Herkese merhabalar.Evet aradan yine uzun bir zaman geçti.Yaptığım bu uyuşukluğun farkındayım ancak sizin beni anlayışla karşılayacağınızdan şüphem yok.
Neyse asıl mevzuya gelelim.Arkadaşlar yakın bir zamanda kitabımın kapağını ve adını değiştireceğim.Bilginiz olsun.Kötü Sahibim adı artık bana saçma gelmeye başladı.Sizce de öyle mi bilemiyorum ama emin olduğum tek konu bu isimden acilen kurtulmalıyım,kurtulmalıyız.Bundan 3 4 sene önce bu adı koyarken zaten hiç emin olamamıştım.Bugün de bunun büyük bir pişmanlığını yaşıyorum.Kitabın adı artık Ölümle Randevu...
Neyse arkadaşlar siz düşüncelerinizi paylaşırsınız buradan.Güzel bir bölüm olduğunu düşünüyorum.Beğenirsiniz inşallah.Mutlu,huzurlu ve sağlıklı kalın.
***
Kalbimin üstüne baskı yapan bir duygu yoğunluğu bütün ruhumu yavaşça sömürmeye başlarken, başımdan ayaklarıma doğru inen bir his duygularımı ani bir keskinlikle sisli bir bulutun dumanla harmanlanmış yüzeyine tutundurmaya çalışıyor ve gökyüzüne doğru ilerlemeye başlıyordu.Aramızda kilometrelerinin aşılmaz uçurumlar oluşturduğu bir an bedenlerimizi birbiri içine sığındırıyor ve birbirine tutunan bedenlerimiz acı ile kıvranıyordu.O hayatımda kimsenin sahip olamayacağı akıl almaz bir gizeme sahipti ve ben ne yaparsam yapayım bu gizemin sırlı perdesini aralayamıyordum .Bana aralanan dudaklarının birkaç santim uzağında olsam da ona hiçbir şekilde yakın olamıyordum ve bu kirlenmeye yüz tutmuş ruhumu zehirliyordu.
Ona karşı dolmaya başlayan ağır bir kum saati her tanesinde hissettiğim şeyi fısıldıyordu.Nefret...Ona karşı bir tek bu duyguyu yaymalıydım zihnimin her köşesine.Ama içimde bir yerlerde nefretin zerresi bile yankılanamıyordu.Ben ondan nefret ettiğimi sanarken onun gözlerinde boğuluyordum ve bu duyguyu yavaşça kabullenmeye başlıyordum.Ondan nefret edemiyordum...
Soğuk ve bir o kadar da yakıcı rüzgar tenimi yavaşça yalamaya başlarken bir buhran gibi zihnime yayılan düşüncelerimi elimin tersiyle itmeye çalıştım.Gözlerimi yavaşça açtığımda geçen zamanın zehirli tadı dudaklarımdan yavaşça boynuma doğru akmaya başlamıştı.Damağımda kalan bu acının tadı beni bir karar vermeye zorluyordu.Bakışlarım beni sükutla bekleyen dudaklarına takıldığında ani bir kıvılcım yayıldı tüm vücuduma.Ben bunu istemiyordum...Ben onun zehirli dudaklarına kendi masum tenimin izini bırakmak istemiyordum.Ben onun yüzünü yalandan bir tebessüme bırakıp aldığı zaferle mutlu olmuş suratına bakmak istemiyordum.Ben benim için hiçbir duygu kırıntısı beslemeyen bir adamın dudaklarına dokunan kadın olmak istemiyordum.Ben onun için herhangi biri olmak istemiyordum.
Ellerimi yavaşça havaya kaldırmaya çalıştım.Güçsüz vücudum bunu yaparken zorlansa başarabildim .Vereceğim bu tepkiye karşı ne yapacağını bilemesem de yapmaya kararlıydım.Kaldırdığım ellerimi göğüsüne bastırdım ve ayakta uyuyormuş gibi duran kaskatı bedenini itmeye çalıştım.
"İstemiyorum,"dedim yutkunmam boğazımın en acı verici yerine takılırken.Dediğim bu cümleden sonra yüzünde tek bir mimik bile oluşmadı ve o halinden memnunmuş gibi öylece kalmaya devam etti.
"Bırak beni,"dedim fısıltım rüzgarın esaretine katılıp kulaklarına ulaşırken.Ama kulakları bunu duymamış gibi umursamadı ya da gerçekten duyamadı.Bilemiyorum...
Emir'in gözleri sanki uzun süren bir uykudan uyanırmış gibi yavaşça aralandı ve bakışları bir an olsun yüzüme değmedi.Vücudunu bir adım atarak uzaklaştırdı titreyen bedenimden.Başını yavaşça kararmaya başlayan gökyüzüne çevirdi.Bakışları uzunca bir müddet orada kaldı.Vücudumun daha fazla dayanamayacağını anladım ve vücudumu dik tutmaya çalışabilirmişim gibi bedenimi zorlamaya çalıştım.Şuan kendimi o kadar kötü hissediyordum ki...Sanki büyük bir hataya bulaşmışım gibi simsiyahtı tüm bedenim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMLE RANDEVU
ChickLitYeni doğmuş bir güneş ve ona eşlik eden nazlı yağmur damlaları.Hayattan umudu kesmiş bir kız ve yanında onun sahibi olmayı hedefleyen kötü bir adam.Oturmuşlar,yağmur damlalarının azizliğiyle hafifçe ıslanmış yere.Kız ağlıyor,adam...adam duygularını...