Ogvar, Naddik'i ilerleyen vakitlerde yalnız bırakmamak adına nereye giderse ardı sıra gitmeye başlamıştı. Öyle ki Naddik yönünde endişesi olmasa da Abena'nın dedikleri ister istemez aklına takılmıştı.
Şimdi ne mi yapıyordu? Naddik nerede, o orada tüm yeri dolanıyordu. Asıl amacı ona birinin yaklaşmadığından emin olmaktı ama bunu şuanlık Naddik'in bilmesi gerekmiyordu. En azından Ogvar'a göre...
Düşünceleri, avdan dönen küçük bir grubun gürültüsüyle bölündüğünde Naddik ve Ogvar, karşıdan başlığını çıkartıp kendilerine doğru gelen adama baktı.
Saçları kahverenginin açık bir tonunda olan adam, büyük bir özgüvenle köyündeki yabancılara gülümseyerek baktı. Bufalo postundan yapmış olduğu başlığı da kemerinin kenarına taktı.
Gözleri simsiyah olan adam, misafirperverlik hatrına genişçe gülümsedi. Ardından bakışı köydeki başka bir adama kayıp onu sıkıca kucakladı.
Adam, "Gaakar!" dedi genç savaşçıya sıkıca kollarını sararken. Ardından köylerine yeni gelen ikiliyi işaret etti. "Ziyaretçilerimizle daha tanışmadın değil mi?"
"Tanışmadım ama tanıştırılmayı sabırsızlıkla bekliyorum." dedi bakışları genç olana kayarken. Şayet kendisi Ogvar'ı çoktan tanıyordu.
Buraya daha önce geldiği vakitler köydeki Dallo isimli kadının çapraz eşiydi. Yani bir nevi hısımları sayılırdı.
Lakin genç olanı daha önce hiç görmemişti. Merakla ona baktı bu sefer. Nehir insanlarından olabileceğini düşündü bir an. Onlar da bu genç gibi açık tenli ve kısa boylulardı.
Naddik ise tanımadığı adamın sesini duyunca başını kaldırıp ona baktı. Yeni yeni insanlar görmenin sevinciyle gözleri ışıltıyla parladı.
Adam, gence doğru eğilip elini tutmaya hazırlanmıştı ki Ogvar bu tanışma merasiminin gerçekleşmesine müsaade etmek istemez gibi aralarına girdi ve kaşlarını çatarak Gaakar'ın elini tuttu.
"Tekrardan görüşmek harika kardeşim." dedi sahte bir gülümseme ile. "Birlikte yolculuk ettiğim gencin adı da Naddik."
Naddik, önüne geçen sarışın adama şaşkınlıkla baktı. Onu rahatsız eden bir şeyler olduğunu anlamıştı. Hatta sinirlenmiş gibiydi. Bunu anlayabiliyordu ama sebebi hakkında bir fikri yoktu.
Gaakar, ilk başta elini sıkan ellere ardından Ogvar'ın gözlerine baktı. Daha sonra bu sahte selamlama oyununu bir an önce sonlandırmak adına ellerini tutup aşağı yukarı bir tur salladı.
"Seninle zaten tanışıyorken böyle büyük bir hevesle ellerime yapışman..." dedi küçük bir gülümseme ile, "Suratındaki sinirli ifadeyi görmesem benden hoşlandığını falan sanacaktım." dedi eğlenir bir tavırla.
Ogvar, iğrenir şekilde yüzüne taktığı gülümseme ile elini hızla geri çekti. "Biraz daha aptal aptal sırıtırsan suratına kusarım."
"Yüce Shepha şahittir ki biraz bile değişmemişsin kardeşim." Gaakar gülümserken elini omzuna attı ve arkada kendilerine şaşkın şaşkın bakan gence doğru kafasını uzattı. "Ben Gaakar. Bu kampın seçkin bir savaşçısı ve aynı zamanda bir numaralı oymacısıyımdır." dedi gurur dolu bir gülümsemeyle.
Ogvar, "Aynı zamanda mütevazı." dediğinde Gaakar omuz silkti.
Naddik, anlamamıştı. "Oyma? Ogvaa gibi yaptı sen de?" daha önceden adamın kendisine verdiği heykeli hatırladı.
Kabilede, daha iyi yapan insanlar olduğundan da bahsetmişti. Bu adam onlardan biri olmalı, diye düşündü Naddik.
Gaakar gencin garip aksanı ve konuşmasını duyunca büyük bir şaşkınlıkla bir eliyle ağzını kapattı. "Yüce Shepha, o neden bu kadar sevimli konuşuyor?" dedi.
"Konu dışı fakat o hep tatlı ve ana dili bu değil Gaakar, üsteleme sakın onu. Öğreniyor." dedi Ogvar korumacı bir tavırla.
"Evet, minik ceylan. Tıpkı Ogvar'ın sana verdikleri gibi küçük hayvan heykelleri ama daha iyisi." diye devam etti adam.
Ogvar, "Daha iyisi kısmını daha tecrübe sahibi olarak değiştir istersen çünkü dikkatini çekerim ben senin aksine tamamıyla bir savaşçıyım kardeşim," dediğinde gözlerini kısarak yanındaki adama baktı. "Oymacı değil."
"Bunu hakaretmiş gibi söyledin." diye aynı şekilde gözlerini kısarak adama baktığında Ogvar duruşunu düzeltti.
"Hakaret değil, bir uyarı. Malum, gözlerin fazla bir ilgiyle parlıyor da bazı şeyleri hatırlatmak istedim."
"Bu bir meydan okuma mı?" Gaakar da duruşunu düzelttiğinde kollarını birbirine bağladı.
"İlerideki davranışlarına bağlı."
"İlerideki davranışlarım ise minik ceylanın vereceği tepkilere bağlı." dedi hafif bir gülümseme ile. "Hem böyle bir yol arkadaşı ile seyahat ederken insanların onu etkileyici bulmasına hazırlıklı olmalıydın."
Ogvar, alaycı bir şekilde gülümsedi. "Yapma ya?" Ama biliyor musun hazır fırsat var bence eskileri yad etmeliyiz."
Kabile adamlarından orta yaşlı biri bu duruma daha fazla seyirci kalamayıp büyük bir kahkaha atarken Naddik'e yaklaştı. "Bu ikisi her seferinde kavga edecek bir sebep buluyor." dedi.
Naddik, "Hep mi yaparlar?" dedi şaşkın bakışlarla. "Kavga yani?"
Adam, yoldan çevirdiği bir kaç kişiye de birazdan dönecek olan mücadeleyi yayarken dikkatini tekrardan gence verdi. "Tabii ki. Yani Abena'dan fazla fırsat kalmazdı ama bu ikisi arasında da oldukça iyi mücadeleler dönüyor."
Ardından toplanan kalabalığa karışan başka bir kadın sohbete dahil oldu. "Bir kavga izlemekten daha güzel olan şey ne biliyor musunuz?" diye sorduğunda ikisi de hayır anlamında kafa salladı.
"Yakışıklı iki kişinin kavgasını izlemek." dedi şuh bir kahkaha atıp yanına gelen başka bir kız kardeşinin omzuna utangaç bir şekilde vururken.
Yaklaşık bir kaç dakika içinde meydanda hatrı sayılır insan kalabalığı daire şeklini aldığında Ogvar ve Gaakar da çoktan mücadeleye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mağara Adamı
Fiksi SejarahMilattan Önce 350 bin... Bu bir Mağara Adamı hikayesidir. (BxB) #1 tarihöncesi #3 Tarihikurgu