"Ogvaa," dedi Naddik duraksarken. "Bu ayin? İlk tören?"
"Evet, bu bir ayin."
"Bu ayinse hazırlık gerek ki mi?"
Ogvar, onun konuşmalarına istemeden kahkaha attığında önüne düşen saçını geriye attı. "Yani benim evimde hazırlık yaparlar ama buna genelde yaşlı kadınlar yardım ettiği için ben içeride ne döner bilmem. Sen kendin için neyi uygun görüyorsan onu yap."
Naddik, başını eğip onu utangaç bir şekilde onayladığında adamı, geçerek mağaradan nehre inip yıkanmak için çıktı. Ogvar, gülümseyerek kendisini mağarada bırakıp giden genci inceledi.
Kendisi sabah vakitlerinde nehirde yıkandığı için tekrardan girme gereği duymamıştı. O gelene kadar da mağarada vakit geçirebilmek adına mağaranın etrafını turlamaya başladı.
Ateşin yanında kendi uyku postunu görünce sinirle kaşlarını çattı. Sonra büyük bir hevesle, tüm her şeyini kucaklayıp Naddik'in uyku yerinin yanında boş kalan alana taşıdı.
Orayı da düzelttikten sonra ,heybesinde duran, bir zamanlar yarım kalan heykelini tamamlamadığı aklına geldi.
Geyik derisinden yapılma heybenin içini açıp, heykelini çıkardı. Onu Shepha'ya dönüştürmek için bir zamanlar oyduğu mamut dişini inceledi ve onu bekleyene kadar biraz daha yapmaya karar verdi.
O kendi kabilesinde bir oymacıdan ziyade savaşçıydı ama ilk törende ona verebileceği bir hediye de olmasını istiyordu. Şayet herhangi bir adetin bile eksik kalması Shepha'ya saygısızlık gibi geliyordu.
Oturduğu yerden mamut dişine şekil vermeye devam ettiği sırada onun tanıdık bir siluete dönüştüğünü fark etmesi uzun sürmedi. Yüzün etrafını sarmalayan örgüler, bedeni... İstemsizce onu yaptığını fark ettiği sırada heykelin neredeyse yüzünü yapacağını da anladı.
"Heykellere yüz yapılmaz." dedi bir eliyle heykelin boş kalan yüzüne dokunurken. Şayet inancına göre heykele kimin yüzü yapılırsa, onun ruhu ele geçirilirdi.
Elindeki figüre baktı, yüzü yapıp onun ruhunu ele geçirmeyi düşündü bir anlığına. Şayet böyle olursa o her zaman yanında olurdu.
Kafasını olumsuz anlamda sağa sola salladı. Hayır, bu doğru değildi. Onu böyle yanında tutma fikri...
Ama eğer yüzünü yaptığı heykeli ona verirse, o zaman ruhunu geri almış olur. Belki biraz kendimde tutarım, sonra ona veririm diye düşündü Ogvar.
Kararını vermiş gibi, Shepha'nın kurallarına karşı gelerek heykele yüz yapmaya başladı.
Bitirdiğinde kesinlikle mükemmel olmamıştı ama hala ona verilebilecek durumdaydı. Canı sıkılmış gibi bu sefer başını dışarıya uzatıp etrafına baktı.
Naddik, yeni postunu üzerine bağlamış mağaranın girişine kadar gelmişti. Biraz huzursuz ve gergin tavrıyla hep ördüğü saçlarını bu sefer serbest bırakmıştı.
Ogvar, şimdi kesinlikle ilk tören derken neyden bahsettiğini oğlanın anladığına emin olmuştu. Naddik, gergin bir şekilde adamın önüne oturdu.
Adam, ne zamandan beri tuttuğunu anlamadığı nefesini titrek bir şekilde bıraktığında konuştu. "Heyecan vericisin Naddik.."
"Heyecan verici? Harhar'ı sürmek gibi? Değil mi?" Naddik şaşırmış duruyordu.
"Evet ama benim için Naddik de heyecan verici... Ve büyüleyici."
"Ogvaa yalan deme! Çiçek büyüleyici, gök öyle. Ben değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mağara Adamı
Ficción históricaMilattan Önce 350 bin... Bu bir Mağara Adamı hikayesidir. (BxB) #1 tarihöncesi #3 Tarihikurgu