Selam Millet!!!Yepyeni bir bölümle karşınızdayım.Biliyorum,bu bölümü yayımlamak için fazlasıyla geciktim.Normalde 11. Bölümden bu yana yaklaşık 8-10 bölüm gibi azımsanamayacak sayıda,yeni olaylarla buluşturmam gerekiyordu sizleri.Fakat "CUMA"günü paylaşacağım diye belirttiğim bu takvim yaprağının üzerinden haftalar geçmesine rağmen yayımlayamadım.Hepinizden özür diliyorum.Gerçekten çok seviyorum sizleri fakat içimdeki cümleleri kağıda dökecek cesareti bulamadım şu aciz ellerimde.Hep sayfalar ardına geçip birşeyler karalamak için uğraştım,yazmam zorunluluk haline geldi ama yinede olmadı.İçimden geçen kelimeler çok saçmaydı ve bunu yazmak kağıda,kaleme hakarettir diye düşündüm hep.Bu yüzden sizi çok beklettiğimin farkındayım ama inşallah okuyacağınız şu hemen alt satırlardaki cümleler buna bir az su serper diye düşünüyorum.Sizleri sevdiğimi bilin....Değerli Okurlarım...
Ayrıca sizinle bir şey paylaşmak istiyorum.Biliyorsunuz ki wattpadde yazılan tüm hikayelerin beğeniye ihtiyacı vardır,benim kitabımda da olduğu gibi.Ancak inanın bana en önemli şey benim için o sıcak yorumlarınız.Gelen her bildirim yorumdur diye heyecanlanıyorum.Lütfen iyide olsa kötü de olsa yorum yapmayı mahrum etmeyin benden.O güzel yorumlarınız beni hikayeye bağlayan en temel unsur.
[Ayrıca Masal ve Emir'ı seviyorsanız,yorumlara maser değil de masem yazın.Maser ne? Ahahahahahahhahaha]
Bu bölüme gelecek olursak...Bir önceki bölümde duyguları o güzel kalbinize gri bir dumanla yayabildiysem ne mutlu bana.Artık gerçek bir yazar edası takınmaya başladım.Önceki bölümlerde tek bir duygu kırıntısına yer vermediğim her an içimi acıttı.Oysa Masal'ın duygularının her zerresini hissetirmem gerekiyor sizlere.Neyse ben konuşunca kelimelerin sonu tükenmiyor.Bu yüzden hemen hemen okuyun:)
İyi okumalar dileğiyle,mutlu kalın...
●●●
"Divan edebiyatı,kendine özgü kurallara göre gelişip devam ettiği için bir edebiyat geleneği olarak adlandırılır.Adını şairlerin şiirlerini toplamış olduğu 'divan' adı verilen eserlerden almıştır."
Aklımın içinde uçuşan bu karanlık cümlelere gözlerimi devirmek istedim.Edebiyat hocası canımızı okurcasına ders işliyordu ve bu aklımın bir tarafının uyuşmasına neden oluyordu.Uyuşmamın sebebinin memnuniyetle uzaktan yakına alâkası yoktu.Hocanın ses tonunun altında yatan o tiz tını uyku denen illetin,sağanakla içime karışmasına neden oluyordu.
Çenemin ve sert sıranın azizliğine uğramış ellerimi hafifçe kırpırdatmaya çalıştım.Ellerim çenem ve sıranın arasına sıkışmış bir vaziyetteydi ve ben saatlerce böyle durmayı seviyordum.Saç diplerimden bağımsızlığını ilan etmiş bir saç tutamı gözlerimin görme açısını tıkadı ansızın.Ağzımdan çıkan,sıcak buharla çekmeye çalıştım önümden.Fakat bağımsız olarak tekrar gözlerime sarı bir perde indirdi.Ellerimle saçımı şekle sokmayı düşünmedim bile.Sıktım gözlerimi iradesiz bir şekilde.Gözlerinin karanlığına saklanmak kadar güzel bir şey mi vardı bu acımasız dünyada.
Karanlığın,ışığına gömülmek...Ne kadar hoş bir şeydi bu...Düşüncelerin,boğukluğundan sıyrılıp siyahın olmayan aydınlığına saklanmak....Kara bulutların gürültüsü altında,gözlerini yumarak emeklemek...Belki bir kaç metre sonra ayağa kalkmaya yeltenmek...Ayaklarının çarpıklığından,güç alarak adım atmaya çalışmak...Düşüp,düşüp kalkmak...Nefes ala ala yokluğun hissizliğini hissetmek...Acıyı ciğerlerinin her zerresinde ayrı ayrı tatmak ne güzeldi...Acıtsa da...
"Ayrıca"dedi edebiyat hocası derin bir iç çekişle.Bu sıkıcı dersinin karanlığı onu da boğmuştu galiba."Kadı Burhanettin,Seyyid Nesimi,Şeyh Galip,Hoca Dehhani,Ali Şir Nevai,Fuzuli,Naili,Nedim,Nefi,Baki gibi önemli şairlerimiz,divan edebiyatında keskin kalemleriyle iz bırakmışlardır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMLE RANDEVU
ChickLitYeni doğmuş bir güneş ve ona eşlik eden nazlı yağmur damlaları.Hayattan umudu kesmiş bir kız ve yanında onun sahibi olmayı hedefleyen kötü bir adam.Oturmuşlar,yağmur damlalarının azizliğiyle hafifçe ıslanmış yere.Kız ağlıyor,adam...adam duygularını...