13. Saklanan Gerçeklik

182 28 11
                                    

Merhaba canlarım💙
Bu aralar bölümleri dahada hızlı yazmaya çalışıyorum. Yazdıkça olaylar ve ipuçları çoğalıyor.
Ben yazdıkça daha çok heyecanlanıyorum. Kitabın bitmesine çok az kaldı diyemem. Çünkü her şey günyüzüne yavaşça çıkıyor.
Sizce Umay ve Gediz arasında bir şeyler alevlenecek mi?
Daha önemlisi; Gediz'e ne olacak sizce?
Yorumlarınız benim için çok değerli, hepsini teker teker okuyorum. O zaman fazla uzattım ,ama sizinle böyle konuşmak o kadar iyi geliyor ki...🧚‍♂️
Bölüme geçelim...

______

Geleceği hatırlamak bir okadar zahmetli ve imkansızken , geçmişini bir çırpıda hatırlayabiliyorsun. Bir cümleyle veyahut bir jest ya da mimikle o güne dönebiliyorsun. Yolda yürürken ona benzeyen bir kişiyi görünce bazıları kendilerini kamufle etmeye kalkar; korkarlar çünkü.
Bazıları ise koşarak ona sımsıkı sarılmak ister. Mazi bize bir tutam acı bırakmışken, iyi günleri özlemek ne kadarda alçakça bir davranıştı.

(2 gün sonra)

"Abiciğim, sen iyi misin? Doğruyu söyle bak bana." derken bir yandan da beni sağ kolunun altına alıp, kafamı gögsüne yerleştirmişti.

"İyiyim abi zaten doktorda söyledi küçük bir incinme varmış ayağımda, hepsi bu."
"Hepimizin burada bir daha buluşacağına asla ihtimal vermiyordum." dedi Miray "Hele ki o günden sonra"

Hepimiz hastaneden çıkmıştık, Gediz'in sırtı haftada bir pansuman yapılacaktı. Abim'in beynindeki tümor ise iyi huylu çıkmıştı ama hâlâ sık sık gözetim altında kalacaktı. Miray, ise o günden sonra yavaş yavaş toparlıyordu. Berk'in fazla doz uyuşturucu ve ilaçtan dolayı midesini yıkamıştılar.

Havaalanının patlamasının üstünden ise 2 gün geçmişti ve hâlâ bir bilgiye ulaşamamıştık.
Gediz, bir anda çalışma odasından çıktı ve yanımıza gelip, elindeki dosyayı masaya bıraktı.

"Birşey bulabildin mi?" dedim Gediz'e bakarak, bir anda gözlerini benden kaçırdı ve "Kısmen" dedi.
Ne oluyordu? Bana gitme diye yalvaran adam, kendini, benim canım için tehlikeye atan adam. Şimdi böyle davranıyordu. Seni anlamak çok zor Gediz Kaya, çok zor...

"Bizi o eve çağıran adamdan bir iz bulamadım. Kamera kayıtlarını silip kaçmışlar ama bir kere ortaya çıkan yine çıkacaktır." dediğinde dosyayı açıp başka bir sayfa çevirdi.
"Havaalanının patlaması hiç bir zaman tesadüf değildi. Herşey sanki tek tek planlanmış  gibiydi. O yüzden etrafımızı kollamamız gerekiyor." dediğinde dosyadan kafasını kaldırıp hepimize teker teker baktı.

"Tahmimce bizi öldürmeden durmayacaklar. Bir tahminimde bu olayları yapan kişi Gökhan amcayı da yaralayan kişilerle aynı."
"Asıl ben onları öldürmeden durmayacağım." dedi abim dişlerinin arasından.

"Havaalanında üstünde canlı bombayı taşıyan bir sukiastçı vardı."
"Sen bunu fark ettin ve bana söylemedin Gediz, sen canını benim canımın önüne koydun. Şimdi ölmüş olsaydın ne olacaktı?"
"Ölmemiş olmamla yetiniyorum" dedi.
"Sukiastçi kendini çoktan ölüme bağışlamıştı ve sırada bizdeydi. Sukiastçiyi bizden başkada kimse fark etmemiş o yüzden imha oldu."

"Bu kadar detaylı planlar yapıyorlar ya, onları gebertmeden bana rahat uyku yok!" dedi abim tekrardan.
"Ama her detaylı işin bir gözden kaçan noktası olur değil mi?" dediğinde herkes Gediz'e kulak kabarttı.
"Bizi tuttukları evin en dış köşesinde küçük bir kamere var. O evin en arka kısmındaki ormanın içini gösteriyor. Ordaki kamerayı silmeyi unutmuşlar, elime çok bilgi gelmemiş olsa da. Bize yardım edecek bilgiler var."

İKİNCİ ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin