. O zaman öleceğiz diye yaşamayalım,kalbimiz kırılacak diye sevmeyelim. Hayır, ben seni acılarımla da sevdim,seveceğim.
Seni seviyorum mavi."

"Bak Ceren. O kızla sırf seni içimden atmak için birlikteyim. Sana zarar gelmesin diye. Lütfen zorl-"

Kocaman sarıldım maviye. O canımı acıtacak teorilerini söylemeden önce.

"Bak, sol tarafın nasıl da hızlı Bora. Benim için işte. Orada ben varım. O kızla atamazsın oradan beni. Beni o kızla kirletme. Bırak dokunayım kalbine, sarayım seni. Duvarlarını yıkmama izin ver."

Bora gözlerimin içine baktı uzunca.. Öyle güzel baktı acıyla buz tutmuş kalbim ısınıverdi. Sıcacık bir yaz akşamı meltemi gibi esiverdi yüreğim.

Yaklaştı ve yanağıma bir buse kondurdu.

"Seni seviyorum Mersinli kız. Nereye, ne zamana kadar bilmiyorum ama seviyorum anasını satayım."

Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Kalbimden tonlarca ağırlık kalkmıştı ama ağrıyordu da biraz.

Gözlerimdeki yaşları sildi o güzel parmaklarıyla. Güldük biraz. Biz olduk işte.

Biz olduk mavi ve siyah ne kadar uyumlu olabilirse...

OKULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin