Güneş yavaş yavaş batmak üzereydi. Annem avludaki sedire oturmuş nakış işlemekle meşguldü. Ben annemin benim için ördüğü oyuncak bebeği almış onu uyutmak için uğraşıyordum. Annem bebeğimin gözlerini siyah ipten yapmıştı o yüzden ona kömür gözlüm derdim. Saçlarını siyah ipten yapmış ve örmüştük. Kara kızımdı o benim. Pembe bir elbisesi de var üzerinde ayakkabıları da aynı şekilde pembeydi. Fakat ben ona renkli tokalar takmayı renkli çiçeklerle süslemeyi çok severdim çünkü kendim sürekli belli renklerde giyinebilirdim. Saçlarım ise örmeli ve elbiseme uygun renk toka takmalıydım. Ayakkabım da aynı şekilde elbisemle aynı renk olmalıydı ve çorabımı beyaz giymeliydim. Eğer bunlardan birisi kirlenir ve babam görürse çok kötü olabilirdi. Bunları bana babam anlatmıştı ve yapmamam gerekenleri bağırarak söylemişti. Elbette babamın bu denli ikazda bulunması beraberinde belli cezalar da getirirdi. O gün üstümde siyah bir elbise siyah toka ile örülmüş sarı saçlarım siyah ayakkabım ve bembeyaz çorabım vardı. Aslında siyahı severdim de gözlerimin yeşilini belli ederdi. Annem naif sesiyle:
"Ebrar Kara kızını uyuttun mu?" Diyerek sordu . Annemi çok severdim. Benimle çocuklaşıp babamdan gizli oyunlar oynardı benimle.
" Şimdi uyudu anne sessiz ol haaa uyanmasın sakın!"
Annem dediklerime kocaman gülümsedi. Ben ise yavaşça bebeğimi kucağıma aldım ve yanıma yatırdım sonra güzelce üzerini örttüm. Yavaşça ayağa kalktım.
" Hayırdır nereye kızım?"
"Odama gidip Kara kızıma toka getireceğim."
Annem dediklerime sadece başını sallamakla yetindi. Ben de odama doğru ilerledim. Tam konağa gireceğim sırada avlu kapısının açık olduğunu gördüm normalde kilitli olurdu. Bir merakla anneme görünmeden merdivenden aşağı indim ve avlu kapısından dışarı çıktım. Önceden dışarı sadece bir iki kez çıkmıştım. Sokağın sağ tarafında çocuklar oyun oynuyordu ,kiminin elinde defter vardı. Hepsi arkadaşlarıyla toplanmıştı çok güzel vakit geçiriyor gibiydiler, benim ise hiç arkadaşım yoktu. Okula da gitmezdim zaten. Bir tane hocam vardı sadece o gelir ders anlatırdı bana o da bayadır gelmiyordu. Dışarı çıkmam konakta ise annem dışında kişilerle konuşmam da yasaktı. Sokağın sol tarafı ise boştu ilk başta sağ tarafa çocukların yanına gitmek için yöneldim. Sol taraftaki yolda duvar ve yol arasında çıkan çiçekler dikkatimi çekti ve oraya giderek çiçekleri toplamaya başladım. Yol boyunca çiçekler vardı , içlerinden en çok beğendiklerimi alıp buket yapıyordum. Annem bunları çok sevecekti. Biraz daha ilerledim yolda dikkatimi iyice çiçeklere vermiştim ki bir yere çarptım daha sonra ayağım taşa takıldı ve yere düştüm. Kafamı kaldırıp karşıma baktığımda ise on altı, on yedi yaşlarında bir oğlan çocuğunu gördüm. Bana ciddiyetle bakmayı sürdürüyordu. Sonra sertçe kolundan tuttu ve ayağa kaldırdı.
" Kimsin sen ?"
Siyah gözlerini bana dikmiş kaşlarını çatmış çenesi ise gerilmişti. Keskin yüz hatları ve elmacık kemikleri kaşları çatıldıkça daha fazla ortaya çıkıyor gibiydi. Sorduğu soruya hala cevap vermemiştim vermeyi de düşünmüyordum. Sorduğu soruyu yineledi. Cevap vermeyecektim. Hızlı adımlarla oradan uzaklaşacaktım ki beni durdurdu ona doğru döndüğümde saçımdaki siyah tokayı söküp aldı sonra ise elimdeki çiçeklerden birkaçını. Ben bir şey demeden o arkasını döndü ve benden uzaklaştı. Koşarak geldiğim yöne geri gittim. Vakit hayli geç olmuştu. Vardığımda açık olan kapı kapanmıştı ve önüne iki tane adam gelmişti.
" Ebrar Hanım demek buradaydınız ."
bunu söylediğine göre yokluğum fark edilmişti. Adam arkama geçti ve içeri girmem için bana işaret verdi. Boynum bükük korkak bir şekilde içeri girdim. Babam avlu da duruyor annem ise onun az arkasına geçmiş ağlıyordu. Babam bana doğru gülümseyerek geldi elimdeki çiçekleri aldı ve parçaladı sonra onları anneme doğru fırlattı. Ben ise kendimi bir anda yerde buldum . Yanağımı ise sıkıcı tuttum. Babam elbisemden tuttu ve beni içeri sürükledi , içeri girer girmez ise kapıyı kilitledi ve beni yere fırlattı.
" Ben sana bu konaktan çıkılmayacak demedim mi? bu kıyafetler kirlenmeyecek demedim mi? saçının örgüsü olmadan etrafta dolaşılmayacak demedim mi ? sen çoğu kuralı çiğnemişsin Ebrar! yapma dediğim şeyleri yapmayacaksın ,uslu bir çocuk olacaksın."
Bunları derken ise belindeki kemeri çıkardı yavaşça. Bana her vurduğunda sırtım ve karnım çok fazla acıyordu. Bir müddet sonra hissettiğim bu acı azalır gibi oldu lakin babam vurmaya devam ediyordu . Artık bedenimde acı hissetmiyordum ama her vuruşta ruhumdan bir parça eksiliyordu. Kolu yorulduğunda kapının kilidini açtı ve dışarı çıktı annem kapının hemen dibindeydi çıktıktan sonra kapıyı tekrardan kilitledi . Anneme bağırdı:
"Bugün buna yemek ve su verilmeyecek!"
O gün benim gülmeyi unuttuğum günlerden biriydi sadece...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGÂN
Mystery / ThrillerBir yanda Şanoğlu aşireti bir yanda ise Koroğlu aşireti. İkisi de Mardin'in büyük aşiretlerinden. Yıllardır sürmekte olan husumetlerini sulhe çevirmişlerdi . Şİmdi ise o barış tekrardan bozulmaya doğru yol alıyordu. Annesinin ölümünden sonra ise Ebr...