Kron

320 49 15
                                    

Kron, yemek için keşfe çıktığı sırada ateş insanları olan Gajalardan bir tanesiyle karşılaşmıştı ve onu, nasıl yaptığını bile anlamadan kolaylıkla alt ettiğinde bu varlıkların sürekli yanında taşıdığı savaş aleti olan ok ve yayı da beraberinde yuvaya getirmişti. Şimdi ise diğerlerinden ayrı bir yerde sessizlik içinde oturuyor elindeki aleti inceliyordu.

Ta ki kardeşinin ayak seslerini arkasında işitene kadar. Kabilesinin insanları neredeyse hiç konuşmaz bunun yerine işaret dilini kullanırdı. Arada konuşmalarının sebebi ise kabilesinde bir zamanlar yer alan o yabancı çocuğun varlığıydı.

Zuzkak, abisinin arkasından omzuna yavaşça dokunduğunda Kron'un kendisine dönmesiyle kaşları çatıldı. Onun yüzünü görmek bile sinirlenmesine yetiyordu. Abisine siniri geçmiyordu işte, normalde ölümler onu etkilemese bile Naddik'in gidişine bir türlü alışamıyordu. "Onu aramaya çıktın mı?" diye işaretlerle kendini ifade etti Zuzkak.

Kron, tecrübesiz ve hala küçük bir çocuk gibi hareket eden kardeşinin derdini anlayınca başını biraz önce incelediği ok ve yaya tekrardan çevirdi.

Zuzkak, abisinin bu umarsızlığına daha da sinir olurken tekrar sordu. Bunu neredeyse her gün pes etmeden yapmıştı. "Onu aramaya çıktın mı?"

Kron, sinirle ayağı fırladığında abisinin büyüklüğüne karşın Zuzkak korkuyla geri çekildi. Fakat Kron bunu umursamayıp onun peşinden gitti ve sertçe zaten kardeşinin korkudan sendeleyen bedenini zemine itti. "O, bizim değil!" diye bağırdı Kron, bu bağrış öyle şiddetli olmuştu ki mağarada başka işlerle uğraşan diğer kabile üyeleri bile durup bu ikiliyi izlemeye başlamıştı.

"O, sen, ben, siz değil!" diye lafına devam ettiğinde Kron artık bir şeyleri saklamamaya karar vermişti. "O!" dedi Naddik'i kastederken. Bir eliyle sanki dağların ardını işaret ediyor gibi mağaranın dışarısını işaret etti. "Gaja!"

Mağara içinde yavaş yavaş uğultular çoğalırken Zuzkak, hayır anlamında başını sağa sola sallamaya başladı. "Gajaların yüzünü görmedik." dedi genç olan işaret diliyle konuşmaya devam ederken.

Kron, kardeşinin ve kabilesinin önceden konuşabildiği zaten bir kaç kelimeyken şimdi tekrardan sessizleşmeleri sinirlerini bozmuştu. Kendisi, diğerlerinin aksine asla sessizliği kabul etmemişti. Bir şekilde biliyordu ki konuşmak onu dışarıdaki beyinsiz avcı hayvanlardan üstün kılıyordu. "Ben gördüm!" dedi sesli bir şekilde konuşmaya devam ettiği sırada. "Ateş insan ve Naddik aynı!" 

Kron, o talihsiz günde ormana gittiğinde amacı ne olursa olsun hiçbir kabile üyesini geride bırakmamaktı. Buna Naddik de dahildi. Ta ki Ateş İnsanının yüzünü görene kadar... O an neden Naddik'in sürekli konuştuğunu, farklı olduğunu, göründüğünü anlamıştı. O bir insandı, Gajaydı ve biliyordu ki onun ailesi, oradaydı.

Naddik'i aralarına kabul edeceklerini düşündüğünden onu orada bıraktı. Kron ve kabilesi öyle yapardı. Hiçbir üyesini terk etmezdi. Onların da yapmayacağını biliyordu. Fakat derdini kimseye anlatamadı. Şuana kadar... 

Zuzkak ve tüm kabile duydukları gerçekle şaşırırken küçük kardeşinin üzüldüğünü anlayabiliyordu. Hatta sadece kardeşi değil kendisi de içinde, yeterince yemek yese bile dolduramadığı bir boşluk olduğunu hissedebiliyordu.

Zuzkak, "Ateş insanı onu yuvasına aldı mı?" diye beklenmedik bir soru sorduğunda Kron öylece kalmıştı. Şayet bunun cevabı kendisinde de yoktu. Aklının bir yerinde bunun endişesi olsa da kendini bir şekilde, o genci yanlarına aldıklarına ikna etmiş ve vicdanını rahatlatmıştı. 

Abisinin sessizliğine karşı Zuzkak, tekrar sordu. "Ateş insanı onu aldı ve gördün mü?"

O an Kron, yemekle ve yeterince uykuyla bile dolduramadığı o boşluğu içinde bir yerlerde tekrardan hissetti. Bu sefer daha sancılı ve rahatsız edici bir şekilde... Kendisine yaptığı gibi kardeşini de rahatlatacak o iki kelimeyi söylemek istedi. Tek yapması gereken 'Onu aldı.' demek ve bu konunun sonsuza kadar burada kapanmasını sağlayabilirdi. Fakat yapamadı. 

Bu sorgulamaya artık daha fazla katlanamaz bir şekilde kardeşine sırtını döndü ve mağarada kendi bölmesine doğru ilerledi.  Oradan Naddik'i geçmişte gizlice bir kenarda yaptığını gördüğü heybeyi boynuna astı. İlk başta bu heybe basit bir işçilik olsa da Kron bir şekilde bunu kendine uyarlamış Agave bitkisinin lifinden askı gibi basit bir ekleme yaparak vücuduna çapraz olacak şekilde asmıştı.

 Ardından ihtiyacı olan meyvelerden ve içine su doldurulabilen sukabağını aldı. İçindeki suyun dökülmemesi için de bu şeyi biraz geliştirerek günümüzdeki şişenin ilkel sayılabilecek atası olan sukabağının ağzına hayvan derisi ile bir kapak yaptı. 

En son olarak eline ilk başta kendi sopasını diğer eline de hala çözmeye çalıştığı ok ve yayları alıp mağaradan çıkmak için çıkışa yöneldi. Zuzkak onu durdururken gergin duruyordu. "Nere gidiyorsun?"

Kron, bir kardeşine bir de kendisinden cevap bekleyen kabilesine döndü. "Gaja, onu aldı mı görmek." daha sonra sopayı yere bırakıp boşa çıkan elini kardeşinin omzuna koydu. "Ben gelene kadar sen lider!" diye bağırdı.

O an bu sözleri sadece Zuzkak'a bakarak söylese de bağırarak söylemesinden herkes anlamıştı ki bu diğerlerine karşı yapılmış bir uyarıydı ve emirdi. Kron'un isteğinin, herkesin Zuzkak'a itaat etmesi ve kendisi dönene kadar sorun çıkarmamasıydı. 

Kron, elini kardeşinin omzundan çekip yere bıraktığı sopayı tekrardan aldı ve mağaranın çıkışına yöneldi. Adımları kararlı ama kalbi ağırdı. Çıkışa ulaştığında bir an durdu, elinde tuttuğu ok ve yayı sıkıca kavradı. Arkasında bıraktığı sessiz kabilenin bakışlarını üzerinde hissediyordu. Zuzkak'a döndü, gözleri bir an için yumuşadı. 

Kardeşine baktı ve derin bir nefes aldı. "Bizden olmayanı koruyamayacak kadar zayıf mı Yavapai?" dedi, ses tonu oldukça yumuşak çıkmıştı. "Sen, ben ve birbirimiz... Korumak için daha güçlü olmak. Naddik, parçamızdı. Onun yerini bulmak, hepimizin yerini bulmak demek."

Sözlerini bitirdiğinde tekrardan önüne döndü. "Döndüğümde ya hep birlik olacak biz ya da hiç olamayacak," diye mırıldandı kendi kendine.

selamunaleykümmm, naberrrr? Gördüğünüz üzere Kron kötü niyetle Naddik'i orada bırakmadı. O Gajaları görünce onun ait olması gereken yerin o olması gerektiğini düşündü ve kendi kendine bir karar verdi. Zaten Kron, Naddik'i istemese lider olduğu o ilk anda onu kabileden atabilirdi dsfsdfsd

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mağara AdamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin