Abimle mezarın başına oturmuş öyle ağlıyorduk. Bana bunun annemin mezarı olduğunu nereden bildiğimi sordu .Ben de kısaca rüyama özet geçtim. Abim ağladıkça benim daha fazla ağlayasım geliyordu. Bizim ağlamalarımızın arasında ormanlarda çıtırlar geldi. Hemen ikimiz bir çıtırtıların geldiği yere dikkat kesildik. Abimiz ayaklanarak o tarafa yöneldi. Abim o tarafa gittikçe çıtırlar daha fazla artıyordu. Çalılar iyice hareket etmeye başladığında arkasında bir adam gözüktü . Abim adamın yakasından tuttuğu gibi önüne doğru fırlattı.
" Kimsin sen ? "
Adamın eli ayağı tir tir titriyordu ne yapacağını bilemez halde öylece abime bakıyordu . Abim adamın bu halini görünce daha da fazla sinirleniyordu tekrardan aynı soruyu adama sordu .
"B-ben Sedat."
" Peki niye buradasın ?"
Adam cevap vermek istemiyor gibiydi. Ağabeyim ise bunun bu halini görünce başka bir soru sordu :
"Hem konuşmuyorsun hem sadece ismini söylüyorsun ormanın derinliklerinde bizden niye saklandın o zaman?"
Adam el mahkum konuşmaya karar vermişti.
"Benim sizinle bir derdim yok sadece mezarı ziyarete geldim."
Mezarı mı ziyarete gelmişti nasıl olabilirdi bu . O benim annemin mezarıydı bu adamı ben dahi tanımazken o nasıl bir mezarı ziyaret edebilirdi.
Bu sefer dayanamayıp ben konuşmuştum .
"Mezarı ziyarete geldiğini söylüyorsun lakin sen bu mezarın kimin olduğunu biliyor musun?"
"Bu mezar Leyla diye bir kadına ait."
Leyla demişti Leyla benim annemdi. Peki bu adamın annemle alakası neydi?
"Senin Leyla dediğin kadın benim annem oluyor?"
Abim de duyduklarına benim kadar şaşırmış olmalı ki bu sefer konuşmaya o başladı.
"Sedat mısın nesin anlamam seni doğduğuna pişman ederim bana çabuk olan biten her şeyi anlat!"
Adam konuşmamakta ısrarcıydı abim tekrardan yakasını tutarak aynı şekilde bağırdı. Adam iyice tırsarak ve şaşkınlıkla konuştu:
"Siz Leyla'nın çocukları mısınız?"
"Evet!"
İkimiz aynı anda cevap vermiştik .
"B-ben Füsun'un babasıyım ."
"Ne?"bu cevap karşısında ikimizin de yüzü farklı haller almıştı. Abim duyduğu şey için elbetteki şaşıracaktı lakin ben olayı bildiğim için daha fazla şaşırmıştım. Bu adam nasıl bir yürek yemişti de hala buralarda dolanabiliyordu. Babam bunu duysa onu öldürürdü . Doğrusu babamla annem işi bitmişti onu öldürmüştü artık bunları kafaya takacağını sanmıyordum.
Abim şaşırmak da haklı olduğu bir konudan tekrar sual etti:
"Peki sen annemi nereden tanıyorsun onun mezarında ne işin var?"
Adamın bu konuyu açıklamayacağını biliyordum o yüzden abimin kolunu tutarak onu biraz geriye doğru asıldım. Abime bir göz yaparak gitmemiz gerektiğini söyledim.abim hala hiçbir şey anlamayarak bana bakıyordu. O kadar haklıydı ki böyle bakmakta . Onu asılarak kendime doğru çektim ve arabaya doğru yürümeye başladık. Arabaya bindiğimizde hemen konuşmaya başladım:
"Abi şu an her şeyi merak ediyorsun biliyorum lakin eve kadar sabretmen lazım evde sana bir şey göstereceğim."
Abim hiçbir şey demeden hızlı eve doğru sürmeye başladı. Eve geldiğimizde hemen odama geçtik. Dün dediğim gibi annemin eşyaları odama gelmişti illaki o kutuda odama gelecekti .Eşyaları karıştırarak hemen o kutuyu aramaya başladım. Kutu hemen annemin elbiselerinin altına konmuştu. Kutunun anahtarı zaten bende yeni. Kutunun içini açarak hemen mektupları abime verdim ve okutmaya başladım. Bir yandan da abimi olup biten her şeyi açıklıyordum. Abim delirmişçesini ayağa kalktı ve bana bağırdı:
"Böyle bir şey bana nasıl demezsin Ebrar? "
Abim ne derse desin şu anda çok fazla haklıydı. O benden çoğu şeyi artık gizlemiyordu. Ben de ondan gizlememeliydim. Bu konuda hata yapmıştım kendi başıma uğraşmıştım.
"Abi o kadar haklısın ki gerçekten senden özür dilerim."
Abim şu anda ne yapacağını bilemiyordu.
"Yürü Ebrar füsun'la konuşacağız. Bakalım onun bundan haberi var mı?"
Abim beni beklemeden bunları dedikten sonra odadan koşar adım çıkmıştı . Kağan abimgilin odasının önüne geldiğimizde kapıyı çalmadan içeri daldı. İçeri girdiğimizde odada kimsenin olmaması bizi hayli şaşırtmıştı. Hemen salona inerek orada da aramaya devam ettik. Konağın çalışanlarına da sormuştuk lakin onlar da görmemişlerdi. Ne yapacağımızı bilemiyorduk. Hemen geri kağan abimin odasına dönerek nereye gidebileceğini düşündük. Daha sonra yatağın üstünde bir kağıt parçası bulduk. Tek yazan şey ise "artık ben yokum ." İdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGÂN
Bí ẩn / Giật gânBir yanda Şanoğlu aşireti bir yanda ise Koroğlu aşireti. İkisi de Mardin'in büyük aşiretlerinden. Yıllardır sürmekte olan husumetlerini sulhe çevirmişlerdi . Şİmdi ise o barış tekrardan bozulmaya doğru yol alıyordu. Annesinin ölümünden sonra ise Ebr...