ꕥ
Amelia
Daniel beni partiye getirdikten sonra ortadan kaybolmuştu.
Dışarı çıkmış şehir manzarasının keyfine bakıyordum. Esteban gelmemişti, yani bildiğim kadarıyla. Herhalde gelseydi beni bulmak için arayışa çıkardı ve zor bulunacak bir yerde değildim. Üstelik Esteban'a Daniel'le geldiğimle ilgili mesaj da atmıştım, ama sadece görüldü ile cevap vermişti.
Karen ile de karşılaşmıştık. Annesiyle konuştuğundan fazla muhattap olamamıştım. Zira ailesi bu habersiz evlilik yüzünden, üstelik habersiz parti yüzünden kızgın olmalıydı haliyle.
Jasmin ise geldiğim andan itibaren peşime düşmüştü. Her şeyi çok tuhaf bulduğunu söylüyordu. Haklıydı, sonuçta Dorian ve ben ayrılır ayrılmaz, Dorian ile Karen evlenmişti ve Jasmin hiçbir şey bilmiyordu. Sonunda her şeyi ona anlattığımdaysa dudakları aralı, şaşkın halde beni dinliyordu. O andan sonra da ortalıktan kayboldu.
Gözlerimi şehir manzarasından çekip havuzda dolaştırdım, ama o sırada havuz kenarındaki kalabalık dikkatimi çekmişti. Hayır, dikkatimi çeken kalabalık değildi, Esteban'dı. Yanında tanımadığım iki kız, önündeyse Mattew ve Mina vardı. Esteban elindeki içkiyi yudumlarken yanındaki kızlardan birinin söylediği cümleye güldü.
Ben oturmuş bunun gelmesini bekliyorken, yaptığı harekete bakar mısınız?!
Göz devirdim. Yanına gidip, bağırıp, sonra da sorun çıkaran taraf olmayacaktım. Gelmek istemiyorsa, peki, yapacağım bir şey yoktu.
Erkekler böyledir! Nankördür ve asla tatmin olmazlar. Onlarla olmadığınızda olmadığınız için sizden nefret ederler, olduğunuzda da bu sefer başka bir sebep yüzünden yine nefret ederler ve başka kadınlara giderler. Aslında cinsiyet farkı olmadan insanlar böyledir.
Sanırım kıskandığım için delirdim.
Gözleri benimle buluştuğunda yüzündeki gülümseme silindi. Önce gözleri bedenimde dolaştı, sonra yeniden gözlerime kalktı. Elindeki içkiyi küçük sehpaya bırakıp bana doğru gelmeğe başladığında geriye döndüm ve kapıya doğru yürüdüm.
Eğer o, beni beklentide bırakıp, diğerleri ile eğleniyor, sonra da istediği zaman geliyorsa o zaman ben de istediğim zaman onu kabul ederdim.
Aniden sıcak kolumda soğuk bir el hissettiğimde durmuştum. Bakışlarımı ele, daha sonra sahibine diktim. Esteban önüme geçti, yeniden vücuduma baktı. "Çok güzelsin. Evde palton yüzünden fark etmemiştim." Bir süre daldıktan sonra gözlerime bakıp iç çekti. Ciddileşti ve kaşlarını kaldırdı. "Sanırım Yunan şairler haklı, en büyük savaşlar kesinlikle güzel kadınlar uğrunda başlamış olmalı."
Cevap vermedim, öylesine yüzüne bakıyordum. Kollarını göğsünde bağdaş yaptı ve kafasını bana doğru eğip gözlerime baktı. "Cevap vermeyecek misin?"
Sırıttığımda o da gülümsemişti. Göz devirdim. "Şuna bak," dedim öfkeli gözlerimi saklamak için mücadele ederken, "orada durmuş iltifat edilmeyi bekliyorsun." Yeniden göz devirdim, ama bu defa hafif, tatsız bir sırıtma sundum.
"İltifata itiraz etmem." dedi kafasını yavaşça sağa sola sallayarak. Yine susuyordum. Esteban gülümsedi, ama dudaklarını birbirine basarak gülümsemesini engellemeye çalıştı. "Sen beni kıskandın mı?" Cevap vermediğinde kollarını göğsünden indirip bana sardı ve bedenlerimizin birbirine yaslanmasına neden oldu. Ellerimi kaldırıp göğsüne bastırdım. "Kendinin olanı kıskanmak, ölçülü olduğu sürece, hoş bir şey olabilir." Kafasını eğip burununu burunuma sürttüğünde gözlerimi kapatmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanlar, Kaçışlar İçin
Teen Fiction"Beraber olamayız, biliyorsun." Omuzlarımı gevşetmiştim. Yüzünde muzip bir gülümseme oluştu. "Neden?" Kırılmıştı. Kaşlarını çatmıştı, ama mavi gözlerinde anlamlı bir şeyler parlıyordu. "Kalbini kırarım diye mi? O yüzden mi? Senin kalbine bir şey olm...