7:Ölümden Önce Son Görüşme

283 37 5
                                    

Selam canlarım ♥︎
Nasılsınız?
Yeni bir bölümle sizlerleyim. Keyifli okumalar dilerim...

_____

İnsanlar üçe ayrılır; İçini iyilik bürümüş insanlar, doğuştan iliğine kemiğine kadar kötülük barındıran insanlar ve iyi olup dışardaki etkenlerden kendini o görünmezliğin içinde kaybeden insanlardır. Aslında gerçekte kimse kötü değildir hiç kimse.

Hani derler ya: doğuştan kötü diye. Onlar kötü değildir. Onlar dünyanın iyiliklerle tanışmayan ya da tanışmak istemeyen kişilerdir. Bazıları ilk doğduğu anda tanır ,kötülüğü ya da başka bir değişle dünyanın acımasız olduğuna yoksa dünyaya gözlerine açan bir bebeğin ne günahı olabilir. Bazı bebekler çok şanslıdır. Annesi onun kokusunu içine çeker. Oda annesinin. Bazıları ise kendi kendine ağlar. Annesi onun kokusunu koklayamaz. Onu sevemez onunla ilgilenemez. Onu emziremez. Neden? Şimdi bu insanlar kötü mü? Hatta onları bu bozulmuşluğun içine çeken dünya mı kötü?

Söylesene dünya mı kötü? Yoksa o cennet kokulu bebek mi?

Mesajı defalarca okudum. Defalarca o sözü düşündüm. Telefonumu el lavabosunun kenarındaki siyah mermere koydum. Ve kimsenin , beni rahatsız etmemesi için tuvaletin kapısını kilitledim. Kulezetin kapağına kapatıp üstüne oturdum. Stresten başımın döndüğünü hissediyordum. Elim ilk önce başıma sonra ise karnıma gitti.

Midem bulanıyordu, alkolle , stresin karışmasıyla kendimi tam bir avare gibi hissediyordum. Neden o mesaja cevap vermemeştim. Korkmuşmuydum? Bir anda elim ağzıma gitti. Öğürmeye başladığımda kulezetin üstünden kalktım ve klozetin kapağını açıp öğürmeye başladığımda kapımın tıklatıldığını duydum. Öğürmemden kimseyi duyamıyordum. Sadece öğürüyordum ,kusamıyordum.

"Umay, abiciğm iyi misin?" Abimin sesini duyduğumda . Cevap vermek istesemde sanki ruhum, bedenimde ayrılmış gibi hissediyordum. Bir şey söylemek için ağzımı oynattım ama konuşmadım abimin hiç bir sorusuna cevap veremedim. Klozetin önüne oturdum ve dizlerimi kendime doğru çektim ve ellerimi dizlerimde birleştirdim.

Kafamı omzuma doğru yatırdım. Abimi duyuyordum ama cevap veremiyordum . Abim kapıyı zorluyordu ama kapı kilitli olduğundan açılmıyordu. Gözlerim karşıdaki siyah renge o kadar boş bir şekilde bakıyordu ki.

"Umay, beni duyuyor musun?"
"Umay, ses ver abiciğm beni korkutuyorsun"
İki dakika sonra abimi. sesini tekrar duydum.
"Abiciğim şimdi kapıyı kıracağım. Kapının arkasındaysan lütfen kalkamaya çalış. Umay sakın korkma . ben buradayım."

Abim bir vuruşta kapıyı kırdığında gözlerimi kırpmadan sadece bakıyordum. Yaşayan bir ölüydüm o an.

Abim kafamı dik bir konuma getirdiğinde konuşmaya başladı.
"Umay beni duyuyor musun?"
"Umay, ses ver! Nolursun" dedi abim o kadar endişeliydi ki, sesindeki endişe bütün her yeri sarmıştı.
"Neden böyle oldu söyle bana kardeşim . Umay'ım susma nolursun konuş. Susma!"

Abim endişelenmesin diye ağzımdan tek bir kelime çıktı.
"Alkol" diyebildim sadece
"Alkol, tabi ya Alkol." dedi abim " Ben o s*ktiğ*min alkolunü içmene izin vermeyecektim. Aklıma s*çayım."dedi abim ağzından küfürler savruluyordu.

"Tamam, Sen sakın korkma. Bir şey olmayacak." dedi ve beni bacaklarımdan ve belimden sarıp tahmin ettiğim gibi arabaya bindirdi. Miray'la , abim arabada konuşurken ben , onları duyuyordum ama ne konuştuklarını idrak edemiyordum. Eve gelmeden arabada sızıp kalmıştım...

İKİNCİ ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin