Sabaha kadar gözüme uyku girmemişti. Hem o notu düşünüyor hem de 17 yıllık hayatımda neler olup bittiğini düşünüyordum. Düşündükçe sinirleniyor kendimi tutmakta zorlanıyordum. Bunca yıl yaşadığım onca şeye rağmen nasıl dayandım ben. Nasıl sessiz kaldım. Nasıl akıl sağlığımı korudum. Adam akıllı ne çocukluk nede gençlik yaşamıştım. Artık sadece yorgunum diyebiliyordum. Hazar abimin odaya girmesiyle yavaşça doğruldum.
"Ebrar günaydın."
"Günaydın abi."
"Hayırdır erkencisin?"
"Uyku tutmadı uyumadım zaten abim."
"Hayırdır niye uyku tutmadı?"
Abimin sorusuna ne diyecektim şimdi. Biraz duvara baktım sonra konuştum:
"Bu kadar yıldır yaşıyorum da ne diye yaşıyorum?"
Abim düşünceli düşünceli baktı bana ,
"Sen bu yaşta bunları mı takıyorsun kafaya kız cimcime ."
Abim kocaman sırıttı sonra da sarıldı bana :
"Ne olursa olsun ben varım artık yürü yemek yiyelim!"
Abim dün yaptığı gibi yine yemek yiyelim diyerek tüm konuyu kapatmıştı.abime tamam dercesine başımı salladım. O odadan çıkar çıkmaz hemen elimde tuttuğum notu yatağımın altındaki kutuya sakladım ve üstüme kırmızı bir kazak ve siyah bir eşofman giydim ve aşağı indim. Abim çoktan sofraya oturmuş yemeğini yemeye başlamıştı.
"Afiyet olsun Hazar ağa!" Dedim imalı imalı . Abim de sırıtmakla yetindi ve gerinerek :
"Gel bakalım sofraya "
Sesini de babam gibi yapmıştı. Babamı böyle konuşacağını duysam herhalde gülmekten ölürdüm.
Abimle kahvaltımızı yapıp tekrar yukarı çıkmıştık. Hiç kimseye görünmeden benim odama geçtik. Ne abim ne ben babamın veya kağan abimin konuşmalarını çekemezdik. Artık ikimizde de bir boş vermişlik vardı. Umursamak istemiyorduk. Abim odaya varır varmaz hemen kendini yatağa fırlattı. Ben ise yavaşça yanına oturdum. Saate baktığım da saatin 14.00 olduğunu fark ettim. Abim böyle gün boyu yanımda mı duracaktı? Neyse daha vakit vardı. Abim bir müddet sonra masadan bir kitap aldı ve okumaya başladı. Ben fazla kitap okumazdım. O yüzden bende masada duran nakışı aldım ve işlemeye devam ettim. Hiç değilse kafa dağıtırdım. Aşağı yukarı iki saattir ikimiz de hiç konuşmamıştık. Benim nakışım bitmişti. Abim hala okumaya devam ediyordu . Kitabı da hiç hareket etmeden tutmayı nasıl beceriyordu ? Yanına yaklaştığım da ise abimin uyuya kaldığını fark ettim. Ona sırıtarak üstüne battaniye örttüm ve aşağı kata indim. Biraz da orada oturacaktım. Bugün babam ve Kağan abim olmadığı için konak hayli sakindi. Keşke hep böyle olsa. Bu düşüncelerle birlikte salondaki koltuğa oturdum. Hala çok heyecanlıydım. Birisi bana not bırakıyordu. Odama kadar girebiliyordu . Ama ben farkında dahi olmuyordum. Acaba bu konakta çalışanlardan birisine mi koyun denmişti. Daha aklım da bir sürü soru işareti de vardı. Çok fazla düşünmek de istemiyordum. Nafile. Farklı farklı bir sürü düşünce vardı kafam da. Ne yapacağımı da kestiremiyordum. Dün gece uyumadığım için de üstüm de bir ağırlık vardı. Bu düşüncelerle uyuması çok da tatlı olacaktı. Kendimi koltuğa bıraktım ve uykuya teslim oldum.
Uyandığımda etrafın karanlık olduğunu fark ettim. Saat kaç olmuştu acaba . Bir anlık irkilme ile ayağa kalkarak ışığı yaktım ve saate baktım. Saat on bir olmuştu. Hemen koşarak odaya çıktım. Abim odada yoktu . Sessizce abimin odasına yöneldim. Kapısı sakince açtım. Oturmuş kitap okuyordu. Bu kitap aşkı da yeni gelmişti buna. Sessizce arkamı dönüp gidecektim ki abim arkamdan seslendi :
"Ebrar!" Eyvah gördü beni .
"Efendim abi"
"Uyandın mı kız uykucu kaç saattir uyuyorsun."
"Dün gece uyumadım herhalde ondan Abi ."
Biraz esneme numarası yaptım daha sonra abime ve ona el sallayarak yanından ayrıldım. Hemen kendi odama geçtim ve üstüme ceket giydim sonra sessiz ama hızlı adımlarla avluya indim. Babamlar sabahtır yoklardı. Çok şükür. Sonra çalışanlara da gözükmeden konağın arkasına geçtim ve damın yanına geldim. Burada kimse yoktu ki . Acaba beni çok bekleyip gitmiş miydi?
"Aklından o fikirleri çıkar Ebrar!"
Sesin geldiği yöne baktığım da onunla karşılaştım. O gün Rüstem Ağa'nın yanına gelen oğlandı bu . O günkü sert bakışlarla beni süzüyordu.
" Ben aklımdan hangi fikirleri çıkaracağım!"
Korktuğumu belli etmemeye çalışarak dik durdum.
" Seni sabaha kadar da olsa beklerdim ."
"Peki benle niçin görüşmek istedin ?"
"Lafı uzatmaya gerek yok dimi ?"
"Söyle ne diyeceksen !"
"Benimle evleneceksin !"
"Ne?" Demekle birlikte oğlanı yerde bulmam bir oldu . Hazar abim arkamdan gelmiş ve ona yumruk atmıştı.
"Defol burdan yoksa seni öldürürüm!"
Oğlan abime sertçe bakmayı sürdürüyordu.
"Dediklerim net Ebrar ile evleneceğim!"
"Ağzını kırmadan git buradan !"
Oğlan yavaşça elini saçıma uzattı ve tokayı alarak karanlıkta kayboldu. Şuan o kadar çok korkuyordum ki anlatamam. Oğlan gitmişti geriye sadece ben ve abimin sinirli bakışları kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGÂN
Mystery / ThrillerBir yanda Şanoğlu aşireti bir yanda ise Koroğlu aşireti. İkisi de Mardin'in büyük aşiretlerinden. Yıllardır sürmekte olan husumetlerini sulhe çevirmişlerdi . Şİmdi ise o barış tekrardan bozulmaya doğru yol alıyordu. Annesinin ölümünden sonra ise Ebr...