brighter than the sun

325 46 70
                                    

Başıma saplanan korkunç baş ağrısı sonucu gözlerimi açtığım zaman yüzümü buruşturmuştum. Saat kaçtı hiçbir fikrim yoktu ama öğleyi çoktan geçtiğini tahmin ediyordum. Yavaşça yataktan kalkıp esneme hareketleri yaptığım sırada gözüme çarpan yabancı oda ile olduğum yerde kalmıştım. Üzerimde ki kıyafetleri kontrol ettiğim zaman partide giydiklerimden çok farklı, rahat ve bol kıyafetler giyiyordum.

Kısık bir sesle küfür edip hızlıca yataktan kalktığımda odadan çıkıp çıkmamak arasındaydım. Dün geceye dair en son hatırladığım şey Ethan ve diğerleri ile parti mekanının bahçesinde olduğumuzdu.

Odanın kime ait olabileceğine dair etrafa bakınırken aniden açılan kapı ile sessiz bir çığlık atmıştım. "Uyanmışsın." kapıda bana bakan kişi Riki'ydi. "Riki?" "Hyung." gülümseyerek söylediği ile bakışlarım biraz olsun yumuşamıştı. "Kimin evindeyim?" elinde ki su bardağı ve ağrı kesiciyi masanın üzerine koyduğu sırada "Ethan Hyung, Jaeyun Hyung, Jay Hyung ve benim evimdesin." kaşlarımı çattığımı fark ettiğinde "Biraz kalabalık geliyor kulağa ama ev geniş." demişti. Onu onaylamıştım. Yalnızca bir yatak odası bile bu kadar genişse evi tahmin etmek kolaydı.

"Seung Hyung'un duş alması gerekmiş o yüzden sende eşyalarını alıp mutfağa gel. Bir alt katta." dedikten sonra odanın kapısını da kapatarak çıkmıştı. Seung da kimdi?

Masanın üzerinde duran ağrı kesiciyi içip suyu da bitirdikten sonra bana ait olan kıyafetleri çantama koymuş ve telefonumu almıştım. Bir sürü bildirim vardı. Sunoo ve Jungwon neredeydi ki? Beni alıp onları bırakmış olamazlardı. Aslında olabilirlerdi ama öyle olmamasını diliyordum. Odadan çıkacağım sırada kapı açılmıştı, oraya döndüğümde yarı çıplak Ethan ile göz göze gelmiştik. "Kusura bakma prenses, duş almam lazımda." ben ona doğru bakmayı reddederken yakınıma gelmiş ve çıplak göğsünü sırtıma yaslamıştı. "Kahvaltıya iniyor musun, yoksa birlikte duş almak istersin?" hemen başımı hayır anlamında salladığım zaman sırıtmış ve "Dün gece bu soruya kesinlikle evet cevabı alırdım." Dehşet içinde ona baktığımda duşa doğru ilerlemeye başlamıştı bile.

"Ne yaptım? Daha doğrusu ne dedim?" arkasını dönmeden, omzunun üzerinden bana bakarak "Bilemezsin benekli." demişti.

Hızlıca odadan çıkıp merdivenlerden aşağı inmeye başlamıştım. Salonda oturan Riki, Jay ve Jaeyun'u gördüğüm zaman yavaşça eğilmiş ve "Günaydın." demiştim. Mutfak tarafına baktığımda Sunoo'nun tek başına oturduğunu görmüştüm. "Sun..?" yeri izleyen gözleri ona seslenmemle beni bulduğu zaman derin bir nefes vermişti. Koşarak yanıma gelip boynuma sarıldığı zaman bende ona sarılmıştım. "Ne içindi bu?" bizi izleyen üçlü ile tuhaf hissetmeden edemezken Sunoo kıkırdamıştı.

"Korktum." demesiyle ona daha da sıkı sarılmıştım. "Merak etme birazdan gideriz." Riki'nin öksürmesi ile ona bakmıştım,  oturduğu yerde yanını patpatladığı zaman yanına gidip oturmuştum. "Sunoo'yu korkutan ne?" "Büyük ihtimalle sabah yabancı bir yerde etrafında biz olmadan uyandığı içindir." beni onayladığı zaman devam etmiştim. "Jungwon?" "Ayık olduğu için onu eve bırakmamızı söyledi, ona kalsa sizi de alacaktı ama izin vermedim. Jay Hyung onu evine bıraktı." Anladığımı belli eden bir mırıltı çıkardıktan sonra ayağa kalkmış ve mutfağa Sunoo'nun yanına geçmiştim.

"Kahvaltımızı edelim sonra gideriz tilki." başıyla onaylayıp yemeğine odaklandığı zaman bende gözlerimi merdivenlere odaklamış onun gelmesini bekliyordum. Sunoo dizime vurup dikkatimi üzerinde topladığı zaman onun sabahını dinlemeye başlamıştım.

...

Sunoo;

Gittikçe artan baş ağrım ve acıkan karnımla kendimi sardığım örtüden kurtulmuş ve yatakta doğrulmuştum. Ayılmak için etrafa bakınırken burasının ne Sunghoon'un ne de Jungwon'un evi olmadığını fark etmiştim. En başından beri benim evim olmadığına zaten emindim ama ilk defa gördüğüm bu ev içime büyük bir korku serpiştirmişti.

Hızlıca yanımda duran telefonumu elime aldığım sırada tıklanan kapı ile olduğum yerde kalmıştım. Kapı açıldığı zaman içeri giren kişi ile neredeyse şok olmuştum. "Nishimura?" içeri girip kapıyı kapattığı zaman "Sana da günaydın Kim." demişti.

"Ne işim var benim burada? Neden senin evindeyim, ve neden yatağında yatıyorum." panik içerisinde sorduklarımla ellerini teslim oluyorum dercesine yukarı kaldırmış ve "Wow yavaşla tilki." demişti. Yanıma gelip yatağa uzandığı zaman geriye doğru kaymış ve aramıza mesafe koymuştum. Benim ondan kaçtığımı fark edince kıkırdamış ve "Kusura bakma fazlasıyla alkol aldığım bir akşamdan sonra kanepede uyumak iyi gelmedi de." demişti. Ne kadar onun için biraz üzülsem de belli etmemiştim. "Sorularımı cevapla."

"Dün gece hem sen hemde Sunghoon Hyung fazlasıyla sarhoştunuz. Sizi eve bırakmayı düşündük ama yürüyecek durumda bile değildiniz ve Jungwon sizinle tek başına başa çıkamazdı o yüzden sizi buraya getirdik. Sunghoon Hyung, Ethan Hyung'un odasında, sende benim odamda uyudunuz." göz teması kurduğumuz da gülümsemişti. "Teşekkürler..."

Bakışları geri beni bulduğu zaman "Niçin?" demişti. "Acımasız zorbanın teki olduğunu sanıyordum, en azından kuzenin ve onun arkadaşlarına sahip çıkacak kadar düşünceli bir zorbaymışsın." kahkaha attığı zaman bende gülmüştüm.

"Eski mevzuları kapatalım, senin tabirinle 'zorbalık' yaptığım insanlar bunu hakeden insanlar. Kabul ediyorum daha öncesinde sana söylediklerim hoş değildi...ama aptal bir ergendim ve senin gibi başarılı bir öğrenci ile dedikodulara sahip olmak imajımı yok ederdi." "Hâlâ kendini savunacak yönler bulabiliyorsun. Bu etkileyici." "Etkileyici olduğumu mu düşünüyorsun?" "Lafı çarpıtmayı iyi biliyorsun."

Sırıtarak uzandığı yerden kalktığı zaman beni süzmüştü. "Bir şey mi var?" ona anlamsız bakışlar attığım sırada gülmüş ve "Kıyafetlerim yakışmış." demişti. Üzerime baktığımda bana birkaç beden bol ve uzun gelen eşofmanlarla karşılaşmıştım.

Bakışlarımı geri Riki'ye çıkardığım zaman sırıttığını fark etmiş ve hızlıca yerimde dikleşmiştim. "Kıyafetlerim nerde?" "Kalsın üzerindekiler, dün giydiklerin rahatsız duruyordu." Aklıma gelenle gözlerim büyürken utanç içinde yüzümü aşağı indirmiş ve "Üzerimi değiştirmeme yardımcı olan oldu mu?" yatakta yanıma gelip yüzüme yaklaşması ile kendimi olabildiğince geri iterken beni kıstırmıştı. "Neden sordun tilki? Hmm?" onu ittirip kalkmaya çalıştığım sırada beni belimden yakalamış ve üzerime çıkmıştı. "Merak etme kendin halledeceğini söyledin."

İçim rahatladığı için gözlerimi kapattığım sırada sol gözümün üstüne bir öpücük kondurmuş ve "Gözlerini öperek sabaha başlamayı özlemişim." demişti. Yüzüm kızarırken ellerimi onun omzuna koymuştum. "Uzun zaman oldu." Ne diyeceğimi bilemiyordum.

Verdiğim saçma cevapla yüzümün çeşitli yerlerine öpücükler kondurduğu zaman elimde olmadan kıkırdamıştım. "Riki~" "Hmm?" "Dur..." "Neden?" "Biz, biz sevgili bile değiliz..." "Ama öyleydik ve hâlâ benim hayalimle yanıp tutuştuğunu biliyorum."

|Gittikçe yaz dizisine bağladık imdat|

𝐌𝐨𝐥𝐞𝐬//•𝒉𝒆𝒆𝒉𝒐𝒐𝒏•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin