Sempatik evin küçük mutfağında beraber ufak bir akşam yemeği hazırlıyorduk kendimize. Acılı tavuk, pirinç, haşlanmış sebzeler ve salata. Sofraya baktığım zaman tatmin olmuş bir yüz ifadesi bürümüştü yüzümü. Mutluydum. Omzumun üzerinden geçip üst bedenime sarılan kollar ile arkamı dönmüş ve Nicholas'a sarılmıştım. "Bu anı o kadar uzun süredir hayal ediyordum ki..." söylediği ile gülmüştüm. "Yemekler soğuyacak hadi." dememle balkona çıkmış ve tabaklarımıza istediğimiz kadar yiyeceklerimizden almıştık. Ondan bundan sohbet ederek, kahkahalar atarak, birbirimize şarkılar önererek ve her şeyi unutarak geçirdiğimiz birkaç saat içinde mutluluğun vücudumun her yerine ulaştığını hissediyordum.
...
"Teklifim hâlâ geçerli Sung. Gelip bende kalabilirsin, gördüğün gibi bir sürü oda var." İçeriyi işaret ederek söylediği ile yanağına ufak bir öpücük kondurmuş ve "Biliyorum Nicho. Bir anda evden çıkıp buraya gelmek tuhaf olur. Üç gün içerisinde yanına gelirim." demiştim. Gülümsediği zaman el sallamış ve çağırdığım taksiye binmiştim. Kendilerine güvenmemem gerektiğini söyleyen insanlarla ne kadar süre aynı yerde yaşayabilirdim bilmiyordum. Detaylı bir şekilde bahsetmesem bile Riki'nin yanında kaldığımı söylemiştim Nicholas'a, o da beni evine davet etmişti.
Taksi durduğu zaman inmiş ve zili çalmıştım, kapının açıldığını duymamla hızlı adımlarla merdivenleri çıkmış ve apartmana girmiştim. Evden içeri girdiğim gibi mutfakta yemek yiyen dört kişi bana dönmüştü. Ben yukarı çıkmak için ilerlediğim sırada Jay'in bana seslenmesi ile amacıma ulaşamamış ve bir sandalye çekip Ethan'ın yanına oturmuştum. "Sabahtan beri yoksun, bir selam bile vermeden odana mı çekileceksin?" diye soran Jay ile sahte bir gülümseme takınmış ve "Planım oydu aslında." demiştim. Jaeyun ile göz teması kurmayı reddediyordum bilerek. Önceden haber vermenin iyi olacağını düşündüğüm ve bu üç günde yapacaklarım yalnızca evden ayrılmak olmayacağı için lafa girmiştim. "Artık burada kalmama gerek yok, kendime kalacak bir yer buldum. Teşekkür ederim her şey için." anında bana dönen bakışlar ile yutkunmuştum. "Nerede kalacaksın?" keskin sesiyle sorduğu soru ile beni korkutan Ethan'a baktığımda sesi kadar bakışlarının da öfkeli olduğunu fark etmiştim. "Tahmin edeyim Nicholas'ının yanına gidiyorsun?" Jaeyun. O gevşek ses tonu ile beni sinir etmek için yüzüne yaydığı sırıtışı tepemin tasını attırırken "Evet tam olarak öyle." demiştim.
"Yihsiang'a nasıl bu kadar güvenebilirsin Hyung?" Bir anda ayağa kalkan Riki ile neye uğradığımı şaşırmıştım. "Güvenilecek biridir belkide." dediğim zaman histerik bir gülüş dökülmüştü Ethan'ın dudaklarından. "Git ve eşyalarını topla öyleyse. Madem çok meraklısın gitmeye." Yine yapıyordu. Yine beni kovuyordu. Nicholas'ın adını duyduğu anda bana karşı olan tüm şefkatinin yerini hırs bürüyordu.
Masadan kalkıp üst kata çıktığım zaman pek dağılmamış olan eşyalarımı çantamın içine atıyordum. "Aptal. Sanki Nicholas'a meraklı olduğum için gidiyorum, sizin yüzünüzden değil sanki. Aptal. Bir kez olsun öfkesi gözünü bürümese şaşarım, aptal." aniden kapanan kapının sesi ile arkamı döndüğüm gibi kapıya yaslanmış Ethan ile gözlerimiz kesişmişti. Onu umursamayıp eşyalarımı toplamaya devam edeceğim sırada beni duvarla arasında sıkıştırmış ve dudaklarıma kapanmıştı. Açlıkla alt dudağımı emdiği sırada onun hızına yetişmek için elimden geleni yapıyordum. Ani bir hareketle beni kucağına alıp yatağa yatırdığı zaman dudaklarımı dişlemeye başlamıştı. Ağzıma gelen demir tadı ve nefese duyduğum ihtiyaçtan dolayı ondan ayrılıp biraz sakinleştiğim sırada Ethan boynumu emmeye başlamıştı. "Ethan..." cevap yok. "Ethan?" biraz duraksasa bile bana bir cevap bile vermemişti. "Ethan." üçüncü seslenişimde boynumdan uzaklaşmış ve gözlerimizi birleştirmişti. "Ne var?" Yanlış bir şey yapmışım gibi hissettiren mesafeli sesini duyduğum zaman daha da kırılmadan edememiştim. "Az önce gitmemi söylüyordun. Beni kovuyordun. Şimdi gelip kafana göre beni öpemezsin." dememle "Neden gidiyorsun?" diye sormuştu. Beni hiç dinlemiyordu. "Dürüst olmamı ister misin?" başını sallayıp beni onaylaması üzerine devam etmiştim "Güvenmiyorum size Ethan. Güvenemiyorum. Siz bile birbirinize güvenmezken benden size inanmamı bekleyemezsin." "Korkuyor musun? Seni korkutuyor muyuz?" "Samimiyetsiz ve mesafelisiniz. Arkadaş gibi değilsiniz, aranızda soğuk savaş var gibi. Böyle ortamlarda kalmaktan hoşlanmıyorum." "Yihsiang sana nasıl bir samimiyet verecek?" Güzel soru. "Tahmin edebileceğinden çok daha iç ısıtan biri Nicholas. Gözüm kapalı güveneceğim biri."
"Geri döneceğini bildiğim için bir şey demeyeceğim Park. Geri döndüğün akşam devam ederiz yarıda bıraktığımız işe."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐥𝐞𝐬//•𝒉𝒆𝒆𝒉𝒐𝒐𝒏•
Fanfiction"İ𝐧𝐬𝐚𝐧𝐥𝐚𝐫 𝐚𝐜ı𝐦𝐚𝐬ı𝐳..." "𝐁𝐮𝐧𝐮 𝐲𝐞𝐧𝐢 𝐦𝐢 𝐟𝐚𝐫𝐤 𝐞𝐭𝐭𝐢𝐧? 𝐅𝐚𝐳𝐥𝐚 𝐦𝐚𝐬𝐮𝐦𝐬𝐮𝐧 𝐛𝐮 𝐝ü𝐧𝐲𝐚 𝐢ç𝐢𝐧." "𝐆ö𝐬𝐭𝐞𝐫𝐝𝐢ğ𝐢𝐦 𝐭𝐚𝐫𝐚𝐟ı𝐦 ö𝐲𝐥𝐞, 𝐛𝐢𝐥𝐦𝐞𝐝𝐢ğ𝐢𝐧 𝐛𝐢𝐫 𝐛𝐞𝐧 𝐝𝐚𝐡𝐚 𝐯𝐚𝐫." ҉_҉_҉_҉_҉_҉_҉_҉_҉...