Morg

797 39 0
                                    


Bu bölümü en best kankam, ya böyle adamın dibi olan, her derdimi dinleyen,beni benden iyi tanıyan biricik Tuna'ya hediye ediyorum. Bölümü yazmamda çok yardımcı oldu. Seviyorum seni Oleg !

Korku vücudumu, ruhumu, tüm hislerimi esir almıştı. Az önce Bora'ya sarılırkenki huzurumdan eser yoktu şimdi. Hastanede bulunan o kişinin Gece olma ihtimali beynimin milyonlarca böcek tarafından yenmesi gibiydi,acı veriyordu. Haberi aldıktan sonra gerçek bir şok yaşamış, Boraya hiçbir şey demeden geldiğimiz yola hızla koşmaya başlamıştım. Boranın arkamda defalarca bağırması hızımı kesmiyordu. Sonunda kolumdan yakaladı.
"Ceren, ne olduğunu anlatacak mısın artık ?"
"Biri,biri hastanede. Gecenin fiziğinde ve yaşındaymış. Bana verilen bilgi bu. En yakın arkadaşım hastanede ölü olabilir ve bu fikir benim kafayı yememe sebep oluyor."
"Tamam hemen gidiyoruz. Hadi"
Bacaklarım uyuşmuş gözlerim buğulu bir şekilde boranın eline baskı yapıyordum. Karşımıza çıkan 3 numaralı dolmuşu durdurdu ve hastaneye doğru yol almaya başladık. Hastaneye varana kadar hiç konuşmadık gerçi varınca da direk danışmaya ilerledik.
Kısaca konuyu özetledik ama morga girmemize izin verilmiyordu. Bora biraz daha ısrar etti aslında buna ısrar denemez resmen kadınla kavga ediyordu ve ikna yeteneği muazzamdı.
Birkaç denemeden sonra sarışın düz saçlı bayan kafayı yememek adıyla bizi bir görevliye morga yönlendirdi.
...beş,altı,yedi,sekiz.
Sadece sekiz adım sonra morg.. Gece..
Morgun soğuk havası ve ürpertici sessizliğini hissedince Boraya biraz daha yaklaştım.
Benim konuşmaya halim olmadığından ve açıkçası ne söyleyeceğimi bilemediğimden Bora söze girdi : "Az önce bir kız bedeni bulunmuş. 16-17 yaşlarında kız bedeni."
Adam yavaşça numaralandırılmış kutu gibi görünen dolaplara yaklaştı. Bir kulptan tutup çekti. Beyaz bir örtü ve hayatı ellerinin arasından kayıp gitmiş bir kız.
Görevli yavaşça beyaz örtüyü açtı.
"Allah'ım şükürler olsun bu Gece değilmiş. Bora gördün mü, bak bu gece değilmiş. Bora ?"
Bora donmuş gözlerle cesede bakmaya devam ediyordu. Gözleri dolmuştu ve tahminimce sinirden ellerini yumruk yapmıştı.
Gözlerinden süzülen bir damla yaş yüreğimin sızlamasına yetti de arttı bile.
Titreyen bir sesle Bora görevliye seslendi :" Kimliğiyle ilgili bir bilgi var mı mesela ad-"
"Melisa. Melisa Soydan."
Boranın titrek sesini kesen elinde bir dosyayla gelen başka bir görevliydi. Bora daha fazla dayanamayacak,buradan hemen çıkıp istermiş gibi duruyor ancak az önce yumruk yaptığı elleri şimdi cansız, güzel bir kız bedeninin ellerimi okşuyordu. Peki ya kimdi bu kız ? Borayı bu kadar dağıttığına göre önemli biri olmalıydı. Kardeşi ? Yoksa kardeşi miydi ? Birçok ihtimal düşünüyor ancak hiçbirini kabul etmek istemiyordum. Bora yavaşça eğilip cansız bedenin dudaklarını öptü. Bu hareketi yapması bizim morgdan hatta hastaneden atılmamıza sebep oldu. Bense sakince olanları takip ediyordum. En yakın arkadaşım hala bulunmamış, üstüne üstlük az önce bana sonsuz huzur veren adamın dağılışını izliyordum. Borayla bahçede oturuyorduk ama orada olduğumu bile farkında değildi. Dilinde tek bir kelime vardı ve gözleri tek bir noktaya sabitlenmişti. Ileri geri sallanıyor, Melisa diye sayıklıyordu. Ancak Boranın sallanmasını benim de Borayı okşamamı topuk sesleri durdurdu. Bakışlarım yavaşça yukarı, topukların sahibine doğru kaydı. Kızıl saçlı, yeşil gözlü orta yaşlarda çok çekici bir kadın karşımızda dikilmiş gözlerini sabitlemiş Boraya bakıyordu. Sonunda Bora tekrar konuşabildi : " Canan Soydan. Ben de sizi bekliyordum." Canan Soydan mı ? SoyPaz holdingin ortaklarından olan Canan Soymaz mı ?
"Biliyorum. Bora elbet karşılaşacağımızı zaten biliyordum."
Burada neler dönüyordu böyle ?

OKULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin