"Üçümüzün de orada olmasını istiyorlar."
Bir süre hiçbir şey söylemeden Sunoo'ya baktıktan sonra sinirli bir şekilde çantamı sırtıma takmış ve "Nerede?" diye sormuştum. "Fazla uzakta değil, en fazla iki sokak aşağıda bir kafe." diye cevaplayan Sunoo'yu onaylayıp pistten dışarı çıkmıştım. Ne konuşmak istiyorlardı inanın bana hiç sikimde değildi fakat sabrım taşıyordu. Uzun süre sonra üçümüz olarak vakit geçirmek istemiştik ve bugünü de mahvetmişlerdi.
Kapının önünde diğer ikiliyi beklerken bir sigara yakmış ve hevesle ilk defa kaymaya gelen küçükleri seyretmiştim. Bir zamanlar bende böyleydim demek...
Zaman hızlı akıyordu cidden.
Omzumda hissettiğim kolla arkamı dönmüş ve kedi ile göz göze gelmiştim. Yürümeye başladığımız da hiç sesimiz çıkmıyordu. Eminim diğer ikisinin de aklı sorularla meşguldü. Neden bizimle buluşmak istiyorlardı? Neden bizi merak etmişlerdi? Ve biz neden onların ayağına gitmeye bu kadar çabuk ikna olmuştuk...
Sunoo'ya baktığım zaman gergin olduğunu görmüş ve koluna vurup dikkatini üzerime çekmiştim. "Ne?" demesiyle gülmüş ardından da "Niye gerildin?" diye sormuştum. Biliyordum cevabı, tek isteğim doğru olmadığını tilkiden duymaktı.
"Niye çağırdılar bizi? Yeterince net değil mi artık birlikte olmadığımız? Neden kafasına göre, sanki bana sahipmiş gibi beni ayağına çağırıyor? Beraberken bu kadar mı değersiz kılmıştım kendimi? Beni elde etmesi kolay biri olarak görüyor değil mi? Elbette öyle, okul itiraf sayfasına düşen haberimizde asla beni savunmadı 'Ben onun gibi biriyle bir ilişki içerisinde olmam.' dedi. Peki ben ne dedim? 'Nerede hata yaptım Riki? Neden artık beni sevmiyorsun Riki? Niye böyle dedin Riki? Benden utanıyor musun Riki? Seni utandıracak ne yaptım Riki?' asla neden ilişki içerisinde olduğun insandan 'onun gibi biri' diye bahsettiğini sormadım. Tabiki de gözünde kolay biriyim..."
Sunoo dolan gözlerini sildikten sonra derin bir nefes almış bize dönmüştü.
Göz göze geldiğimiz an Riki'den bahsederken her zaman şefkat ve sevgiyle bakan gözleri artık kin ve nefret ile doluydu resmen. Birazda kırgınlık.
"Bu son seferdi. Beni oyuncak gibi kullandığı son seferdi. Artık yeter." Daha fazla konuşmasına fırsat kalmadan pek sevgili kuzenimin attığı konuma varmıştık.
En önden ilerleyen kedi ve onun arkasında hâlâ sakinleşmemiş Sunoo içeri girdikten sonra bende elimde ki sigarayı yere atıp söndürmüş ve içeri girmiştim. Jungwon ile etrafa bakınıp diğerlerini aradığımız sırada Sunoo'nun kısık bir sesle "Şuradalar..." demesiyle bizi çoktan fark etmiş olan dörtlünün yanına doğru ilerlemiştik. Jungwon bir sandalye çekip oturduktan sonra Sunoo ile banada aynısını yapmamızı söylemiş fakat benden bir "Tch" sesi Sunoo'dan da "Uzun kalmayız zaten." cevabını almıştı.
Uzun süre kimse konuşmadan öylece oturmuş ve birbirimizden ilk sözü söylemesini beklemiştik. Saçma denilebilecek kadar gergin bir hava hakimdi.
En sonunda kedinin "Ben neden buradayım ki? Siz ikinizin bunlarla bağlantısı var. Ben tanımıyorum bile." demesiyle gülmüş ve "Keşke bende tanımıyorum diyebilsem Yang. Şimdi otur oturduğun yerde." demiştim. Jungwon'un sinir olduğunu ve sonrasında bunun bir kavga sebebi olacağını biliyordum.
Heeseung'dan tarafa bakmayarak onunla göz temasında bulunmayı tamamen reddediyordum. Sinirli olduğunu anlamak zor değildi. Her zaman ki keskin bakışlarından fazlasıydı bugünkü.
"Sunghoon..."
Aniden bana seslenilmesi ile arkamı dönmüş ve üç adım kadar uzağımda olan Nicholas ile karşılaşmıştım. Kısık bir sesle "Bir sen eksiktin..." dedikten sonra Sunoo'ya dönmüş ve "Gelirim birkaç dakikaya." diyerek yanlarından ayrılmıştım.
|geçiş bölümü olduğu için yarın yine bölüm gelecek|
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐥𝐞𝐬//•𝒉𝒆𝒆𝒉𝒐𝒐𝒏•
Fanfiction"İ𝐧𝐬𝐚𝐧𝐥𝐚𝐫 𝐚𝐜ı𝐦𝐚𝐬ı𝐳..." "𝐁𝐮𝐧𝐮 𝐲𝐞𝐧𝐢 𝐦𝐢 𝐟𝐚𝐫𝐤 𝐞𝐭𝐭𝐢𝐧? 𝐅𝐚𝐳𝐥𝐚 𝐦𝐚𝐬𝐮𝐦𝐬𝐮𝐧 𝐛𝐮 𝐝ü𝐧𝐲𝐚 𝐢ç𝐢𝐧." "𝐆ö𝐬𝐭𝐞𝐫𝐝𝐢ğ𝐢𝐦 𝐭𝐚𝐫𝐚𝐟ı𝐦 ö𝐲𝐥𝐞, 𝐛𝐢𝐥𝐦𝐞𝐝𝐢ğ𝐢𝐧 𝐛𝐢𝐫 𝐛𝐞𝐧 𝐝𝐚𝐡𝐚 𝐯𝐚𝐫." ҉_҉_҉_҉_҉_҉_҉_҉_҉...