Şimdiden belirteyim fazlasıyla kısa bir bölüm yine de iyi okumalarr~ Uyandığımda karanlık bir yerdeyim, ışıktan eser dahi yoktu. Bekle, uyandım mı? Ölmemiş miydim? Ellerimden destek alarak kalkmaya çalıştım ama olmuyordu ellerimden sabitlenmiş gibiydim. Ayaklarımı hareket ettirmeyi denedim ama fayda etmedi. Aklıma gelenler daha fazla korkmama neden oluyordu. En son nefes alamıyordum şimdi ne ara buraya geldim? Lan yoksa cidden öldüm mü? Hakkım haram zıkkım olsun Enes'e de Kerem'e de Buse'ye de Yasemin'e bakarız Ayaz'a da belki. Aniden gözüme çarpan ışıkla gözlerimi kapattım.
"Nasılsın? En son nefesini kesmiştim. Beni bu kadar seveceğini bilseydim baştan seni bulurdum."
"Direkt öldüremiyorsun değil mi? İlla sadistliğini konuşturacaksın."
"Metin son zamanlarda fazla cesaretlisin sanki. Kime dayanıyor bu cesaretin? Seni iş birlikçim olarak gören Kerem'e mi?" Nereden vuracağını iyi biliyor it. Gözlerimi ondan kaçırıp kendime ve etrafıma baktım. Etrafta birkaç dolap, uzandığım yatak -yatak denebilirse artık- ve bir masa dışında bir şey yoktu. Kollarımdan ve ayaklarımdan bağlamıştı. Hayır, hadi kolları anladım da ayak ne alaka?
Yanıma yaklaşınca sanki bir işe yarayacakmış gibi vücudumu duvara iyice yapıştırmaya çalıştım.
"Şimdi ayaklarını açacağım ve seni birileriyle tanıştıracağım."
"Allah bilir, onlar da senin gibi manyak mı?"
"Emin ol, çok seveceksin."
Ayaklarımı açtıktan sonra kollarımdan birinin ipini açtı. Yerimden dikelip oturur bir hal aldım. İkinci kolumu da açtığı an fırsattan istifade karnının hemen altına tekme attım o karnını tutarken koşarak kapıya yöneldim. Sanırım neden ayaklarımı bağladığını anladım ama beni çözmesi bile aptallıktı. Kapıyı açıp dışarı çıktım, nerede olduğumu bilmiyordum ama mutfağa benzeyen bir yer gördüğüm gibi o tarafa koştum. Genelde bu tarz lüks evlerde mutfak ve salon bir olur. Eğer şanslıysam çıkışı bulabilirim. Ne kadar çok cinayet işlemiş olsa da belli ki acemiydi, kapıyı kilitlemeyecek ve kaçma ihtimalimi düşünemeyecek kadar.Kapıyı açtığım gibi koşmaya başladım, düz bir yol vardı evin karşıdında ama etrafta orman vardı. Sesi çokta uzaktan gelmiyordu, muhtemelen aramızda beş metre gibi bir mesafe vardı. Arkama bakmaya cesaret edemiyordum. Çok yorulmuştum ama o anki göt korkusuyla duramıyordum. En sonunda aramızdaki mesafe azalınca ormana girdim, takıla takıla koşmaya devam ediyordum. En sonunda ayağım kaydığında aşağıya doğru kaymaya başladım. Galiba yüksek bir yerden hızla yuvarlanıyorum, keşke direkt karşıya bakmak yerine yere de biraz baksaymışım. Gerçekten diyorum beni kimsenin öldürmesine gerek yok, bu aptallıkla ben kendi kendimi öldürmeyi başaracağım. Karnımda şiddetli bir ağrı hissettiğim an çığlık attım. Şuan o kadar salakça bir pozisyondayım ki tahmin edilemez. Karnıma ağaçtan bir darbe yedim resmen. Karnım ağaçta kollarım ve bacaklarımsa ağacın iki farklı köşelerinden yokuşa doğru sarkıyor.
Yukardan duyduğum sesle nefesimi tutup duymaya çalıştım. Çektiğim acıdan dolayı başta söylediği şeyleri anlayamamıştım ama diğerini az çok duymuştum."Neyse bizim öldürmemize gerek kalmadı. O aptal kendi..." Sesini kesik kesik duyuyordum.
"Yokuş aşağı düştü kesin kafasını bir ağaca çarpıp yarmıştır..." Sesin şiddeti girdikçe azalıyordu, sanırım uzaklaşıyordu. Sesi tamamiyle kesilince kollarımı dikkatlice ağaca sarmaya çalıştım bir yandan da bir ayağımı kendime doğru çekerek ağaca sarmaya çalışıyordum. Nefes alış-verişimi düzene sokunca ne yapacağıma karar verecektim. İki seçeneğim vardı, ya birisi gelene kadar -ki muhtemelen kimse gelmeyecek- burada bekleyecektim ya da dikkatlice ağaçtan ağaca kayarak buradan çıkmaya çalışacaktım. Neyim ben, Tarzan mı?
‹★★★★★★★★★★★★★★★★★›
Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 🌟
Selamm👋🏻 Biliyorum bölümler kısa özellikle de bu bölüm ama bir anda tekrar yazmak istememle daha sık bölüm atmaya çalışıyorum bu yüzden bundan sonraki bölümler de kısa olabilir bunu için üzgünüm😅🥲
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZPEŞ
Short StoryKimseye tavsiye vermek bana düşmez ama eğer etrafınızda esrarengiz bir poşet bulursanız oradan uzaklaşın. Ne de olsa içinde ne var bilmiyoruz. Belki çöp, belki kayıp bir oyuncak belkide bir ceset. Benim payıma da belkide tahmin ettiğiniz gibi en k...