2.❝Zamanda onlarca sıçrayış❞

1.4K 98 63
                                    

Babam, bu zamandan göçtüğü zaman, hastalar bittiği anda hastanede ki odama girdim. Babamın bana verdiği köstekli saati çıkardıktan sonra, aynamın karşısına geçtim.

Tony Stark hakkında pek şey duymuştum, bunların arasında en çok dillendirilen ego oluyordu. Eh, sorun olmazdı.

Köstekli saatin yanında ki çarkı döndürdüğüm an, büyük bir enerji bedenimi sardı. Babam gitmeden önce birçok şey anlattı, onlardan biri de, Tony'nin yaşaması gerektiğiydi.

Şöyle bir şey vardı ki, babamla pek anlaşamazlarmış. Büyük enerji yüzünden korkarak gözlerimi kapattığımda, bedenimi saran sıcaklık yok oldu.

Gözlerimi açtığımda ise bir bodrumdaydım. Tony ise hemen önümdeydi, o bir şeylerle ilgilenirken hemen orada bulunan hurdanın arkasına geçtim.

Bir zaman makinesi düzenliyordu. Evet, bu o zaman makinesiydi. Tony, yarattığı dahiliğe son bir kez göz attıktan sonra ağzından dolu bir "Oha!" Narası çıktı.

"Oha..." Dedim yarattığı teknolojiye bakarak. Siktir, kendimi bu kadar hızlı ele vermemeliydim!

"Hey! Kim var orada?"

"İsmi Violet Hayloft efendim." Dedi robotik bir ses. Bu da ne oluyordu be! "Bir doktor. Aynı zamanda bir bilim insanı. Onu ortaya çıkarmamı ister misiniz efendim?" Bu neydi be?

"Olur Jarvis. Teşekkürler."

Önümde ki hurda bir anda lazer ışınları tarafından iki yana ayrılınca, karşısına çıktım. Elini bana uzattığında yutkundum. "Kim olduğunu söyle."

"Robotun söyledi ya?"

Tony derin bir sabır çekerek kafasını yukarıya dikti, "Sana benim sahnelerimi alma demiştim Jarvis! Bu tür havalı şeyleri benim sorgulamam lazım. Böyle seksi olunuyor."

"Özür dilerim efendim."

Gülmemek için kendimi zor tuttum. "Olsun bay Stark. Böyle de iyisiniz." Dedim gülerken.

"Bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim." Dedi kollarını göğsünde birleştirerek.

Kaşlarım çatıldı, "Neyin bu kadar kolay olacağını düşünmemiştin acaba?" Diye sorarken gözlerim üzerinde gezindi. Amma yakışıklıydı be!

"Bana aşık olmanı."

"Yok artık!"

"Evet evet! Olmuşsun."

Yakışıklı olduğu kadar egoluydu ve bunun için uyarılmıştım. Seni kurtaracağım Stark, kolay kolay soğumam senden. Konuyu değiştirdim, "Söyle bakalım, bu zaman makinesiyle ne yapmayı düşünüyorsun."

"Bu bir zaman makinesi mi? Peh!" Diyerek güldü. "Bu kendime yaptığım bir zırh platformu o kadar." Kıvırma. "Seni Hydra ajanı seni!" Saatine tıkladığı anda zırhı üzerine geçirildi ve korkarak iki üç adım geriye sendeledim.

"Çok iyiler, değil mi?" Diyerek kendini gösterdi. "İçerisinde ki mermilerin neler yaptığını sorma. Sonuçta öğreneceksin."

"Hydra ajanı falan değilim lanet olası!"

"Öyle mi? Kurabiyeci çaylaklardan mısın yoksa?" Diyerek dalga geçti. "Peki, nerede kurabiyelerin?" Dedi doğrultmuş bir şekilde.

"Huh... Yanlış zaman. Yanlış yer. Doğru kişi."

"İngilizce." Dedi anlamadığını belirterek.

"Bak, Stark. Ben gelecekten geliyorum falan dersem muhtemelen bu elinde ki şeyi patlatıp kafamı yaracaksın. Sana bunları, daha önceden söylemeliydim."

"Neyi daha önce söylemeliydin?" Bu sefer ciddiydi.

"Birazdan öğrenirsin." Göz kırptım.

Tam köstekli saatin yanında ki çarkı çevirecektim ki, "Hey, hey!" Diyerek beni durdurdu. "Eğer bir daha bana öyle göz kırparsan, seni öpmek zorunda kalırım." Çapkın olduğunuzda söylenmişti Bay Stark.

Gülerek karşılık verdim. Çarkı çevirdikten sonra saatten çıkan güç bedenimi sardı.

Bana dehşet içerisinde bakarken,

Ona göz kırptım.

BÖLÜM SONU

Helooo

Bu bir geçiş bölümüydü ufak tefek kusurlar olabilir,

Sizi sabıra davet ediyorum sevgili insanlar (⁠◔⁠‿⁠◔⁠)

Neyse neyse, lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı unutmayın, daha komik ve güzel bölümlerde görüşmek üzere

Sizleri seviyorum, ama bunu zaten biliyorsunuz ^^

GÜNCELLEME
Dördüncü bölüme kadar dayanın. Her şey oturuyor.

Kitaplarım ile ilgili editler, kolajlar ve mizahlar için instagram: mccalll2ee (yakında post paylaşılacak)

𝐒𝐀𝐋𝐕𝐀𝐓𝐎𝐑𝐄, tony starkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin