"Gaakar nerde?" dedi gençlerden biri keyifle yemeğini yerken.
Ogvar, yarım saat önce olan olayları sineye çekmiş bir şekilde tekrardan bu akşamın keyfine odaklanmışken konuştu. "Mayalı içkisinden herkese ikram ediyordu." Dedi ufak bir kahkaha atarken. "Yalan yok, çok da cömertti. Herkes için bu törenin uygun bir şekilde gerçekleşmesi gerektiğini söyledi."
"Ve öyle de olacak!" dedi aynı genç keyifle gülümserken. Ardından Naddik'in önünden bardağı alıp ona da mayalı içecekten doldurdu. "Al Naddik. Sen de iç. Her şeyden evvel buradaki törenin nedeni senken içmemek olmaz."
Naddik, ilk başta afallasa da kendini çabucak toparlayıp kalabalığa uyum sağlamak için ağzına kadar dolu bardağı eline aldı ve Ogvar'ın da içtiğini görünce çok düşünmeden o da bardağı bir dikişte bitirdi.
Bu hamleyle masadakilerden sevinç dolu çığlıklar duyup gülüşmeler olduğunu görünce doğru bir şey yaptığını anlamıştı.
Ogvar, "Yüce Shepha, Naddik sen gerçekten sert bir adamsın." dedi gülümserken.
Naddik de ona aynı şekilde gülümsedi. Her ne kadar içeceğin tadı damak zevkine uygun olmasa da rahatlamış hissettiriyordu. Başı dönüyor, konuşulanları her geçen saniyede anlamakta zorlanıyordu.
Yine de güzel hissediyordu. Öyle ki garip kaçmayacağını bilse masanın tepesine çıkıp eski kabilesinde olduğu gibi tepinmek isteyecek kadar.
Naddik içeceğin verdiği uyuşukluk ile başını masaya yasladığı sırada etraftakilerle konuşup gülen Ogvar'ı seyretti. Ardından yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu. "Ogvaa, çok güzel" dedi ağzında geveledigi kelimelerle.
Yine de anlamıştı onu Ogvar. Öyle ki konuştuğu kişiyi bırakıp genç oğlana dönünce ufak bir kahkaha attı. Onun bu hali oldukça sevimli duruyordu. "Öyle miyim?" dedi yüzünü kibirle sıvazlarken. Bir yandan da bu durumla eğlendiği belliydi. "İtiraf et bana bu yüzden aşık oldun değil mi?" Dedi kendisi de aynı şekilde başını masaya yaslayıp oğlanın sırıtan yüzünü incelerken.
Naddik, kafasını olumsuz anlamda salladı. "Sen çok şey vedi Ogvaa. Ev, atiş, konuşma, çok insan..." dedi onu buraya getirmesine itafen. "Sen gelmese Ogvaa, ben... çok yalnız oldum."
Ogvar'ın yüzü acıyla karışık hüzünle buruştu. Ardından elini gencin yaşarmış gözlerine gittiğinde hafifçe onları sildi. "Ama buradayım Naddik. Bundan sonra hep olacağı gibi..."
Naddik'in yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Ardından bir kaç saniye içinde kızardığını hissetti. Vücudunun sıcakladığı anlayabiliyordu ama sebebini bilemedi. Belki de sebebi, kendisine bakan bu mavi gözlerdir diye düşündü Naddik.
Daha sonra ne zamandır onunla beraber zevki yaşamadığını hatırladı. İçinde yükselen bu sıcaklığın tanıdık hissiyle Ogvar'a yanaşacağı sırada çalgılar işin içine girerek ortamda müzik sesi yükselmesine sebep oldu. Kutlamalar canlanırken herkesin bardağındaki içkiler de birer birer tazeleniyordu.
Ogvar, "Bu gece bizim gecemiz Naddik. İçelim ve daha da mutlu olalım." dediğinde Naddik, bu meseleyi kutlamaların sonunda açmaya karar verip onu kocaman bir gülüşle onayladı ve bardağına konulan her içkiyi şikayet etmeden Ogvar gibi içti. Ta ki gece yarısına kadar...
Artık bir noktadan sonra müzik yavaşlamış, coşkuyla dans eden insanlar artık sadece ritme ayak uydurup vücutlarını müziğe göre hareket ettiriyorlardı.
Naddik ise yanından ne zaman ayrıldığını fark etmediği Ogvar'a bakındı ilk başta. Ardından onu ayakta sağa sola yalpalarken gördüğünde sanki kendisi daha iyi durumdaymış gibi kahkaha attı.
Daha sonra o da, Ogvar'ın yanına gitmek için ayaklandığında kalkamadığını hissetti. En azından kalksa bile, sürekli etrafı döndüğünden kalkmayı tercih etmedi demek daha doğru olur.
Bu yüzden sadece yerinde durmayı ve Ogvar'ın dönmesini beklemeye karar verdi. Zaten kendisini bir türlü rahat bırakmayan bir çok insan vardı. Hepsi de genç çocuğun ilgisini çekmeye çalışıyordu.
Naddik zaten Gaakar'ın dağıttığı içkiden kendine hakim değildi ve dikkati çabucak dağılıveriyordu. Bu yüzden yanına konuşmak için biri gelse bile o kişiyi hatırlayamıyor, dediklerini anlamıyordu.
Yine de mutluydu Naddik. Hayatında ilk defa bu kadar ilgi almış, sevilmişti. Çabalamaya gerek kalmadan, insanlar onun ilgisi için birbirleriyle yarışıyorlardı. Bu düşünce aptalca gülümsemesine sebep oldu Naddik'in.
Şayet hayatında hiç bu kadar eglendigini hatırlamıyordu. Abena da eğleniyor gibi gözüküyordu. Öyle ki genç oğlan, adamla ne zaman göz göze gelse neşeli, pırıl pırıl bir gülümseme ve ona yoğunlaşmış olan simsiyah gözlerle karşılaşıyordu.
Gece ilerledikçe insanlar da azalmaya başlamıştı artık. Çocuklar uykuya dalmış şekildeyken aileleri onları yatağına götürmek için ayrıldı. Gaakar, ise o kadar içkiden sonra kendini kötü hissettiği için ayrıldı. Onunla beraber pek çok kabile üyesi de gittiğinde mağarada belli başlı insanlar kaldı.
Ogvar, Naddik'in omzuna dokunup, sarhoş olduğu her halinden belli olan bir gülümseme ile konuştu. "Naddik, Talut'un keçi doğuruyormuş. Görmek ister misin?" diye sordu.
Naddik, başını olumsuz anlamda salladı. Şayet yerinden kımıldamak istemiyordu. En azından uzun yürüyüşler istemiyordu.
Ogvar, anladığını söylediği sırada arkadan Talut denen gencin sesini duydu. Naddik'e el sallayıp veda ettiğinde o da usulca mağaradan ayrıldı.
"Çok kişi gitti.." dedi Naddik, dili dolanırken. Işıkların çoğu söndürülmüştü.
"Belki biz de gitmeliyiz." dedi tanıdık bir ses. Naddik, arkasına baktığında Abena'nın gülümsediğini gördü. Onun gülümsemesi ile o da güldü.
Bu gece oldukça keyifli hissediyordu, genç oğlan. Üstüne iyi görünen birini görmek daha da keyiflendiriyordu onu.
Naddik, onu onayladı. "Hıhı, çok uyku va." dedi ayağı kalktığı sırada.
Ama Abena, onun gitmesine fırsat vermeden kolundan tuttu ve kendisine çevirdi. "Naddik, gitme." dedi ısrarcı bir tavırla, yüzündeki gülümseme silinirken.
Genç, bu ani hamleyle dengesini kaybettiği sırada Abena kollarını genç oğlanın beline sardı. Ardından Naddik'in kolunu bırakıp elini çenesinin altından hafifçe tutup kendisine kaldırdı.
Ve hiç beklemediği bir anda dudaklarını uzun zamandır arzuladığı dudaklarla buluşturdu...
Aman aman neler oluyor dnjdjdjdjdjdn inşallah bölüm iyi olmuştur. İçime sinmedi yine de umarım beğenirsiniz.. teşekkürler okuduğunuz icinnn♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mağara Adamı
Fiction HistoriqueMilattan Önce 350 bin... Bu bir Mağara Adamı hikayesidir. (BxB) #1 tarihöncesi #3 Tarihikurgu