🍬

1.9K 93 43
                                    

Küçük Asel evden koşarak çıkarken Asaf da aynı sıralar evinden çıkmıştı koşar adım.

"Acaf!" diye seslendi küçük çocuğa.

Asaf başını kaldırıp ismini söyleyen kız çevirdi bedenini.

"Şekel toplamaya!" dedi ve küçük çocuğun sırtına atladı yanına geldiği gibi. Asaf dengesini zar zor bulurken iki kenara yalpalamıştı.

Kızın bacaklarından düşmemesi için ona destek olurken çoktan koşmaya başlamıştı.

Asaf, "Önce nereye?" dediğinde, Asel hemen bağırdı. "Alşe Ablayaa!"

İki çocuk birlikte Ayşe Ablalarının evinin yolunu tutarken Asel bütün yol boyunca Asaf'ın başının etini yemişti.

Sonunda eve geldiklerinde Asel, Asaf'ın sırtından aşağı hopladı. Elbisesinin eteğini düzeltip kapıya uslu bir kız çocuğu olarak nazikçe tıkladı. Ancak kapı açılmadı. Asaf bu sefer uzanıp zili çaldı. Kapı açıldı. Karşılarında elindeki bez ile ellerini silen Ayşe Ablalarını bulduklarında ikisi de şirince gülümsedi.

"İyi bayramlar!" dediklerinde Ayşe Abla gülümseyip şeker kasesini getirdi.

Asel küçük şekerlerden alırken Asaf da limonlu olanlardan iki tane almıştı. Küçük çocuk, kızın yavaş yavaş bütün şekerlere göz diktiğini fark edince elini tutup Ayşe Abla'ya döndü.

"Biz artık gidelim," dedi. "Uğrayacak daha çok yerimiz var."

Sonra küçük kızı tuttuğu gibi şeker kasesinden uzaklaştırmıştı.

İkili poşetlerine attıkları şekerler ile yollarına devam ederken Asaf, Asel'e döndü. "Şimdi yemeyeceğiz anlaştık mı?"

"Damam!" dedi Asel ona dönüp gülümseyerek.

Gün yavaş yavaş onların uğradıkları mahalle büyükleri ile ilerlerken sonunda poşetlerini doldurup eve dönmüşlerdi.

***

"Ay Acaf bu mu kesilecek bugün?" dedi Asel gözlerini diktiği öküzden gözlerini ayırmadan. Asaf onaylayan birkaç mırıltı çıkardı. "Ama çok şeker bakıyor kesilmesin Acaf,"

"Olmaz," dedi Asaf hemen. "Yapılması gerekiyor, Allah'ın emri."

"Ama Acaf," dedi dolu dolu olmuş gözleri ile Asaf'a dönerek. Asaf da başını ona çevirdi. "Kesilmesin, onun yavruları yok mudur, üzülmezler mi?"

Asaf bir şey demeden ona bakarken dolan gözleri yüzünden aksi bir şey söyleyemiyordu.

Asel ona ne zaman böyle baksa onu ikna ederdi.

Çünkü Asel, Asaf'ın zaafıydı.

"Ama," diyeceği sıra Asel hemen konuştu.

"Kesilmesin Acaf kultalalım onu lüffen." dediğinde ellerini gözlerinin üstüne kapatıp oturmuş ve ağlamaya başlamıştı.

Asaf hemen dizlerinin üstüne çöküp küçük kıza doğru konuştu. "Tamam ağlama," dediğinde Asel gözleri ışıl ışıl bir şekilde baktı küçük çocuğa.

"Damam mı?" dedi. Onaylamış mıydı yani şimdi?

"Tamam," dedi Asaf. "Ama ses çıkarmamamız lazım."

"Damam!" dedi Asel heyecanla.

"Şşt," dedi Asaf hemen. İşaret parmağını dudaklarının üstüne yaslamıştı.

"Ay," dedi Asel fısıldayarak. "Damam sustum."

Asaf arkasını dönüp bahçeye girerken parmak ucundaydı. Arkasındaki küçük kız da öyle. Özenle ses çıkarmamaya çalışıyordu.

Asaf eğilerek pencerenin altından geçip öküzün bağlandığı kazığa ilerledi. Asel de peşinden giderken Asaf ipini çıkardı ve serbest bıraktı öküzü. Sonra Asel'i yanına alıp öküzün arkasına vurdu gücü yettiğince koşması için. Bunu algılayan öküz koşmaya başladığında bahçeyi kısa bir süre içinde terk etmişti.

Asaf ve Asel kaçan öküzün arkasından onu izlerken Asel elini kaldırıp salladı. "Güle güle üküz,"

Sonrası mı? Sonrasında bunu fark eden bir mahalleli bağırmış ve haber vermişti ev ahalisine. Barın ve Faruk Bey aceleyle evden çıkarken Asel ve Asaf da tabana kuvvet koşmaya başlamıştı. Olay mahallinden hızlıca ayrılan ikili bir yandan gülüyor bir yandan da koşmaya devam ediyordu.

***

bayramımız mübarek olsunn, bol şekerli harçlıklı bayramlar dilerim <333

instagram hesabımız: okyesintilerr

ZEMHERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin