memory in my veins

370 47 123
                                    

Saat altıyı geçmişti Jungwon ve Sunoo ile beraber Sunoo'nun davetli olduğu partiye gidiyorduk. Normalde kalabalık alanlardan hoşlanmazdım ama bugün Ethan ile paylaştığımız tuhaf andan sonra kafa dağıtmanın iyi olacağını da biliyordum.

Taksi üç katlı, geniş bir bahçeye ve havuza sahip bir villanın önünde durduğu zaman parayı ödemiş ve arabadan inmiştik. Evin ne kadar büyük olduğu hakkında heyecanlı heyecanlı konuşan Sunoo'ya nazaran benim dikkatimi tanıdık yüzler çekiyordu. Riki buradaydı, yanında Jaeyun vardı. Delicesine içiyorlardı fakat sarhoşluğa dair hiçbir belirti yoktu ikisinde de. İyi içicilerdi belli ki.

Jay'i gördüm sonrasında, o da kız-erkek karışık bir masada tanımadığım kişilerle sohbet ediyordu. Gözlerim benden habersiz Ethan'a bakınırken irislerim sonunda o duygusuz irislerle birleşmişti. Beni gördüğü an sırıtmaya başlaması ile göz temasını kesmiş ve onun takıldığı kişileri incelemiştim. Ethan'dan uzak bir köşede adının Karina olduğunu bildiğim bir kız oturuyordu, Karina'nın kucağına yatmış bir şeyler sayıklayan kız ise Yunjin idi. Onlardan biraz uzakta oturan ve birlikte sürekli içen çift ise Jeongin ve Beomgyu'ydu. Her ikisinin de gözleri kapıdan içeri giren kişilerdeydi. Ethan'a baktım sonrasında bir kız kafasını onun omzuna yaslamış uyukluyordu, Ethan ise kızın bacağını okşuyordu.

Hızlıca gözlerimi oradan çekip bizimkilere dönmüştüm. Sabah yaşanan şeyler aklıma gelince kalbim sıkışmıştı. Sevgilisi mi vardı? Yönelimi neydi ki? Belki de her şeyi kafamda kurmuştum. Daha fazla düşünürsem kafayı yiyeceğimi kendime hatırlatarak Jungwon'a "İçecek bir şeyler almaya gidiyorum." demiştim.

Bar bölümüne oturduğum zaman klasik bir içki söyleyip yudumlamaya başlamıştım. Yanıma oturan kişiyle o tarafa baktığım zaman gördüğüm tanıdık gözlerle kafam karışmıştı. "Nicholas?" seslenmemle anında bana dönen beden beni gördüğü zaman gülümsemişti. "Sunghoon? Bu ne sürpriz. Seni gördüğüme sevindim." bende ona gülümsediğim zaman birer içki daha söylemiş ve sohbet etmeye başlamıştık.

...

Gecenin ilerleyen saatleriydi ve ne kadar içtiğimin haddi hesabı yoktu. Elbette ki iyi bir içiciydim ama bu kadar alkolü bünyem kaldıramıyordu. Bir süre önce tanıdık birini görüp yanımdan ayrılan Nicholas yüzünden tek başıma bar bölümünde oturuyordum. Aslında Jungwon ve Sunoo'yu bulmak vardı aklımda ama vücudum o kadar uyuşuktu ki ayağa kalkmayı bırak gözlerimi açık tutamıyordum.

Kendimi biraz zorlayarak ayağa kalktığım da duvardan destek alarak yürümeye başlamıştım. Fazlasıyla sarhoş olan bir ekibin önünden geçerken aralarından biri beni fark etmişti. "Sikeyim..." aralarında tek tük ayık duran kişiler vardı. Yanıma gelenlerden biri yürüyebilecek kadar ayık olanlardandı.

"Bu güzelliğe yürümesinde yardım edecek hiç kimse yok mu yani? Ne yazık." sırıtarak söyledikleri ile ona yumruk atmamak için tek sebebim kolumu kaldıramayacak durumda olmamdı. Yürüyüp gidecekken beni yakalayıp "Hadi ama bize katıl ve hayatının gecesini yaşa güzellik." demesiyle ellerini üzerimden çekmek için hamle yaptığım sırada arkadan duyulan öksürme sesi ile çocuk anında beni bırakmıştı.

Yavaşça arkama döndüğümde Ethan ile göz göze gelmiştik. Gün boyu sadece bir kez görmüş olduğum için ne kadar ateşli durduğunu yeni fark ediyordum. "Uza." sarhoş ekip yavaşça yanımızdan ayrılırken Riki ve diğerleri de olduğumuz yere toplanmıştı.

Riki hiç kimseye konuşma fırsatı vermeden beni kontrol etmeye başlamıştı "Sana dokundular mı? Hayatlarını karartırım yeter ki söyle." ben başımı sağa sola salladıktan sonra derin bir iç çekmişti.

"Peki bir sorun var mı?" soran Jaeyun'du. Ona döndükten sonra "Jungwon ve Sunoo'yu bulamıyorum..." kısık ve zayıf bir sesle konuşmamla hepsi gülmüştü. "Pekala baya bir sarhoşsun sanırım." Jay'in söylediği ile hayır anlamında başımı sallamıştım.

"Yoo, değilim ki...gayet iyiyim ben." hepsi kahkaha attığı zaman düşmemek için masaya tutunmuştum. "Pekala buz prensesi. Gidip Jungwon ve Sunoo'yu bulalım, sonrada sizi güvenli bir yere bırakalım." Ethan gelip elini belime koyduktan sonra beni ilerletmeye başlamıştı.

"Pekala benekli  söyle bakalım arkadaşların nerde olabilir?" biraz düşündükten sonra omuz silkmiştim. "Bilmem." yalnızca güldüğü zaman bende kıkırdamıştım.

Sunoo dans pistinde olabilirdi genellikle partilere dans etmek için katılırdı zaten. Jungwon bir masada oturuyordu büyük ihtimalle güven sorunları ve içine kapanıklığı insan içine karışmasına pek izin vermiyordu. Partilere de bizim için katlanıyordu zaten.

Aniden omuzlarımdan tutulup sarsılmam ile hızlıca düşüncelerimden uyanmıştım. "Tanrı aşkına Sunghoon, sen insanı delirtirsin." karşımda gördüğüm kedi ile ayılmak için başımı sağa sola sallamış ve yüzümü ovmuştum. "Jungwon?" omzuma indirdiği sert yumruk ile sendelediğim sırada arkamda duran Ethan beni yakalamıştı. "Yavaş ol Yang." sert bir sesle Jungwon'u uyardığı zaman kedi beni ondan uzaklaştırmış ve koluma girmişti.

"Gidip Sunoo'yu bulalım ve siktir olup gidelim bu lanet yerden." Riki ve diğerleri peşimizi bırakmazken Sunoo'nun olma ihtimalinin en yüksek olduğu yere yani dans pistine ilerlemiştik. "Kedi..." "Hmm?" "Ben kaç kadeh içtim gerçekten?" "Ben nereden bilebilirim baş belası? Dua et seni birilerinin altından toplamadım." son söylediği şeyle yavaşça Ethan'a baktığı zaman sırıtmaya başladığını fark etmiştim. Üzerine alınmıştı sanki.

Sunoo'yu bir masada tek başına oturur halde bulduğumuzda ne halde olduğumu fark etmiştim. Yüzüme çarpan soğuk havanın da etkisiyle sersemlerken kediden ayrılmış ve duvara tutunarak beynimi uyandırmaya çalışmıştım.

Bizi fark ettiği anda oturduğu yerden kalkan bebek tilki ile gülümsemiştim. Belli ki her zaman olduğu gibi içince duygusallaşmış ve bir köşeye sinip ağlamıştı. "Ne o yine efkar basmış?" Sunoo direkt omzuma vurup göz yaşları arasında gülmeye başladığı zaman bende kahkaha atmıştım. "Aptal...senin yüzünden doğru düzgün duygusala bile bağlayamıyorum."

"Size içmek hiç iyi gelmiyor." Jungwon bizden bıkmış bir yüz ifadesiyle konuştuğu zaman göz devirerek cevaplamıştı Sunoo. "Zaten senin yüzünden ağlıyorum Jungwon sinirlerimle oynama." Ben olaylardan geri kaldığım için ikisine dik dik bakarken kedi "Unutamadığını yüzüne vurdum." demişti.

Başım döndüğü için geriye doğru birkaç adım attığım zaman Ethan'a çarpmıştım. "Nereye gittiğine dikkat et prenses, kimin kucağına düşeceğin önemli." Beni bir sandalyeye oturtup başımı arkaya yasladığı zaman ne kadar dirensem de gözlerimi daha fazla açık tutamamış ve uykuya teslim olmuştum.

𝐌𝐨𝐥𝐞𝐬//•𝒉𝒆𝒆𝒉𝒐𝒐𝒏•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin