ses

120 35 15
                                    

Uzaktan bağırma sesleri geliyordu . Karşımda ise bir köprü bembeyaz güllerle donatılmıştı. Sanki o köprüden geçince tüm bu bağırma sesleri ve sıkıntılar geçecekti. Köprüye doğru ilerledim ve yavaşça ilerlemeye devam ettim . Tam ortaya geldiğim de ise her yer sallanmaya başladı ve sesler gittikçe arttı. Köprü yıkılıyordu , kendimi bir an suyun içinde buldum. Çırpınıyordum ve çırpındıkça daha çok dibe batıyordum . Bir anlık korkuyla gözlerimi açtım. Karışmda babam ve abilerim kavga ediyorlardı. Daha sonra avlunun kapısından içeriye farklı adamlar da girmeye başladı. İyice tırsmıştım. Doğrudan avlunun merdivenlerine ulaştım ve yukarı çıktım. Annemin yanına koştum. Annemin de birşeyden haberi yoktu . Konuyu fazlasıyla merak etsem de içeri salona oturdum. Bu arada ben size kendimi tanıtmadım. Ben Ebrar . Koroğlu aşiretinden Halit Ağa'nın kızı Ebrar. Hiçbir zaman babası ve abileri tarafından sevilmeyen Ebrar. Şu 17 yıllık ömrü hayatımda bana tek öğrettikleri şey cahillikleri , savaşları ve bitmek bilmeyen gururları.
      Camdan dışarıya doğru baktım. Avluda hiç kimse kalmamıştı. Bir anda salonun kapısı çarpılarak açıldı. İçeriye Hazar abim daha sonra ise kağan abim girdi . Onların hemen ardından babamda içeriye girdi. Girer girmez ise bana dönerek:
"Defol buradan Ebrar, ne diye oturursun hala saygısız!" Bağırdı. Babamın daha fazla sesini duymak istemediğim için yavaşça kapıya yöneldim. Elbette ki gitmeyecktim. Kapıya yaklaştım ve dinlemeye başladım.
"Ben,o kızı ne olursa olsun getireceğim o kız benim ." Diye bağırarak konuşmaya başladı kağan abim . Babam bir sinirle oda arkasını döndü ve oda bağırdı:
"Sen Selçuk Ağa'nın kızı Selma ile beşikkertmesisin, başka kızı alacak olmak ne demek kan çıkar !" Kağan abimin iyice sinirlenmeye başladığını boğuk boğuk nefesler almasından anlayabiliyordum.
" Başlarım Selçuk ağaya da Selmayada . Ben Füsun'u seviyorum . O benim. Ondan başkasını gözüm görmez. Bunu anla artık baba!"
Kağan abimin siniri arttıkça babamın da misliyle artıyordu.
"Selma ile evleneceksin kağan. Şanoğlu aşireti ile tekrardan başa çıkamayız. Dua et ki vakti zamanında sizi beşik kertmesi yapmışız. Yoksa aramızda sulh sağlayamazdık. Laflarımın üstüne de laf istemem , kapa gayrı çeneni!"
Babamın bu lafları karşısında abim hızla kapıya yöneldi,bende hızla oradan uzaklaştım. Şanoğlu aşireti Mardin'in büyük aşiretlerinden biriydi. Vaktinde iki aşiret - Şanoğlu ve koroğlu - arasında büyük kan davaları vardı. Bir anda bu olayların ortadan kalkması bana garip gelmişti zaten. Demmeki aralarında barışın sebebi Selma ve abimin beşik kertmesi olup evlendirilecek olmasıydı. Peki abimin dediği Füsun kimdi? Nerede görüp de sevdalanmıştı bu kıza. Abimin gönlünü fethettiğine göre... Yorum yapamıyorum. Abim bana karşı sert ve ciddiydi açıkçası. Abimin bir kıza aşık olabileceğini ve hatta ve hatta onu babama karşı savunacağını beklemezdim. Ben bunları düşünedurayım içeri annem gelmişti. Kan ter içinde kalmıştı. Telaşla konuştu:
"Ebrar noldu salonda ? Aşağıda bağırışlar duydum , onlar neydi öyle?" Annemin bu haline gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Önce anneme telkin verdim sonra ise olayları kısaca özet geçtim. Annem Füsun ismini duyunca bir an duraksadı ve gözleri doldu . Anneme merak dolu gözlerle bakıyordum. Annem yavaşça ayağa kalktı ve dolu gözlerle bana döndü:
" Umarım abin yanlış birşey yapmaz. O kızı buraya getirmesi ve dahi getirecek olması hiç iyi olmayacak."
Anneme doğru yaklaştım ve ellerini tuttum.
"Anne sen iyi misin? Bir anda gözlerin doldu, neyin var ?" Annem yavaşça gülümsedi.
"Yokbirsey Kızım , iyiyim ben ." Daha sonra o buruk gülümsemesi ile odadan çıktı. Annemin sessiz sakin üzgün hallerine alışmıştım artık lakin bu hali hiç hayra alamet değildi. Sonra tekrardan odamın kapısı açıldı ve içeriyi Hazar abim girdi . Hazar abim kağan abime göre daha sakin birisydi onunla hiç değilse konuşabilirdin ama kağan abim her dediğimi tersten anlar ve bağırır çağırırdı.
Hazar abim bana bu sırada sert sert bakmaya devam ediyordu .
" Buyur abi birşey mi var?"abim iyice bana yaklaştı, kolumdan tuttu ve ayağa kaldırdı.
" Anneme ne oldu Ebrar?" Sesi hem sinirli hem üzgündü. Ben cevao vermeyince kaşları sinirle çatıldı. Daha fazla abimi sinir etmemek için yavaşça geri çekildim.

"Aşağıda neler olduğunu sordu telaşlıydı zaten , bende bildiğim kadarıyla anlattım." Abim de biraz daha geri çekildi ve şaşkınca bana baktı.
"Sen nerden biliyorsun peki Ebrar !"
Al işte ayvayı yedim . Ben onları gizli dinlemiştim. Niye pot kırdın Ebrar. Ah salak kafam.
" Ben şey şeyden duydum k-kapıdan." Abim önce sırıttı daha sonra öfkeli bakışlarla tekrar kolumu tuttu .
"Sen gizlice bizi mi dinledin canım kardeşim (!)"korku dolu gözlerle abime bakmayı sürdürdüm.
"Kulak misafiri oldum d-diyelim." Abim kolumu koparacak derecede çok sıkıyordu. Bu sırada bende biraz soluklandım .
"Özür dilerim abi vallahi bir daha olmaz ."
Abim bir hışımla iyice kendine çekti beni.
"Olmasın Ebrar olmasın, seni bazı şeylerden korumak istiyorum lakin sen böyle yaramaz bir çocuk olduğun sürece seni hicbirseyden koruyamam !" Abim beni neyden koruyacaktı ? Daha sonra abim kolumu bıraktı ve yaklaşarak alnımı öptü. Birşeyler vardı . Benim anlam vermediğim birşeyler.
" Neler oluyor abi ?" Abim uzaklaşmaya başladı benden , arkasını döndü gideceği sırada tekrar bana döndü:
"Ben sert olabilirim ama ilk düşüneceğim sen ve annem !" Abim konuşmaya devam edecekti ki onu durduran birşey oldu . Korkuyla çığlık attım. Abim hemen yanıma geldi . Sonra silah sesi tekrar duyuldu . Bizi hareketsiz bırakan şey avludan gelen silah ve bağırma sesiydi .

EFGÂNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin