Sen yoksun

397 20 0
                                    

O sabahın üzerinden 4 hafta geçmişti...
Her gün eve gittiğimde en az bir buçuk saat ağlamalarım, her gece belli saatlerde uyanıp tekrar ağladıktan sora uyuyakalmalarım dışında pek de bir şey değişmemişti aslında...

Babam bile farkındaydı artık ne kadar siyah olduğumu. Geçen gün yemeğin altını açık unutmuştum. Yakıyordum, azarlamıştı beni.
Bakışlarım donuklaşmıştı ve yemin ederim ki sol tarafım sancısız bir an bile durmuyordu..

Bora o sabah bana mavilerimin siyaha döndüğünü görmüyor musun demişti...

Bu dünyada duyup duyabileceğim en güzel cümle.. Neden biliyor musunuz ? Çünkü hep ona 'bana mavilerinin siyah olduğu gün gel' demiştim...

Ve geldi...

Fakat şimdi başka bir kızın yanında...

Neden mi ? Üzermiş çünkü beni. Adam değilmiş hatta insan değilmiş. Sıkılmak onun için fazla basitmiş. Beni daha derinden etkileyebilirmiş...

Bunu atlatmam tam 3 haftamı aldı...
Son 1 haftadırsa farklı bir haldeyim. Çektiğim acıları, kanayan yaralarımı, sancılarımı umursamadan Bora'nın etrafına ördüğü duvarları yıkmaya çalışıyorum, onu sarmaya..

Sorarlarsa kimsin sen ne yapıyorsun diye, verecek hiçbir cevabım yok, biliyorum.
Ama asla pes edemem.

Verdiğim savaşta kalelerimi yıkıp ordularımı geri çekecek olan ben değilim çünkü.

Oturduğum sıradan hızla kalkıp kendi sınıfıma indim. Gri yağmurluğumu alıp hızla giydim ve koşar adım okulu terk ettim. O sırada Eren ve Gece tuvalette olduğundan kimseye takılmadan sahile indim. Denizi izledim önce... Sonra kendi denizlerimi,yağmurlarımı düşündüm. Denizlerine karışsın yağmurlarım diye geçirdim içimden.

Öylece 2 saat oturup kalmışım..
Eşyalarım,telefonum, yanımda hiçbir şey almamıştım...
Ben bunları düşünürken biraz uzaktan "Ceren" diye bir ses duydum. Sağıma soluma bakarken Bora'yı, Gece'yi ve Eren'i gördüm.
Tabii en önde Bora...
Ben ne olduğunu anlayamadan bana kızgın bakışlarını fırlattı ve bana sarıldı.

BANA SARILDI

Hafifçe geri çekildim, endişeli gözlerine minik bir tebessüm kondurdum.

Hala kırgındım, kızgındım ve zihnimdeki cephelerde beyaz bayrak sallanmamıştı henüz.

Eren ve Gece'ye de sarıldıktan sonra okula doğru yürümeye başladık.

Okula geldiğimizde tüm okul ayağa kalkmıştı.
Herkes,"neredeydin,neden kimseye haber vermedin" tarzında sorular soruyordu.
Panik olmuştum, sinirlerim daha da bozulmuştu.
Babamı görene kadar her şey biraz daha dayanılabilir haldeydi.

Yanıma geldiğinde kendime yaptığım baskı katlanılamaz hale geldi ve en az iki buçuk saattir tuttuğum gözyaşlarım yanağımı ıslattı.

Panik,telaş, korku, hüzün ve kalbimin can kırıklıklarıyla dolu bir günün ardından bomboş gözlerle eve dönüp annem tarafından canımın alınacağını bilerek ilk adımımı attım.

Uzun bir nutuk, birkaç bağırtıdan sonra sıcak bir duşa girip tekrar ağladım...

Biraz ders çalıştım, ya da en azından öyle yaptığımı düşünüyorum, sonra da yattım.

Sabahı görmek istemeyerek gözlerimi, gecenin huzuruna,sessizliğine kapadım.

Gözlerimi bir huzursuzlukla araladım. Belki de 10 yıllık eğitim hayatımda okula gitmeyi hiç istemediğim tek gündü.

Huzursuz bir şekilde hazırlandım,kahvaltı yaptım, servise indim.

Tüm gün yorucu ve huzursuz geçti.

O akşam ise... Tanrım neden yine yatağımda yastığıma sarılıp ağlıyorum ?

O akşam ise sınıf Whatsapp grubuna Bora benim fobimle ilgili bir şey yazmıştı.

Cevabım yaptığı şeyle, umut verip gitmekle ilgili bir gönderme oldu.

Sonra yine ders çalıştım.
1 saat sonra geri geldiğimde Bora'dan bir mesaj aldığımı gördüm.

Tekrar konuştuk ve iki yılda canım ne kadar acıdıysa Bora yüzünden, sanki tüm acılar bir gecede yeniden toplanıp kalbime hücum etti.
O gece 12'ye kadar uyuyamadım.
2'de kalktım,ağladım, geri yattım.

Ve o sabah hiç tanışmadığım bir tarafımla, en karanlık tarafımla tanıştım.
Suskun,acıları çiğneyen ama asla tüküremeyen,seven ama ulaşamayan, saran ama yetemeyen tarafıma..

Bu yanımı hiç sevmedim aslında...

Ama sonra alıştım..
Başkalarıyla olmasına alıştım...
2. Yılımı kutlarken onların 2. Haftasıydı mesela...

Ben onunla konuşmaya çalışırken o, o kızı öpüyordu mesela...

Nasıl mı alıştım ?
Geçirecek bir şeyler bulmaya çalıştım, yeni insanlarla tanıştım...

Bana iyi geleceğini umduğum her şeyi yaptım...

Şimdi okul sıramda oturup boş bir derste bunları yazıyorum...

Bora nerede mi ?
Sınıfımızdan bir kızla sigara molasında..
Ne şaşırtıcı ama (!)

Kızıyorum,affedemiyorum.. Ama en çok da kendimi.. Yine de bazı şeyler var hala yapmak istediğim..

Bir gün onunla oturmak istiyordum..
Yaptım.
Geçtiğimiz fizik dersinde çantamı ne olacağını umursamadan yanına koydum. Tüm ders muhabbet ettik.

Kendime yaptığım eziyeti bitirmek için yapmam gereken şeyler var..

Oturduğum sıradan kalktım ve sakladığım göz yaşlarımı silerek tuvalete gittim. Yağan yağmuru izledim biraz. Canımın yanışını dinledim. İçerde kırılanları dinledim. Yine sustum ve sınıfa dönüp gülmeye devam ettim son 2 haftadır yaptığım gibi.

Bu arada bizimkiler de kendi hallerindelerdi.
Gece bir çocuğu beğeniyordu ve başka biri de onu. Beğendiği çocukla onu beğenen çocuğun adı aynıydı. Tuhaf bir ironiydi ve dalga geçiyorduk kendi çapımızda.

Eren eski sevgilisiyle ilgili olayları hallediyordu. Kendi içindeki fırtınaları dindiriyordu.
Demir Ankara'ya dönmüştü okul için. Demir, soğuk biri olduğundan çok samimi değildi bu yüzden konuşmuyorlardı şu anda.

Batıkan, hala Cemre'yleydi. Yeni bir okula geçmişti ve orada oldukça mutluydu.

Ben...
Ben ise kendi içimde bir yerlerdeydim, bulamadığım.
Siyahla mavi, gökyüzüyle deniz arasında bir yerlerde...

Çiçeklerim ve çamurlarım karışmıştı birbirine..

Sırada yazma işim bittiğinde yazdıklarıma gülümsedim ve kafamı hafifçe sola çevirdim.

Bora, oradaydı.
Derste, teneffüste görmeyi sevdiğim şey. Küçük bir an da olsa görmeyi en çok sevdiğim şey.

Ha bu arada sınıflar karma olmuştu. Gece ve Bora'yla aynı sınıftaydım o yüzden.

Gece'ye dönüp muhabbete katılıyordum ki nöbetçi öğrenci içeri girdi ve rehberlikten çağrıldığımı söyledi.

Sınıftan çıkıp merdivenleri inerken hiç görmeyi ummadığım o yüzü gördüm..

"T-Tayfun ?"

OKULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin