mektup

31 13 4
                                    

Füsun'un dediklerinden sonra hemen odama gelmiştim. Anlatılanlara şaşırmamıştım. Kağan abim yapardı. Ondan beklerdim. Ben sadece füsun'un da abimi sevdiğini sanıyordum. Abimler ve babam da daha gelmemişlerdi. Can sıkıntısı ile avluya indim sıklıkla annemle oturduğumuz sedire oturdum. Annemi düşündüm. Önceden hep yanımda olurdu. Onu düşünürken kalbim ağrıdı, gözlerimden yaşlar istemsizce akıyordu artık.
"İyi misiniz?" Bir anda tırsarak yanıma baktım. Konağın aşçısı safiye abla Durmuş öylece bana bakıyordu.
"İyiyim safiye abla teşekkür ederim."
"Benden istediğiniz bir şey var mı?"
"Bana masayı kurar mısınız? Yemek yiyeceğim."
"Tabii ki de"
Safiye abla bunu der demez avlu'daki masaya oturdum yemekler zaten hazır olmalı ki masa hazırdı. Aslında bir şey yiyesim yoktu sadece safiye ablayı başından salmak için öyle demiştim. Ben masaya oturur oturmaz avlunun kapısı açıldı ve babamlar avluya girdi. Babam beni görür görmez- zaten sinirli olduğu belliydi- yanıma gelerek bağırdı:
"Kasap et derdinde koyun can derdinde biz nelerle uğraşalım sen anca tıkın!"artık susmayacağım demiştim değil mi!
"İster yerim ister yemem ne yaptığım sizi ilgilendirmiyor madem derdiniz bu kadar büyük gidin onlarla ilgilenin beni rahat bırak!"
Babam ve abilerim hayret dolu gözlerle bana bakıyorlardı. Babam hiçbir şey demeden direk elini kaldırdı tam bana vuracağı sırada masadaki bıçağı aldım ve ona doğrulttum. O benim annemi öldürmüştü ona her şeyin mübahtır. Kağan abimin babamı savunacağını biliyordum öyle de oldu:
"Sen nasıl bir saygısızsın!"
"Beni vurduğun günü unutmadım canım abim (!) O yüzden Kapa çeneni."
Abim beni şaşırtarak sustu ve geri adım attı. Ben ise babama iyice yaklaştım ve bıçağın ucunu boynuna bastırarak belindeki silahı aldım. Biraz canı yansın istemiştim sadece. Sonra bıçağı geri yattım ve arkama dönerek elimde silahla odaya çıktım keşke o bıçağı boğazına saplayabilseydim. Oh dua etsin sadece biraz acı hissetti peki ya annem ne olacak? Tekrardan ağlamaya başlamıştım. Bu duygularım beni annemin odasına yönlendiriyordu. Annemin odasına girdim ve eşyalarına bakmaya başladım. Tüm eşyaları o kadar değerliydi ki benim için. Elime bir tane kolyesi geçti bu kolyeyi hatırlıyordum. Bu kolyeyi ona gizlice ben aldırtmıştım konağın bir çalışanına söylemiştim o getirmişti. Bir an elimde ayağımda hiç can kalmamıştı kolyeyi yere düşürdüm. Ardından kendimi de yere bıraktım sonra dikkatimi bir nokta çekti. Dolabın altında ahşap zemin gibi bir bölme daha vardı. Dikkatlice orayı açmaya çalıştım lakin kilitliydi hemen çekmecelerde anahtarı aramaya başladım. Evet en alttaki çekmecede küçük bir kutudaydı anahtar. Hemen o gizli bölmeyi açtım nokta içinde bir sürü mektup, çiçek ve da havası vardı. Elime mektuplardan birini aldım ve okumaya başladım:
"Sevgilim,
Senin adını yıllar sonra tekrar duydum. Bu kadar yıkılacağım aklıma gelmezdi lakin ben yıkıldım. Hem de öyle yıkıldım ki. Oğlun-kağan- kızıma-füsun-sevdalanmış. İlk başta kim bu Kağan dedim. Sonra aklıma geldi Halit Ağa'nın oğlu olduğu. Halit Ağa yıllar evvel bizi ayırmadan önce demişti bana bir daha karşıma çıkma vururum seni diye nokta bunu duyunca delirecektir. Yıllar sonra böyle bir Hadise İnan ki sadece seninle olan anılarımızı hatırlattı bana nokta her ne olursa olsun sadece seni seviyor senin için nefes alıyorum...
                                                         Sevdiğin...

EFGÂNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin