🎵💿-MOLLY KATE: PROM QUEEN"Violet!" Diye bağırdı kapıma vurup. Dizlerimi ağlayarak kendime çektim. Duvara yaslandım. "Violet! Aç şu kapıyı!" Hıçkırarak, Bruce'un sardığı bezleri yavaşça kollarımdan açtım.
Daha da kararmış, daha da yayılmıştı. Kapıyı zorlamaya ve vurmaya devam etti Tony Stark. "Aç hadi! Aç konuşalım, buluruz bir çözüm! Sana yemin ediyorum!"
Beni kurtaracak bir şey yok, Tony. Sadece, biraz yalnız kalmak istiyordum. Şu anlık. "Beni..." Ama sesim bile çıkmıyordu. Boşverdim ve yavaşça bedenimi yere bıraktım.
Şu an uyuyakalmak, yarına uyanmak istiyordum. Nasıl oluyordu da iki dakika önce mutluyken, şimdi ölmemi diliyor oldum?
Ben bu kadar zayıf değildim. Böyle yetiştirilmemiştim. Gerçi... Ben zaten tek başıma yetişmiştim. "Sana yemin ediyorum Violet Hayloft!" Diye bağırdı. "Eğer şu an bu kapıyı açmazsan kuracağım, ve kapısız uyumak zorunda kalacaksın!"
Yap gitsin.
Tabut kapaksız da olur. Sonuçta gömülürken sadece yorganın oluyor yanında.
"Violet!" Babamın sesini duyduğumda bakışlarım donuklaştı ve tüylerim diken diken oldu. "Onun nesi var Tony?" Diye sordu babam.
"Sadece git. Yüzbaşı. Lütfen, şu anlık git." Sende git, Tony. Lütfen, şu anlık git. Şu anlık... Sadece... Sadece uyumak istiyordum.
Gözlerim karardığında, kendimi sadece karanlığa teslim ettim. Ne yerde uyuduğumu umursadım, ne de kapının başında ki insanları. Tek dilediğim şey ise, bunların çabucak bitmesiydi.
Burası... Bir sarayda maskeli bir baloydu. Ancak, hiç 20'lerde gibi durmuyorduk. Maskemi suratımdan çıkardım, çok zarif ve çok güzeldi. Eldivenlerim... Kadife ve asil duruyordu.
Tony... O çok yakışıklıydı. İşte tam olarak, Sir Tony'di. Bende Leydi Hayloft, belki. Elini uzattı, kesinlikle 40'larda falandık. "Bu dansı, lütfeder misiniz Leydi Rogers?" Dedi çapkın bir şekilde gülümserken.
Gülümsedim, "şhh!" Diye uyardım. "Rogers yok!" Dedim tatlı tatlı. Ve sadece bir dejavu yaşadım. Elimi, deri eldivenlerin içine koydum. "Ben dans etmeyi bilmiyorum."
Elini belime koydu, elimi omuzlarına koydum. "Bende bilmiyorum, ama Rogers insan döver gibi dans ediyor." Dediğinde kahkaha attım.
Yine bir dejavu.
Birkaç ses duyduğumda arkama döndüm. Benden büyük, birazcık göbek bırakmış kadınlar, yelpazelerini kendilerine yellerken bana ayıplayarak bakıyordu.
Tony'den ayrılarak onlara döndüm, "Bir sorun mu var hanımefendi?"Sonrasında ise kızı gibi görünen yanındaki incecik zarif kız konuştu. "Nasıl görüldüğünü bilmiyorsun değil mi?" Dedi. Anlamamış bakışlarla bana baktı. "Leydiler kahkaha atmaz."
Ah! Yok ya?
Onlara doğru bir adım atacakken Tony kollarımdan tuttu, "Salvatore. Şu an sırası değil." Dedi ve beni kendine çekti. Etrafa baktı, "Bu büyüleyici bir anda, bu tür şeylerin bizi bozmasına izin vermeyelim."
"Hiç uyanmamayı dileyecek bir rüyadayım Tony. Ama hayallerimin biride bana böyle karışan insanların suratlarına karşı gerçekleri sıralamak." Gülümsedi.
Tony, gözlerini benden ayırıp kadınlara yöneltti. "Pardon, bir sıkıntı mı var?" Dedi uyarıcı bir dille. Gülümsedim, neredeyse kahkaha atacaktım. Hatta kahkaha atsam en çok ben eğlenecektim.
"Bağışlayın, efendim." Dedi kadınlar telaşla ayağa kalkarak. "Ancak..."
"Konuşma bitti." Dedi tek seferde.
"Evet!" Diye bağırdım. "Şimdi sen leydiler bağırmaz, leydiler kambur durmaz, leydiler kilo alamaz, leydiler şunu yapamaz falan da dersin. Ama size şunu söyleyeyim hanımlar, gerçek centilmenler kendine köle aramıyor."
Tony kolunu açtı, koluna girdim. "Gel, dışarda güzel bir manzara var." Dediğinde yürümeye başladık. Onlara inat arkamda bir kahkaha bıraktım.
Tony gülerek kulağıma eğildi, "Umarım merdivenlerden inerken cam ayakkabınızı düşürmezsiniz, Leydi Hayloft." Gülerek yanağına eğildim ve bir öpücük verdim.
Dışarı çıktığımızda sarayın balkonuna varmıştık. Korkuluklara tutundum. "Tony, hangi yıldayız?" Diye sordum yıldızlara bakarak.
"Sen hangi yılı dilersen."
Gülümsedim. Korkulukların basamaklarına çıktım. "Dikkat et." Dedi bana. "Merak etme!" Diyerek kendimi ileriye doğru esnettim. Önüme gelen kelebeğe doğru elimi uzattım. Kelebek benden kaçtıkça ona ulaşmak için vücudumu öne doğru atıyordum.
En sonunda ise ayağım kaydı ve öne doğru bedenim kıvrılarak büyük bir çığlıkla korkulukların diğer tarafına geçtim. Tam düşecekken Tony tuttu kolumu. "Hayır!" Diye bağırdı. "Sana dikkat et demiştim!"
"Tony! Ölmek istemiyorum!" Bir rüyada mıydım yoksa Tony uykumda zaman makinesini bitirip bizi buraya mı taşımıştı? Ayaklarım yerde sallanıyordu.
"Bırakma elimi!"
"Elin kayıyor!" Derin nefesler aldım. Ardından ayak bileğimde hissettiğim acıyla büyük bir çığlık attım. Ayak bileğimden yukarı doğru kararıyordu bedenim. Çürüyordu. Bitiyordum. Eriyordum. Burada da yok oluyordum, acı çeke çeke.
Ben hiç bir yere ait değildim. "Tony!" Bedenim tamamen yok olduğunda derin bir nefesle uyandım. "Hey!" Dedi yanımda ki beden. Fark etmeden çığlık atmaya devam ediyordum. "Hayloft! Burdayım, ben burdayım!"
Bedenime sıcak bir beden sarıldı. Onun koluna sarıldım. "Tony... Ben..." Sakinleşmeye başladım. "Aman tanrım..."
"Burdayım... Hangi zamanda olursan ol. Hep yanında olacağım. Sen beni yanında hissetmesen bile. Yanındayım."
BÖLÜM SONU
Oylarınızı unutmayın lütfen, sizleri seviyorum.
Bu aralar biraz, değil baya kötüyüm. Kendimi iyi hissetmiyorum. Umarım çürüyüp bu zamanda yok olmam. Ama istemediğimden değil.
Eğer kimseniz olmadığını düşünüyorsanız, ben varım. Eğer bunu da bilmiyorsanız, kendinize yeteceğinizi asla unutmayın. Tabutlar kapaksızda olur, eninde sonunda yorgana sarılacaksınız.
İyi ki varsınız, hep var olun.
Kitaplarım ile ilgili editler, kolajlar ve mizahlar için instagram: mccalll2ee (yakında post paylaşılacak)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐀𝐋𝐕𝐀𝐓𝐎𝐑𝐄, tony stark
Fanfiction𝐒 ★ 𝐓𝐎𝐍𝐘 𝐒𝐓𝐀𝐑𝐊 ----------------------- Son savaşta kendini feda eden Tony Stark'ı, bilim insanı, aynı zamanda bir doktor olan Violet Hayloft zamanda geriye giderek kurtarmaya kalkışır. ❝Seni seviyorum Violet. Ve bu sanırım Tony Stark'ın bi...