Okuduğum şeyler beni oldukça şaşırtıyordu. Annem, Füsun'un babasıyla mı konuşuyormuş. İçimden önceki hayatım şimdiye göre ne kadar da sakinmiş diye geçirdim. Önceden babamdan dayak yer sonra gider odama otururdum. Sonra da bu düşüncelerime gülmeye başladım. Tek kelimeyle deliriyordum. Kafayı yemeye başladım diyerek odanın içinde kahkaha attım.
"Sen harbi delirmişsin. "
Karşımda babam onu bıraktığım o şaşkın ifade ile duruyordu. Hala da geçmiş bana delirmeye başladın sen diyordu. Onun yüzünden oluyordu her şey.
"Kimin yüzünden acaba?" Babam kaşlarını çatarak konuştu:
"Hayırdır Güzel kızım (!) Aşık falan mı oldun? Böyle divane gibi gülüyorsun!"
Dedikleri karşısında hayretle açıldı gözlerim, tekrardan hatırlattım kendimi artık susmayacaktım. "Senin yüzünden oldu her şey! Çocukluğumu bitirdin, beni bitirdin, sen bana gülmeyi unutturdun! "
Babam bir anda yanıma yaklaşarak boğazımı tuttu sonra da sıkmaya başladı. İki elimle ben de elini tutarak ondan uzaklaşmaya çalıştım. Ama kafi. benden oldukça güçlüydü.
"Bana nasıl saygısızlık edebiliyorsun? Anneni öldürdüm seni de öldürürüm, bunu gayet iyi biliyorsun!"
Babamın yüzündeki ifade yeterince korkmama neden olmuştu. Artık nefes alamıyor gibiydim. Başımda ağrımaya başlamıştı. Sonra babam beni bıraktı ve geriye doğru itti.
"Başka diyeceğin bir şey yoksa defol odamdan Ebrar!" Biraz kendimi topladıktan sonra konuştum:
"Annenin mezarı nerede?"
"Seni ilgilendirmez!"
"O benim annem belki senin gibi birine baba demekten utanırım ama o benim annem, o benim en değerlim!"
"Haddini aşma!"
"Aşarsam ne olacak!"
Bana tekrar yaklaşarak o ürkütücü ifadesini takındı ve belinde kemere dokundu.
"Seni de annenin yanına gönderirim!"
"Hadi göndersene, ölmekten korktuğumu mu sanıyorsun? Asıl ben yaşamaktan korkuyorum, yaşayan insanlardan korkuyorum!" Bu laflarıma karşılık kolumdan sıkıca tutarak beni odadan dışarı yönlendirdi. Odadan çıkar çıkmaz salona geçtim ve konağın çalışanlarından olan fatma'yı çağırdım.
"Buyurun, beni çağırmışsınız ."
"Yarın babam konaktan çıktığı zaman annemin eşyalarını benim odama getireceksiniz! "
"Peki Halit Ağa bunu fark ederse?"
"Bana yönlendireceksiniz!" Fatma bana başını sallayarak mutfağa indi ben ise kafam dolu bir şekilde salona oturdum. Şu an aklımda sadece tek bir şey vardı. Annemin mezarı nerede? Annemi öldüğü gün ben de vurulduğum için sonrasında neler yaşandı bilmiyordum. Aklımdan o gün olanları tek tek düşündüm. O anki kafa ağrımla ise uyuyakaldım............
Gözümü bir ormanda açmıştım. Başımda şiddetli bir şekilde ağırlık hissediyordum. Karşıya baktığımda seyrek aralıklarla ağaçlar vardı. Sağ tarafında taşlık bir alan vardı. Sol tarafımda ise bir patika bulunuyordu. Patikada ilerlemeye başladığımda ise çıtırtılar duyuldu ve geriye baktım. Ağaçların arasında ise gölgeler beliriyordu. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu. Kaçmak için patikada koşmaya başladım. Hızımı iyice arttırmıştım ki bir yere takılarak düştüm. Koşmak için tekrar yeltendiğimde ise bir mezar gördüm. Nedense içimde bir ses bu annenin mezarı diyordu.
"Ebrar, Ebrar!" Bir anlık irkilme ile ayağa fırladım. Ne yazık ki hepsi bir rüyaymış. Annemin mezarını buldum diye sevinmiştim. Karşımda da bana seslenen Hazar abim vardı.
"Efendim abi!"
"Burada uyuyakalmışsın, sabah oldu hadi kalk kardeşim, biz dışarı çıkıyoruz."
"Tamam abi görüşürüz."
"Sen de geliyorsun."
"Nasıl yani?"
"Baban ve Kağan abin dışarı çıkacaklar. Akşama kadar anca gelirler. Biz de seninle kaçamak yapalım, sana sürprizim var!"
abimin dediklerini sadece bakakaldım. Abim ise hemen git hazırlan diyerek odama yönlendirdi. Üstüme hemen kırmızı bir kazak ve siyah bir eşofman giyerek saçımı bağladım. Koşarak abimin yanına gittim ve arabaya bindim. Yol boyunca sırıtmaya devam ettim. Yolun sonunda yeşillik bir alan ve ortada büyükçe bir sepet vardı.
"Hadi Ebrar piknik yapacağız." Der demez abim arabadan indi. Ben de arkasından inerek boynuna sıkıca sarıldım. Gün boyu geçirdiğimiz vakit benim için o kadar değerliydi ki. Sanki çocukluğumda gülemediğim kadar çok gülmüştüm bugün. Vakit bayağı geç olduğunda dönüş yoluna başladı. Geri dönerken hala sırıtıyordum. Ta ki o yeri görene kadar nokta burası dün rüyamda gördüğüm yerde.
"Abi dur dur!"
"Ne oldu Ebrar!" Ağabeyim soruyu yöneltirken bir yandan da arabayı durdurmuştu koşarak dün rüyamda gözlerimi açtım yere gittim patikada aynıydı .Patikaya doğru yönelerek koşmaya başladım. Ağabeyim de bana yetişmek isteyerek koşuyordu. Dün düştüğüm yere baktığımda Bir hayal kırıklığı yaşadım. Orada mezar falan yoktu. Yavaşça başımı kaldırarak göğe baktım ve derin nefes aldım. Geri aynı yere baktım. Mezar orada yoktu. Biraz ilerisindeydi. Ağabeyim kolumu tutarak sordu:
"Bu mezar kimin ?"
"Annemin abi annemin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGÂN
Mystery / ThrillerBir yanda Şanoğlu aşireti bir yanda ise Koroğlu aşireti. İkisi de Mardin'in büyük aşiretlerinden. Yıllardır sürmekte olan husumetlerini sulhe çevirmişlerdi . Şİmdi ise o barış tekrardan bozulmaya doğru yol alıyordu. Annesinin ölümünden sonra ise Ebr...