Önümdeki korku filminin ne zaman patlayacağını bilmiyordum.Bu korku filmi diğerlerinden biraz farklıydı.Çünkü katil o,küçük masum kurbanı bendim.
Gözlerimi delercesine bakan bu bir çift kara göze neden böyle bir tepki verdiğim konusunda hiç pişman olmadım.O bunu fazlasıyla hakketmişti. O beni adi biri gibi görmüştü.Ama ben onun bildiği kızlardan değildim.Ben daha hiç bir erkekle göz göze bile gelemiyordum.Ben böyle biri değildim.Ben onun iki lafında adice yorumlar yapıp, ezdiği kızlardan değildim.
Yüzü fazlasıyla gerilmişti.Yüzüme delicesine bakarken konuştu.
"Sen ne yaptığının farkında mısın?"
Sakince söylenen bu sözler kafamı karıştırmıştı.
"Bana kötü ithamlarda bulunan bir pisliğe tokat atıyorum.Yaptığımın farkında mıymışım?"dedim sözcüklerimin her birini özenle ve korkusuzca söylemiştim.Benimle alay ediyordu.
"Bana yaklaşmak için bu numaraları yemem ben anladın mı?"
Kendinden bu kadar emin olmasının nedeni neydi?Korkacak kimsesi yok muydu?
Boş sınıfın içinde sesim yankılanırken konuşmaya başladım.
"Ne yaklaşacağım be ben sana? Sen kendini ne sanıyorsun?"
"Sürekli benim etrafımda neden dolanıyorsun?"dedi büyük bir soğukkanlılıkla.
Cümleleri kulaklarıma asla sinirle veya öfkeyle ulaşmıyordu. Sanki karşımda o eski ruh hastası adam yoktu. Duyguları da durağan suratı gibi soluklaşmıştı.
"Sen?"dedim gözlerimi kısarak.
"Sen ne garip bir şeysin ya..."
Hafifçe gözlerini kıstı. Suratındaki sakinlik gözlerime çarparken sanki o da nasıl bu kadar sakin kaldığını anlayamıyordu.
"Git başımdan!"dedi arkasını dönerken. Kendimi gerçekten bir korku filminin içinde falan bulduğumu sanıyordum.
"İyi misin?"dedim şaşkınca.
Gözlerime bakarak konuştu.
"Kendimi uyuşturdum diyelim,"dedi başını bana çevirirken. Gözlerinin içindeki kımıldayış bakışlarıma çarparken sakinleştirici aldığını anlamıştım.
"İlaçla yaşayacak kadar mı kafayı yedin?"dedim hayret eder gibi bir ses tonuyla.
Mimik kasları sanki kendi özerkliğini ele geçirmiş gibi kıvrıldı. Gülümseyişi gözlerime çarparken bütün bedenimin donup kaldığını hissetmiştim.
"Başına nasıl bir bela aldığının farkında mısın?"dedi kollarını birbirine kenetleyerek.
"Ben belayım diyorsun yani, sevdim bunu,"dedim göz kırparak. Suratını ekşitip derince bir nefes aldı. Zihninde nasıl bir kargaşa döndüğünü merak ediyordum.
"Sen hep böyle misin?"dedi işaret parmağını suratıma doğru uzatarak.
"Nasıl?"
"Cesaretli, geveze falan."
İstemsizce bir gülüş oluştu dudaklarımda. Bu çocuk sürekli sakinleştirici alsa cidden aramızda hiçbir problem kalmayacaktı.
"Yok, sana özel,"dedim işaret parmağımı bu sefer ben ona doğru uzatırken.
"Bu sakinleştirici nasıl bir etki bırakıyor?"dedim gerçekten merak ederek.
"Bilmem, böyle işte,"dedi kendini göstererek.
"Gerçekten çok güzel, senin gibi bir sinir küpünü bebek gibi yapmış,"dedim alkış tutarak.
Kaşları çatılırken gözlerini kıstı. Yavaş yavaş sakinleştiricinin etkisinden sıyrılıyordu sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMLE RANDEVU
ChickLitYeni doğmuş bir güneş ve ona eşlik eden nazlı yağmur damlaları.Hayattan umudu kesmiş bir kız ve yanında onun sahibi olmayı hedefleyen kötü bir adam.Oturmuşlar,yağmur damlalarının azizliğiyle hafifçe ıslanmış yere.Kız ağlıyor,adam...adam duygularını...