-2-

17.4K 556 100
                                    

Her sabah olduğu gibi bu anılarımla dolu,güzel sokak ıssızdı.Sağ tarafımda kepenkleri açan çiçekçi Selma teyze ve sol tarafımda iş yerine kumaş taşıyan terzi Sabri ustadan başka gelip geçen pek fazla insan yoktu.

Kabanımın düğmelerini boğazıma kadar ilikleyip ,beni yağmur damlalarının azizliğinden  kurtaracak kapüşonumu kafama geçirdim.

Fakat aklımda hala az önce yaşadığım olay vardı.

Ben insanlara böyle davranmazdım.Onların huzurlarını bozacak davranışlarda bulunup,üzülecekleri konulardan konuşup onları tatlarını kaçırmazdım.Ancak bu tamamıyla farklı bir konuydu.Onlar benim özbeöz babamın ölümüne sebep olmuşlardı.Onların çıkardığı bu hortuma karşın,benim çıkardığım hafif esintili rüzgar,normal kalırdı.

Tenha ve loş caddeye vardığımda bakışlarım karşıdaki pastaneye kaydı.Bağımlısı olduğum bu pastanede benim için çok önemli bir şey vardı:Kalp desenli,çikolatalı kurabiyeler.

Bu enfes tat her sabah olduğu gibi beni yine pastaneye sürüklüyordu. Karnımın guruldamasının verdiği etkiye dayanarak caddenin karşısına geçtim.Adımlarımı hızlandırarak  bu eşsiz yerin,sıcak kapısından usulca içeri girdim.

Yüzümdeki aciz soğukluk,bu güzel işyerinin,güzel patronunun sıcaklığıyla ısınmaya başlamıştı.

Kapıdan içeriye süzüldükten sonra yüzüme içten bir gülümseme yerleştirip konuşmaya başladım.

"Günaydın Bade Teyze,"dedim gözlerimi pastaları yerine yerleştirmeye çalışan bu tonton ihtiyara dikerek.

Yeşil ve güzel gözleri uzağı görememenin etkisiyle hafifçe kısıldı.Beni tanıdıktan sonra yüzüne yerleştirdiği gülümseme onu çok içten biri haline dönüştürüyordu.

Elindeki işleri bir kenara bıraktıktan sonra boynuna astığı küçük gözlüklerini gözlerine yerleştirip,"Masalım,güzel kızım sen miydin?Hoşgeldin,"dedi tezgahın yanındaki yarım kapıdan çıkarken.

"Gel yavrum.Bir kahvemi iç,"dedi yanıma gelip küçük masayı gösterirken. Yüzüme büyük bir sevecenlik yerleştirip konuşmaya başladım.

"Sağol tontişim.Benim biraz acelem var da,"dedim yanıma gelen yaşlı kadının,kırışık yanaklarını sıkarken.

Gözlerini gözlerime sertçe dikerek -ki hiç beceremiyordu-konuşmaya başladı.

"Ben senin neden geldiğini biliyorum.Kurabiyelerden almaya geldin değil mi?Seni köftehor seni.Bizi görmeye geleceğin yoktu zaten."

Ellerimi kırışık yanaklarına koyup konuşmaya başladım.

"Yok be Badeciğim.Acelem var ondan.Yoksa ben iki kurabiyeyi sana tercih eder miyim hiç?"dedim ağız bükerek. Kırışık yüzü tekrardan aydınlıkla buluşunca,benim yüzümü derin bir tebessüm kapladı.

"Masalcığım,şöyle bir şey mi yapsak?"dedi yüzünde büyük bir beklentiyle.

"Bu kurabiyelerin devamlı müşterisi sen olduğuna göre,neden senin adını vermiyoruz?Hem kalp şekilli,çikolatalı kurabiyeler diyeceğimize "Masalın Kurabiyeleri" desek fena mı olur?"dedi yüzüme sevgiyle bakarken.

Haklıydı.Bu kurabiyeleri sahiplenmiştim.Benden başka alıcısı da yoktu zaten.Bu yüzden benim ismimin kullanılmasında da bir sakınca yoktu.

"Olur,"dedim onun yanaklarından sulu sulu öperken.

"Dur deli kız.Bekle de kurabiyeleri getireyim,"dedi beni kendinden uzaklaştırırken.

Yüzündeki gülücük bir kat daha arttıktan sonra bana "Masalın Kurabiyelerini"getirmek için tezgahın arkasına geçti.

ÖLÜMLE RANDEVUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin