2. BÖLÜM

4.7K 251 34
                                    

Yavuz'dan

Rakı bardağını yeniden kafama diktim ,tam yenisini dolduracakken karşımdaki sandalyenin çekilmesiyle oraya döndüm.

Savaş GÖKTÜRK.

Can dostum.

"Yetmedimi kendine çektirdiğin "

"Yetmedi unutana kadarda yetmeyecek."

Alayla güldü. Kaşlarımı çattım.

"YA unutmazsan "

Düşündüm yine !

"Kendime sıkarım çünkü bu şekil olmuyor kendimi vatanına ihanet ediyormuşum gibi hissediyorum. O ALLAHIN cezası her aklıma geldiğinde geldiğinde kalbim hızlanıyor bazen o terörist değil istese o gün seni öldürürdü diyor ama sonra bakıyorum ben anca kendimi kandırıyorum. "

"Gerçekten öyleyse eğer bir hain değilse ne olucak."

Bir an hayal etti yavuz alp sonra tebessüm oluştu dudaklarında.

"Hani bana hep robot gibisin diyorsunuz ya işte o robotun artık atan bir kalbi ve duyguları olur hiç bir zaman gülmeyen ben o gün bütün karargahın önünde kahkaha atıcam lan " ama sonra gülüşü soldu.

"Ama bunlar sadece bir hayalden ibaret savaş yanlızca hayal gerçekler bu kadar acı işe yılların kurdu lanet bir hayini aklından çıkartamıyor."

"En azından şimdi düşünme bunları hadi gel lavaboya gidelim bir elini yüzünü yıka sonra eve gidelim hüma teyze seni merak ediyor kadının telefonlarını açmıyorsun bile."

"Gidelim gidelim özledim annemi ayrıca ben açmıyorum telefonun sessizde."

İkisi lavoba ilerlediler tam koridoru geçecekken enselerine yedikleri darbelerle yere yığıldılar.

Buda yetmezmiş gibi her ayrıldıklarında elektrik vererek tekrar etkisiz hale geldiler.

.............

Kampa geldikleri zaman:

Yaka paça kamyondan indirdiler bizi, piç herifler yol boyunca elektrikli verip durdular zaten.

Tam ilerlerken göz göze geldiğim kadınla nete uğradığımı şaşırdım.

O kadın.

Hem rüyalarım hem kabuslarım olan kadın.

............

Ellerimizden tavan zincirleyip vurmaya başladılar.

Gerizekalilar sanki konuşucaz.

"Konuş asker konuş ne biliyorsan konuş yoksa burda leşini bile bulamazlar."

"Tabi gülüm bak konuştum ne oldu şimdi."

Sırıttım ,ulan savaş .

Biraz sonra kapıdan o girdi.

Tek hareketiyle hepsi dışarı çıktı tek bir kişi hariç .

Gelip karşımızda oturdu ve bizi izlemeye başladı bir yandanda yüzündeki yara ile oynuyordu parmakları.

Bu kadın o yaraya rağmen nasıl hala bu kadar güzel olabiliyordu.

Ne diyorum ben ya kendine gel Alp kendine gel.

Aradan ,tahminimce neredeyse iki saat geçti ama ne o konuştu ne biz.

Neden ona dilsiz diyorlar bilmiyorum ama ben konuşabildiğine eminim.

Hala sessizlik bozulmazken kolunu kaldırıp saatine baktı sonra kapıya gidip açtı ben gidicek sanarken o kapıdaki nöbetçiyi çıkardı.

KURDUN PENÇESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin