Çalan telefonum ile uykusuzluktan ağrıyan gözlerimi hafifçe aralayıp bulutlu bir sabaha uyanmıştım. Ben yataktan kalkana kadar kapanan arama tekrar duyulduğu zaman hızlanmış ve kim olduğuna dikkat etmeden telefonu açmıştım. 'Sung...uyandırdım mı?' Nicholas'ın af dilercesine kısık sesle konuşması üzerine hafifçe gülmüş ve 'Evet ama iyi oldu. Çok uyumuşum zaten.' demiştim. Ne kadar söylediklerim ile gülse de moralinin bozuk olduğunu anlamak zor değildi. Konuşması için sessizliğe büründüğüm birkaç saniye içerisinde mutfağa geçmiş ve kendime bir bardak su doldurmuştum.
'Müsait misin? Yapman gereken bir şey var mı?' 'Ah, hayır. Boşum bugün.' 'Birlikte dışarı çıkmak ister misin?' bir süre düşündükten sonra bunun bana hiçbir şey kaybettirmeyeceğine kanaat getirip 'Olur tabi.' demiştim. 'Güzel o zaman. Ben seni almaya gelirim saat altı gibi.' Anında morali yerine gelen Nicho'nun gülmesi üzerine bende gülümsemiş ve 'Pekala görüşürüz.' deyip telefonu kapatmıştım.
Kahvaltılık bir şeyler bakmak için buzdolabını açtığım zaman kalan tek tük yiyeceği görüp alışveriş vaktinin geldiğini anlamıştım. Üzerimde ki beyaz tshirtü değiştirmeden altıma siyah eşofmanımı geçirmiş anahtarlarımı da alarak evden çıkmıştım. Birkaç sokak ileride ki küçük markete gidecektim. En ucuz ürünler oradaydı.
Sebze reyonunu es geçip hazır yiyeceklerin durduğu soğutuculara geldiğim zaman, dört kişilik bir grubu mangolu olan içeceği mi yoksa soğuk kahveyi mi almaları gerektiği konusunda tartışırken bulmuştum. Dondurulmuş bir pizza alıp alışveriş sepetine koyduktan sonra ekibin Riki ve arkadaşlarından başkası olmadığını fark edip hızlıca cips reyonuna geçmiştim. Bir kez olsun şans yüzüme gülse kıyamet kopar zaten.
Önüme gelen ilk iki cipsi alıp arabaya attıktan sonra kasaya doğru ilerlemiştim. Arkamda beni takip eden dörtlü ne kadar sinirimi bozsa da kavga etmeyecektim, istedikleri buydu zaten. Bir paket sigara da alıp poşetlerle birlikte marketten çıkmıştım.
Hem karnım acıktığı hemde hâlâ beni takip ettiklerini bildiğim için hızlanmıştım. Evimin önüne geldiğim de derin bir iç çekip cebimde ki anahtarları çıkartmıştım...çıkarmasına ama ben daha kapıyı açamadan beni belimden tutarak geri çeken Ethan ile anahtarı yere düşürmüştüm. Jaeyun alaylı bir şekilde "Bizi gördüğüne bu kadar sevinme Hoon bak elin ayağına dolaştı." deyip anahtarları yerden aldığı zaman göz devirmiştim. "Bırakın da evime gireyim, daha kahvaltı bile edemedim." dememle Jay anahtarları Jaeyun'un elinden alıp kapıyı açmış, Ethan da benide sürükleyerek merdivenleri çıkmaya başlamıştı.
Onu sinir etmek için "Beni, benim evime mi atıyorsun Ethan?" diye sorduğum zaman sırıtmış ve "Belki..." demişti. Pekte sinir olmuşa benzemiyordu.
Evden içeri girdiğimiz zaman dördünü salona götürmüş ve salonla birleşik mutfakta kahvaltımı hazırlamaya başlamıştım. "İlk öğün olarak pizza yemek sağlıklı değildir Sunghoon." diyen Jay ile bıkkın bir nefes vermiş ve "Tadını seviyorsam istediğim saatte yerim Jay. İşime karışma." demiştim. Pizzanın olduğunu haber veren 'ting' sesi ile fırından sıcak tepsiyi çıkartmış ve masada duran dört tabağa da birer dilim servis etmiştim. Diğerlerine baktığım zaman çoktan oturdukları yerden kalkmış ve masanın etrafında toplanmışlardı. Kendi aldıkları mangolu içeceği bardaklara dolduran Ethan ile evimi nasıl bu kadar iyi bildiğini düşünmeden edememiştim. Belki de bardakların en üstte ki ikinci rafta olduğunu tek deneyişinde bulabilecek kadar şanslıydı...
Aniden duyulan zil sesi ile oturduğum yerden kalkıp kapıya doğru ilerlemiştim, Riki'nin "Beklediğin biri mi vardı?" diye sorduğunu duyabilmiştim.
Kapıyı açtığım an karşıma çıkan şey oldukça beklenmedikti. Elinde bir valiz ve sırt çantası tutan ablam bana gülümseyerek bakıyor ve yere koyduğu market poşetlerini devrilmemeleri için ayağı ile tutmaya çalışıyordu. Bir süre şok içinde onu izlediğim sırada "Bir merhaba bile yok ha?" demesiyle elinde ki çantaları alıp içeri taşımaya başlamış ve "Karşılama seremonisini sonraya bırak da içeri gir." demiştim. Ablam elindeki çantaları salonun girişine koyduktan sonra market poşetlerini de alıp mutfağa doğru ilerlerken "Kapıyı kapatma Chae geliyor." demişti. Merdivenler de duyduğum ayak sesleri yakınlaştıkça ablamın nişanlısı ile göz göze gelmiştik. "Hoonie!" diyerek bana sarılan Chaeyoung Noona ile bende ona sarılmıştım ve "Chae Noona..." diye fısıldamıştım.
Kalan bir iki çantayı da içeri aldıktan sonra çoktan mutfağa geçmiş Riki ile sohbet eden ablamın yanına sokulmuştum.
"Neye borçluyuz bu sürprizi?" diye sormamla ablam Riki'yi göstererek "Momo çağırdı. Şirkette önemli bir kontenjan eksikliği varmış benim pozisyonumda, şuan aldığım maaşın iki katını teklif ettiler. Eğer orada çalışırsam hem benim için hemde Chae için çok daha iyi olacak. Ayrıca asosyal Hoon'umu da daha sık görme şansına kavuşacağım. Elimin tersiyle itebileceğim bir teklif değil bu."
Sabırla dinlediğim ablamın ardından heyecanlı bir şekilde konuşmaya başlayan Chae Noona ile gülümsemiş ve onu dinlemeye başlamıştım. "Hem biz burada olursak seninle ilgilenme şansımız da olur Hoonie. Eskiden yaptığımız gibi ablan şirketteyken sergilere gidebiliriz veya piste!" eski anılar gözümün önüne geldikçe gözlerim yaşlarla dolmuş ve gülümsemem genişlemişti. Pizzamdan kalan son parçayı da yedikten sonra ablama dönmüştüm.
"Arkadaşların mı?"
Hiç düşünmeden ablamı onaylamış ve diğerlerinin konuşmasına izin vermeden "Riki sayesinde tanıştım." demiştim. Chaeyoung Noona el çırpıp "Sonunda sosyalleşiyorsun Hoon!" demesiyle diğerlerine bakmıştım. Ablam ve nişanlısına masum görünen bu gülümsemeler beni o kadar sinir ediyordu ki size anlatamam.
Ablam nişanlısının sevimli heyecanına güldükten sonra Riki'ye dönmüştü. "Momo ve karısı nasıl? Kağıt üzeri evlilikti değil mi onların?" diye sorması ile Riki yüzünü ekşitmiş ve "Ablamla görüşmüyoruz pek Soojin Noona-nim ile de pek konuşmadık en son aile yemeğinden sonra. Mesafeliler hep oldukları gibi." demişti. Ablam onu anladığını belirttikten sonra diğerlerine bakmıştı. "Sizin adlarınız ne çocuklar? Geldiğimizden beri tanışamadık." demesiyle Jaeyun konuşmaya başlamıştı. "Jaeyun ben Mina Noona-nim. Jake de diyebilirsiniz." "Jay bende Noona-nim." "Heeseung diyebilirsin Noona."
Ben Ethan'a döndüğüm sırada onun çoktan beni izliyor olduğunu fark etmiştim. Hafifçe "Heeseung mu?" diye fısıldadığım zaman "Korece adım bu. Bilmediğini söyleme sakın." demişti.
Chae Noona'nın "Hoon bu ev 1+1 idi...değil mi?" diye sormasıyla masada ki tabakları toplamayı kesmiş ve ona bakmıştım "Evet Noona." dememle konuyu nereye getireceğini anlamam bir olmuştu. "Ee biz nasıl sığacağız buraya?" diye soran nişanlısının dudağına bir öpücük bıraktıktan sonra "Biz yatak odasında kalırız. Her zaman yaptığımız gibi." diyen ablamla ellerimi kurulayıp tezgaha yaslanmıştım. "Bende salonda yatarım." dediğim zaman Chaeyoung Noona azarlar bir ses tonuyla "Zaten uyuyamıyorsun birde salonda mı uyuyacaksın Sunghoon. Saçmalık!" demişti. Ablam, Chae Noona'nın sakinleşmesi için saçlarını okşadığı sırada konuşmaya başlayan Riki ile verilecek kararın hoşuma gitmeyeceğini fark etmiştim.
"Bizim evde kalabilirsin Hyung." diyen Riki ile diğer üçlü de sanki iyilik meleği gibi "Evet, kalırsan çok seviniriz." demişlerdi. Tam reddedeceğim sırada ablamın "Arkadaşların da istiyor işte, inat etme Hoon. Altı üstü bir bilemedin iki hafta. Sonrasında ben bir daire bulur orayı kiralarım bize." demesiyle ister istemez kabul etmek zorunda kalmıştım.
|Momo Riki'nin ablası, Mina Shoon'un ablası, Soojin ve Momo evliler, Chaeyoung ve Mina da nişanlılar.|
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐥𝐞𝐬//•𝒉𝒆𝒆𝒉𝒐𝒐𝒏•
Fanfiction"İ𝐧𝐬𝐚𝐧𝐥𝐚𝐫 𝐚𝐜ı𝐦𝐚𝐬ı𝐳..." "𝐁𝐮𝐧𝐮 𝐲𝐞𝐧𝐢 𝐦𝐢 𝐟𝐚𝐫𝐤 𝐞𝐭𝐭𝐢𝐧? 𝐅𝐚𝐳𝐥𝐚 𝐦𝐚𝐬𝐮𝐦𝐬𝐮𝐧 𝐛𝐮 𝐝ü𝐧𝐲𝐚 𝐢ç𝐢𝐧." "𝐆ö𝐬𝐭𝐞𝐫𝐝𝐢ğ𝐢𝐦 𝐭𝐚𝐫𝐚𝐟ı𝐦 ö𝐲𝐥𝐞, 𝐛𝐢𝐥𝐦𝐞𝐝𝐢ğ𝐢𝐧 𝐛𝐢𝐫 𝐛𝐞𝐧 𝐝𝐚𝐡𝐚 𝐯𝐚𝐫." ҉_҉_҉_҉_҉_҉_҉_҉_҉...