ꕥ
Amelia
Esteban dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı ve yutkundu. Ardından dudaklarını açmıştı. "Külotunu çıkar."
Herkes şaşırmış halde, bizi izliyordu.
"Sütyen neyse de külot biraz fazla değil mi?" dedi Karen isyankar bir sesle.
"Sütyenin neresi az?" Lily tek kaşını kaldırmış, hâlâ göğüslerini kollarıyla kapatıyorken konuştu.
"Bu oyun..." Esteban yeniden konuşmuştu. "...çocuk oyunu değil. Öyle değil mi, Daniel?"
Daniel kafasıyla onayladı. Daha çok onaylamaktan başka şansı yok gibiydi.
Başka şansım olmadığından, dahası Esteban'ın 'çocuk' kelimesine bu denli takılmasının sinirlerimi bozduğundan ayağa kalktım. Esteban'ın gözleri hemen bacaklarımı bulmuştu. Diğerlerinin yüzlerine baktım. Kris bana bakmıyordu, Daniel da kartlarını izliyordu. Dorian, Karen'e bakıyordu. Karen bir şey işaret etmiş olmalı ki Dorian ayağa kalktı. Ben televizyona doğru yürüdüm. Dorian kendi ceketini çıkarıp bana yaklaştı. Elimi televizyonun yanındaki duvara bastırdım. Kafamı yavaşça aşağı eğmiştim. Dorian ceketiyle önümü kapattı, ona teşekkür ediyormuş gibi baktım. Dorian de gözlerini benden çekmişti, sanırım Karen'e bakıyordu.
Yavaşça külotumu tenime sürterek önce bir bacağımdan daha sonra diğer bacağımdan çıkardım. Cidden uzun gömlek giyinmem büyük şanstı.
Gözlerimi Esteban'a diktim. Kollarını göğsünde kenetlemiş beni izliyordu. Külotumu parmaklarım arasında sıkıp öfkeyle yüzüne fırlattığımda gözlerini kapattı, gülmeye başladı. Külotum kollarının arasına düşmüştü. Gözlerini açtı ve külotumu eline aldı, parmakları arasında biraz dolaştırdı. Gözlerimi kocaman açıp onu izledim. Cidden iğrençti, cidden, cidden, cidden!
Dorian ceketini çekti. Ben de yaklaşıp kanepeye dikkatle oturdum. Esteban hâlâ elindeki külotumla benim bacaklarımı izliyordu.
"Hadi bitirelim artık şu saçmalığı." Kris ayağa kalkıp Daniel'e baktı. Daniel ağzını açacaktı ki Kris konuşmaya devam etti. "Bitirelim ki rezil olmayalım ve kızlar yeniden bizimle buluşsunlar, değil mi, Dan?!"
Daniel dudaklarını kapatıp istemese de onayladı.
Yavaş, yavaş herkes kalkıp gidiyordu. Ben gözlerimi öfkeyle hâlâ Esteban'a dikmiştim. O ise umursamaz bir tavırla beni izliyordu.
Şortumu elime aldım. Herkesin gitmesini daha sonra giymeyi bekliyordum, ama Esteban ısrarla gitmiyordu. Salon boşaldığında Esteban hâlâ önümde oturuyordu.
Gözlerimi istemesem de Esteban'a diktim. "Gider misin?"
Derin nefes aldı. "Burası daha eğlenceli."
Gözlerimi kısmıştım. "Bunca yaptıklarından sonra cidden Karen ile sevgili olabileceğini mi sanıyorsun?!"
Kafasıyla onayladı. "Elbette."
"Madem Karen ile sevgili olacaksın, o zaman defol git bu salondan, ben de rahat şortumu giyineyim!"
Kaşlarını kaldırmıştı. "Ne alakası var? Karen ile sevgili olacağım diye, sen şortunu giyiniyorken seni seyredemez miyim?" Sanki masummuş gibi bir de gözlerini kırpıştırdı.
Derin nefes aldım, gözlerimi kapatmıştım. "Evet, seyredemezsin!" Gözlerimi açmıştım.
"Bu kuralı kim koymuş?" Kaşlarını alaycı bir tavırla kaldırdı.
"Benim bedenim ve ben koydum."
Kafasını aşağı yukarı salladı. "Benim gözlerim, neyi izleyeceğimi de ben bilirim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanlar, Kaçışlar İçin
Roman pour Adolescents"Beraber olamayız, biliyorsun." Omuzlarımı gevşetmiştim. Yüzünde muzip bir gülümseme oluştu. "Neden?" Kırılmıştı. Kaşlarını çatmıştı, ama mavi gözlerinde anlamlı bir şeyler parlıyordu. "Kalbini kırarım diye mi? O yüzden mi? Senin kalbine bir şey olm...