28

20 1 0
                                    

Amelia

Şaşkın bakışlarla ve şaşkınlığımı daha fazla belli eden aralı dudaklarla Jackson'u dinliyordum.

Jackson'la evimin önünde karşılaştığımızda benimle konuşmak istediğini söylemişti. Onu kırmak istememiştim, ama geceydi ve onu evime almak hoş olmazdı. Bu yüzden yakındaki kafeye gitmiştik.

Önümde oturuyordu. Kafasını aşağı dikmiş mavi gözleri bacaklarının üzerindeki parmaklarını izlemekle meşguldü.

Esteban ve benim fotoğrafımı çekip, üstelik bunu beni şantaj için kullanan oydu, Jacksondu. İnanamıyordum. Oysa ben onu Esteban'a karşı korumuştum, tam bir aptal olmalıydım.

"Beni affet," dedi zar zor yüzüme bakıp. Utanıyordu ve utandığı takındığı tavrından, kaçan göz bebeklerinden, birbirine iyi gelmediğini bilerek birbirine kenetlenen ellerinden belliydi. "Sana âşıktım, çok seviyordum." Aniden durdu, bu onun bana ilk ilanı-aşkıydı. Heyecanlanmış olmalıydı. Yüzüme baktığında yutkundu. Kafamla onayladığımda devam etmesi gerektiğini, beklemenin hiçbir sebebi olmadığını anlamıştı. Derin nefes verdi. "Dorian'la eskiye dayanan bir husumetimiz vardı." Gözlerini benim gözlerimden indirip önündeki kahve fincanına dikti, hafif sırıttı. "Dahası benim vardı, Dorian beni hep arkadaşı olarak gördü."

Gözlerini fincandan çekip nefesini kontrol etmeye çalışarak etrafa baktı. Belli ki cümleleri beyninde bir yere oturtuyordu. Şu an diyeceği her yanlış cümle bir uçurumdu. "İki yıl önce sevdiğim kız Dorian'ı seçtiğinde sinirlenmiştim. Sonra seni sevdim, sen de Dorian'ı seçtin." Omuzlarını gevşetti, nefes vermişti. "Üstelik aranızda hiçbir bağ olmamasına rağmen. İlişkinizi duyduğumda tepeme çığ düşmüştü," dedi, kaşlarını çatarak devam etti, "o karın altında yatarken neresi aşağı neresi yukarı anlayamaz olmuştum. Karı iteleyip kurtulmak istiyor ama yanlış yönü seçip kendimi daha da derine, kendi mezarıma gömüyordum." Hayal kırıklığı kırıntıları dökülmüş bir gülümseme sundu. "Sanırım ben hep Dorian'a kaybedeceğim."

Kaşları aniden çatıldı, yeniden önündeki kahve fincanına baktı. "Dorian'ın canını yakmak istedim..." Bakışlarını bana kaldırdı. "...sana sahip olarak."

Kaşlarımı çatmıştım. Derin nefes verdim. "Bu yaptıkların doğru değildi, Jackson."

"Biliyorum, özür dilerim, pişmanım." Kafasını öne eğdi, sağa sola sallayarak alnına düşen saçlarını hareket ettirdi. "Senin mutlu olmanı istiyorum, çünkü seni seviyorum, insan sevdiğinin mutlu olmasını ister. Bazen senin varlığın zihnim ne derece olumsuz şeyle meşgul olursa olsun aniden neşelenmemi sağlıyordu. Bende böyle güzel etkilere neden olan bir insanın mutsuz olmasını nasıl isteyebilirdim ki?" Kafasını kaldırıp bana baktı. "Kızgınlığım sana değildi, aslında sadece Dorian'a kırgındım..." İç çekti. "...belki de hayata."

"Jackson..." İsmini telaffuz ettiğimde yüzüme bakmıştı, gözlerinde bir şeyler ışıldadı. "...eğer kaderin bizimle yazılmadıysa eminim ki senin için daha iyi olan birisiyle yazılacağı içindir." Kafamı sağa sola salladım. "Hiçbirimiz duygularımızı zorla birisine zincirleyemeyiz, değil mi?"

Kafasını aşağı yukarı salladı, gülümsemişti. "Esteban'a nasıl baktığını gördüm. Onu seviyorsun, bu beni..." Bir süre durduktan sonra aralı olan dudaklarını yeniden hareket ettirdi. "...mutlu etti. Sana duyduğum aşkın içimde ne kadar tatlı duyumlar ne kalp sarhoşlukları, ne sonsuz mutluluklar ve delilikler oluşturduğunu sana anlatmayı başaramam." Hafif ve kederli bir gülümseme sundu. "Sanırım sen de Esteban'la beraberken böyle hissediyorsun. Bunun için seni asla suçlayamam, suçlamak aklımın ucundan bile geçmez."

Yalanlar, Kaçışlar İçinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin