ꕥ
Amelia
Çantalarımızı topladıktan sonra arabalara geçmiş kır evine gidiyorduk. Karen'lerin kır evi Aurora'daydı.
Karen Dorian'ın arabasında, ben ise Esteban'ın arabasındaydım. Diğerleri de yoldaydı, ama bizler beraber çıkmıştık.
Gözlerimi camdan dışarı dikmiş Karen ile olan konuşmamızı düşünüyordum. Esteban'a gerçekten güvenebilecek miydim?
Arabalar dinlenmek için bir benzin istasyonunda durduğunda Esteban markete gideceğini söyleyip kalkmıştı. Ben ise arabada oturmuş sıkılmakla meşguldüm.
Arabanın içindeki sessizliği Esteban'ın telefonunun sesi bozmuştu. Telefonu arabada kalmıştı. Telefonunun sesi resmen beynimi patlatıyordu. Aynı melodi tekrar tekrar çalıyorken artık bıkıp telefonu elime almıştım.
Ekranda sadece numara vardı, kayıtlı değildi. Sonunda çalma bittiğinde kaşlarımı çatmış ekrandaki üç cevapsız arama yazısını okuyordum. Sadece numaraydı, ama neden tanımadığı -veya yanlış arayan- birisi bu kadar fazla arardı ki?
Arabanın kapısı açıldığında gözlerimi telefondan kaydırarak koltuğa oturan Esteban'a diktim. Esteban oturduktan sonra gözleri beni bulmuştu, ama sonra elimdeki telefonunu fark ettiğinde kaşlarını çattı. "Ne yapıyorsun?"
"Birisi durmadan arıyordu."
Telefonu elimden hızla aldıktan sonra ekrana baktı. Yüz çizgilerini dikkatle izliyor, neler yapacağını anlamaya çalışıyordum. Gergindi.
"Önemsiz birisi" Telefonunu kapattı ve başından savmak istercesine fırlattı.
"Kayıtlı olmayan biri..." Kaşlarımı kaldırarak camdan dışarıyı izliyordum. "...eğer önemsizse neden durmadan arar durur ki?" Ona bakmıştım.
"Bilmiyorum." dedi. Belli ki konuyu uzatmak istemiyordu. "Sen..." dedi aniden. "...bana güvenmiyor musun?"
Suçlu olan insanlar onları yargılamaya başladığımızda bize saldırırlardı.
Gülümsedim. "Neden güvenmeyeyim? Ortada güvenilmeyecek bir konu mu var?" Masum bakışlarını yüzünde dolaştırdım, ama tam ağzını açacakken devam ettim. "Eğer sen bunu söylüyorsan, demek ki güvenmeyeceğim bir konu olmalı."
Yutkunmuştu.
İç çektim, gözlerimi ondan çekip dışarı diktim. "Ben Dorian'ların arabasıyla gideceğim." Elimi kapı koluna yaklaştırdığımda elini elimin üzerine bastırdı.
"Özür dilerim, bak..." Ona bakmamakta kararlıydım. Saygısızlık edip kararımı değiştirmek için zorlamadı ve konuşmaya devam etti. "...arayan Luna'ydı." Gözlerimi Esteban'a diktim. Üstelik bir kız arıyordu, öyle mi? "Kendisi aile arkadaşımız. Sana söyleyemedim, çünkü korktum." Gözlerindeki endişeyi görebiliyordum. "Daha yeni ilişkiye başladığımız için ne tepki vereceğini bilemedim ve korktum."
Ama aşk sözleri duymayı ne kadar çok istesem de ona inanamadığımı fark ettim. Konu Luna değildi, konu aramızdaki ilişkiydi. Ve önemli olan inanmaktı, hakikat değil.
Eğer elimde bir şans olsaydı güvenimi bir paket yapar Esteban'a verirdim, ama olmuyordu, korkularım vardı.
Derin nefes aldım. Belli ki bana artık huzur yoktu. Gözlerimi kapatıp ofladım. Ya Luna değilse? Ona nasıl güvenecektim. Aklım kalbim hepsi karman çormandı. Gözlerimi açıp ona baktım. "Bence biz bir süre daha bu ilişkiyi düşünelim."
Kaşları yavaşça çatıldı. "Anlamadım?" Öfkeli bir gülümseme yüzünde açtı. "Sadece bir aramaya göre mi?"
Sadece bir soru soracaktım, cevabı yönümü belirleyecekti. "Luna ile eskiden sevgili oldun mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanlar, Kaçışlar İçin
Teen Fiction"Beraber olamayız, biliyorsun." Omuzlarımı gevşetmiştim. Yüzünde muzip bir gülümseme oluştu. "Neden?" Kırılmıştı. Kaşlarını çatmıştı, ama mavi gözlerinde anlamlı bir şeyler parlıyordu. "Kalbini kırarım diye mi? O yüzden mi? Senin kalbine bir şey olm...