Mutluluğun ve rahatlamış olmanın sihirli tadını ilk kez ruhumun beyazlığı içersinde hissettiğim andı o an. Bütün samimiyetim ve benliğimle ona kendimi açtığım, gözlerinin içine ilk defa utanmadan, sıkılmadan baktığım o an... Beni ve onu değil, bizi ilk kez tanıştırmam cayır cayır yanan zihnimizle...
Gözlerim aynadaki bedenime kayarken suratımda istemsizce oluşan tebessümde takıldı bakışlarım. Sanki beraber olmuşuz kadar mutluydum. Çünkü umuyordum ki benim var olan sevgimi bildiği için benimle olmak isteyecekti. En azından bunu ümit ediyordum...
Bakışlarımı telefondan gelen mesaj sesine çevirirken tatlı bir rüyadan uyanmış gibiydim.
"Günaydınnnn, babam dediğin isme sahip birkaç kişi bulmuş ama onlar mıdır bilemem."
Damla'dan gelen bu mesaj beni birkaç saniye düşündürtürken o an geldi aklıma. Emir'in aradığı o oyuncak arabanın sahibini bulmak için yardım isteyebileceğim tek kişi Damla'nın babası Alim amcaydı. Zaten bu konuyu Damlaya açtığım an babasının yardımcı olabileceğinden çok emindi.
Damladan gelen ikinci bir mesajla gözlerimi tekrar telefonumun ekranına çevirdim.
"İsmi yalnızca Osman Aydoğmuş olanları eledim. Emir Bey onlara bakmıştır diye..."
Ne dediğini anlamamış gibi kaşlarımı çattım.
"Bu Osman dede tek isimli değil bence. İki adı var. Ondan dolayı aşkın Emir bulamamış sanki..."
Bu mesaj beni güldürmüştü.
"Bu kadar geniş açıdan düşünmeye ne zaman başladın hayatım?"
"İnsan bir ruh hastasına aşık olunca kafada rahatça kurabiliyor tatlım. Yakında sen de bu şekilde düşüneceksin..."
"Yok tatlım ben düz mantık devam..."
"Görürüz onu...Bu arada adresleri atmıyorum beraber gideceğiz dedeleri görmeye."
Yazdığı bu cümleyle tekrar gülümserken kapının çalınma sesi geldi.
"Masal,"dedi kapının önünden gelen o huzursuz edici ses.
Gözlerimi devirip sırtımı dikleştirdim. Bütün mutluluğum kaybolurken çantamı alıp kendime aynada son bir kez baktım. Bugün iyi şeyler olacaktı...
"Masal, kızım kalkmadın mı?"
Derince bir nefes alıp kapıya doğru yürüdüm. Kilitli kapıyı açıp karşımda merakla dikilen Nermin'i görmemiş gibi kapıyı kapatıp kilitledim.
"Masal,"dedi yine papağan gibi kendini tekrar ederken.
"Ne Masal?"dedim başımı aniden suratına çevirirken. Suratında gergin bir his yankılanıyordu. Sanki bana söylemek istediği bir şey vardı da bunu söyleyememek ona ağırlık vermişti.
O an sanki bu diyemediği şey dikkatimi dağıtırken karşı taraftaki odanın kapısı açılmıştı. Gözlerimin kadrajına giren Veysel'in kızına inanamamış gibi baktım. Üzerinde bizim okulun forması vardı.
İnci beni gördüğü an suratındaki soğukluğu tekrar hissettirirken halinden memnun değilmiş gibi gözlerini devirdi.
"Şaka mı bu?"dedim dişlerimim arasından itici suratına bakarken.
"Evet, hepimiz toplandık sana şaka yapıyoruz kardeşim,"dedi merdivenlerin son basamağına sırtını yaslamış İlkay dikkatimi dağıtırken. Onun da üzerinde okul forması vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMLE RANDEVU
ChickLitYeni doğmuş bir güneş ve ona eşlik eden nazlı yağmur damlaları.Hayattan umudu kesmiş bir kız ve yanında onun sahibi olmayı hedefleyen kötü bir adam.Oturmuşlar,yağmur damlalarının azizliğiyle hafifçe ıslanmış yere.Kız ağlıyor,adam...adam duygularını...