CESET?

36 12 3
                                    

Öncesinde belirtmek istediğim birkaç şey var. Hikayelerinizi bana özelden gönderirseniz sizin için okumayı deneyebilirim ancak lütfen yorumlara yazmayınız. Yazım hataları için kusura bakmayın geliştirmeye çalışıyorum kendimi, anlayışınız için teşekkür. İyi okumalar dilerim☺️

~•~ ~•~ ~•~ ~•~ ~•~ ~•~ ~•~

İleriye doğru ilerledik. Ben eğilip iki kalemle poşeti açtım. Açtığımda gördüklerime karşı hiçbir şey diyemedim. Buse yaklaşıp içindekini görünce çığlık attı. Ne olduğunu anlayamamıştım bile, bilinçim tamamen kapanmış gibi hissediyordum. Sanki vücudum benden bağımsız hareket ediyor gibiydi. Ayağa kalktım ama ne yapmam hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sadece ileride bir şey daha görmüştüm. Oraya da ilerlemek istiyordum ama ben daha ilerleyemeden Kerem ve diğerlerinin sesini duydum. Ayaz ve Yasemin Buse'ye sakin olmasını söylüyordu. Kerem de yanıma geliyordu.

"Ne oldu! Sen ne-"
Kafam tamamen bulanmıştı. Ona çevirdiğimde onun da korktuğunu gördüm. Onları orada bırakıp birazcık daha ilerledim. Burada bir poşet daha vardı. Korkuyordum  ama kendime engel olamadım. Poşet maviydi, daha doğrusu mordu. İçini açtığımda siyah poşettekinden daha berbat ve korkunç bir manzarayla karşılaştım. İki poşette de ceset vardı. İlk poşette daha fetüs halinde kafası kesilmiş bir bebek diğer poşette ise genç bir kızın cesedi vardı, karnı yarılmıştı ve kafası kırılmıştı. Ağız kısmı ve  kulak kısmıysa içe çöküktü. Daha fazla dayanamayıp ağaçlık alandan çıkmak için arkama dönüp gidecektim ki biri beni tuttu.

"Sakin ol!"

"Manyak mısın be? nasıl sakin olayım hayatımda kaç defa ceset gördüm! Hem böyle bir durumda nasıl sakin kalabiliriz!" Bu cümlelerimden sonra suratımda çok ciddi bir ağrı hissettim.

"Kendine geldin mi? Aptal mısın sen bir anda yaygara kopartmak olmaz. Yasemin git müdürü çağır, polisi de arasınlar. Ayaz Buse'yi de getir, şu ağaçlık alandan çıkart ve yere oturt." sesi
korkmuş ve endişeli gibiydi. O da panik yapmıştı ama sağlam kafalı birinin kalması gerektiğinin farkındaydı. Buse'yle yere oturduk. Buse ağlamaya devam ediyordu. Annesini
istediğini söyleyip duruyordu. Bu sefer ona laf edemezdim. Bende çok korkmuştum,elim ayağım titriyor doğru bir şekilde düşünemiyordum. Bir süre sonra müdür geldi. Müdür önce bizim halimize baktı sonrada cesetlere baktı. Baktığı gibi de kafasını tekrardan bize çevirdi. Nasıl bu kadar sakin kalabiliyor,önümüzde iki ceset olmasına rağmen?Okulun bitmesinden çok bir zaman geçmediği için bazı hocalar hala gitmemişti yanımıza gelip bizi bir banka götürdüler. Su  içirmeye çalıştılar bize. İçmeyi reddettim sanki içersem daha fazla dayanamayıp kusacakmış gibi hissediyordum. Buse eskisine göre biraz daha sakindi ama hala mırıldanıyordu. Yakup hoca annemle babamı aramış, onlarda hemen gelmişlerdi. Kafam karman çormandı, konuşulanları bile tam olarak hatırlamıyorum sadece annemin karşımda göz yaşları içinde bana bakıp sarıldığını hatırlıyorum. Gözlerimi açtığımda boş bir odadaydım kimse yoktu. Sanırım hastaneye kaldırılmıştım veya kaldırılmıştık. Bir süre öylece bekledim ve gördüklerimi düşündüm. Ardından odamın kapısı açıldı, polisler ve doktor içeri girdi. Doktor genel bir kontrol yaptıktan sonra odadan çıktı. Çok güzel sorguya çekilecektim. Bekle! Buse intikam falan diyordu umarım beni suçlu göstermez. Gerçi Kerem, Ayaz ve Yasemin benim de ne kadar korktuğumu gördü. Bilmiyorum kafam çok karışık.

"İsminiz"

"Metin Karacı"

"Kaç yaşındasınız"

"On beş"

"Yasemin Soylu, Naz Buse Elmas, Kerem Kırağı ve Ahmet Ayaz Caner'i nereden tanıyorsunuz"

GİZPEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin