1. ❝Bay Rogers'ın emri❞

2.1K 118 133
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"Taşları geçmişte yok etmelisin Yüzbaşı." Dedi Bruce, Steve'e kilitli gümüş kutuyu verdi. İçerisinde sonsuzluk taşları vardı. "Makine hazır. Zaman yolculuğu yapmaya hazır mısın?" Diye sordu dostunun omzuna vurarak.

Kaptan derin bir nefes aldı. O da elini koydu Bruce'un omzuna. "Sana dediğim şeyi yapacaksın değil mi?" Diye sordu. Bu onun için gerçekten önemliydi. Hatta bu tüm yenilmezler için önemliydi. "Beni geleceğe, sana söylediğim tarihe göndereceksin."

"Bak, Rogers. Emin değilim. Bu doğru gelmiyor, yani bunu onlardan saklamak doğru gelmiyor. Diğer yenilmezlerin bilmesi gerekmez miydi?"

"Bu yapacağım şey geleceği değiştirecek. Bunun için ne olduğunu söylememem lazım, sana bile. Sadece, beni oraya gönder o kadar. Söylediğim tarihe. Ardından geçmişe gideceğim ve taşlar güvende olacak. Bir delilik yapmayacağım."

"Dostum..."

"Bruce yeter." Dedi donuk bir sesle. "Bir müddet sonra ne olduğunu anlayacaksınız zaten. Kurcalama daha fazla. Eğer nazik ricam seni yumuşatıyorsa aynı şekilde bunu bir emir niteliğinde seslendirebilirim." Bruce tarafında büyük bir sessizliğin ardından, sessiz bir şekilde kabullendi.

Bir zaman sonra Bucky ve Falcon geldi. Onun ardından ise Nick. "Hazır mısın kaptan?" Diye sordular. Steve yavaşça kafasını salladı. Bruce makineyi çalıştırmadan önce Steve ile göz göze geldi. Genç adam derin bir nefes aldı.

Fısıldadı kendi kendine, "Keşke senin için yaptığım şeyi görebilseydin," güldü. "Seni de özleyeceğim. Seni de." Dedi Tony Stark'a gökyüzüne bakarak seslendiğinde.

Makine çalıştı, büyük bir enerji adamın etrafını sardı. Daha sonrasında büyüyen enerjinin tenini yaktığını hissetti. Milyonlarca iğne vücuduna batıyormuş gibi betimleyebilirdi. Çığlık bile atmadı. Bu yapacağını, olacakları kendine bir vazife olarak üstlenmişti.

Tony Stark. Ölmemeliydi.

Steve, kapattığı gözlerini açtığında bir hastane binasındaydı. Kolunda ki teknolojik saate baktı. Ekrana gelen bir uyarı, sevgili Violet Hayloft'un nerede olduğunu tam olarak gösterdi. Violet'in, yalnızca ciddi sorunlara bakacağını biliyordu. O bir doktordu.

Sırtından çıkarttığı kalkanının kenarıyla bileğine güçlü bir çizik attı. Yarası o gelene kadar iyileşmese iyiydi. Süper asker olması bazen onun görevlerini bozabiliyordu. Yere boşalan kanlara karşı yapmacık bir şekilde yardım istedi.

Bu gelecekte onu bulmak zor olmadı. Sonuçta gelecek basitti. Çevresinde ki seslere karşı duymamış gibi davrandı. En sonunda onun, ona koşarak geldiğini gördü. "Hey! Hey!" Kadın, onunla ilgilendi. İlk başta hemşirelerden tıbbi malzemeler istedi.

Kesik büyüktü ve Rogers kısa zamanda ölecekti.

Tabii ki ölmeyecekti.

"Violet." Diye seslendi adam kıza serte. "Derhal yalnız kalmamız lazım." Violet Hayloft, telaştan bu adamın yüzüne bakamamıştı bile. Hâlâ bakmıyor, koluyla ilgileniyordu. Sesinden de mi tanımamıştı yani?

"Konuşmayın! Çok kan kaybettiniz!"

"Violet Rogers!" Steve Rogers acıdan dişlerini sıkarken bunu neredeyse sinirle söylemişti. Violet'in bakışları dehşet içinde aniden adama döndü.

"Baba?" Kızın gözleri saniyeler içerisinde doldu. Aniden adamın boynuna atladı. "Geldin..." sıkıca sarıldı. "Ah, tanrım pardon!" Yarasını daha da sıktı. "Buraya bakın! Hemen bir oda ayarlayın." Adama baktı, hasreti kabardı. "Bu Amerikanın kahramanı."

Kısa zaman aralıklarından birinde Rogers, kızı tarafından yarası sarılmış bir vaziyette hastane odasındaydı. "Yeter, iyiyim ben." Dedi gülerken. "Sarılmak yerine yaramı sarman hoşuma gitmedi." Diye dalga geçti. Steve, aslında Bruce'a da yalan söylemişti. Çünkü, bundan önce de geçmişe gitmişti. Ancak bunu kimse bilmeyecekti.

O, bir kez geçmişe gidişinde huzuru bulmuştu. Peggy'den ise bu önemli görev için ayrılmıştı ve döneceğine söz vermişti. İsterseniz Violet, size hayatını sonra anlatsın. Öğrenmeniz gereken çok şey var.

"Bir şey olmuş baba."

Rogers, derin bir iç çekti. "Gelecek bize iyi davranmadı Violet. Senden de bu yüzden yardım isteyeceğim."

"Dinliyorum."

"Bir zaman makinesi var, Tony bunu resmen ceplik gibi yapmıştı. Bir köstekli saat." Rogers, elini cebine attığında bir tane köstekli saat verdi. "Bu bir zaman makinesi. Tony'nin aklına şükür."

"Bunu, ne yapacağım?"

"Tony'i geçmişe dönüp kurtarman lazım kızım. Eğer, o ölmeseydi bu dünya daha iyiydi. Tabii bende bu dünya için iyiyim. Ama bilirsin, ben artık annenleyim. Dünyaya onun bakması gerekiyor. Böyle olmamalıydı."

Ajan soy adıyla Violet Hayloft, babasının elinden köstekli saati kaptı. "Şüphen olmasın baba, Tony o savaşta ölmeyecek."






...

Oylarınızı ve yorumlarınızı unutmayın!

Yazım yanlışlarım varsa affola.


^^

Kitaplarım ile ilgili editler, kolajlar ve mizahlar için instagram: mccalll2ee (yakında post paylaşılacak)

𝐒𝐀𝐋𝐕𝐀𝐓𝐎𝐑𝐄, tony starkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin