*DÜZENLENDİ*
Bölüm 9
Mira'dan;
“Günaydınlar canım ailem.”
Kollarını kocaman açarak mutfağa giren Ateş abiye güldüm ve ‘günaydın’ dedim. Buraya geleli bir hafta falan olmuştu ve Ateş abi sürekli yanımda olmuştu.
Yanımdaki boş sandalyeye oturup burnumu sıktı.
“Günaydın fıstık.”
Burnumdaki elini itip acıyan burnumu ovdum.
“Sana da günaydın abi.”
Sırıtıp tabağıma kahvaltılıklardan doldurmaya başladı. Kendini aşıp her şeyden ikişer üçer koydu. Bir tane daha salam koyacakken elindeki çatalı tutup kendi tabağına koymasını sağladım.
“Abartma istersen abi. Hepsini nasıl yiyeyim?”
Tabağıma göz attıktan sonra başını salladı.
“Yersin yersin sen. O potansiyeli görüyorum ben sende.”
Gözlerimi kısıp kötü bakışlar attım.
“Sen bana kilolu mu diyorsun?”
“Yoo. Ben öyle bir şey demedim. Sen ne anlamak istiyorsan o.”
Sevim Hanım çıkacak kavgayı anlamış olmalı ki olaya müdahale etti.
“Sakin olun çocuklar. Uslu uslu yemeğinizi yiyin. Sonra da biz kızımla alışverişe gidelim.”
Anlamazca baktığımda bakışlarını abimden bana çevirdi.
“Beraber şöyle kız kıza bir alışverişe çıkalım. Olmaz mı?”
“Olur.”
Sessiz bir şekilde mırıldanışıma gülümsedi. Sakin bir şekilde kahvaltı yaptıktan sonra beraber evden çıktık. Üstümde siyah bir pantolonla beyaz sade bir tişört vardı. Evden çıkmadan önce bu konu yüzünden birazcık Sevim hanımla aramızda problem yaşamıştık. O benim elbise tarzı bir şey giymemi isterken ben pantolon giymek istediğimi belirtmiştim. Bir süre daha ısrar ettikten sonra beni fikrimden vazgeçiremeyeceğini anlamış olmalıydı ki başka bir şey dememişti.
Beraber büyük bir alışveriş merkezine girdik. Daha girer girmez gördüğü mağazaya ilerlerken beni de peşinden sürüklemeyi unutmuyordu. Aslında sürüklemiyordu. Elimden tutup beni de peşinden götürüyordu.
Mağazanın içine girdiğimizde elimi bırakıp kıyafet raflarına bakınmaya başladı. Mağaza üç farklı bölümden oluşuyordu. Bir kısım kıyafet reyonu, bir kısım makyaj reyonu, bir kısım da aksesuar reyonuydu.
Ben mağazanın içine bakarken Sevim Hanım ellerine bir ton kıyafet doldurmuş bir şekilde yanıma gelmişti. Umarım bana getirmemiştir diye düşünürken kabinlere ilerlemeye başladı.
“Hadi Mira hadi. Şunları dene de nasıl duracaklar bir bakalım.”
“Ama Sevim Han...”
“Anne.”
“Peki... Anne. Bunların hepsi çok fazla değil mi? Zaten bir sürü kıyafet almışsınız.”
“Hayır bebeğim. Şimdi girip şu kıyafetleri dene lütfen.”
Yarım saatlik bir uğraşın sonunda bütün kıyafetleri denediğimde on kıyafetten üçünü almıştık. Mağazada işimiz bitince kattaki diğer mağazaları da dolaşmaya başladık. Sonunda mağazalar bittiğinde elimizde yedi sekiz tane poşet olduğunda ayaklarımın ağrısından oturup ağlayacak hale gelmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abim
ChickLitTek bir lambanın aydınlattığı odada gezdirdiğim yaşlı gözlerimi karşımdaki insanlara çevirdim. Ben bunları yaşamak için ne yapmıştım bilmiyordum. Henüz yaşım 12'ydi. Benim yaşıtımdakiler alacağı notları, derslerini, oynayacağı oyunları düşünürken be...