ꕥ
Amelia
Gelir gelmez, kendimi banyoya atıp tenimi sıcak su ile kavuşturmuştum. Duş aldığım süreçte tek düşündüğüm hastalanmamış olmamdı, bunun için dua ediyordum. Tabii, hastalanabileceğim gerçeğini hatırlayınca diğer taraftan nedenini de, yani Esteban'ı da hatırlıyordum. Bu beni gergin düşüncelerden kurtarıyor, saçma bir şekilde sırıtmama neden oluyordu.
Duştan çıkar çıkmaz, kalın hoodie'lerimden birini giyinmiş ve kendimi yatağa atmıştım. Telefonumun bildirim nöbetine geçmiş olması kaşlarımı çatmama neden oldu. Telefonumu yanıma almamıştım ve bunu sadece geri döndüğümüzde anlamıştım. Esteban'la beraberken telefonumu hatırlamamıştım bile. Fark ettiğimde başlarda telefonumu yanıma almadığım için rahatsız da olsam göle düştüğümüzü hatırlayacak olursam iyi ki yanıma almamıştın, sonuçta kaybolabilirdi.
Komidinin üzerindeki telefonu götürüp açtığımda sayısız bildirimlerle karşılaştım. Kaşlarım hâlâ çatılı haldeydi. Lily'nin mesajını öncelik seçtim.
Lily: Olanları duydun mu!
Lily: Karen ve Dorian evlenmiş!
Lily: Hey kime diyorum!
Lily: Neredesin ya üf!
Lily: Bu da sevgili bulduktan sonra hatır sormaz oldu!
Lily: Jasmin de mesajlara bakmıyor zaten!
Lily: Noldu yani, sevgilileriniz mi yuttu sizi noldu ha?!
Karen'in evlilik haberini okur okumaz, bir süre öylece telefona baktım. Şaşırmıştım, kim şaşırmazdı ki? Bu delilikti, düpedüz delilikti. Tamam, Dorian hafiften deliydi, ama Karen'in aklı neredeydi? Evet, üniversitede son sınıf olabilirdik, ama daha gerçekleştireceğimiz hayallerimi vardı. Bilmiyordum, anlamıyordum.
Jasmin'in de mesajlara yanıt yazmadığını okuduğumda Kris'le ormandaki halleri yeniden gözümün önünde belirmişti. Telefonu kenara bıraktım, ofladım.
O sırada odamın kapısı resmen kırılmıştı. Lily kendini içeri atmıştı, hatta bir ara yeri boylayacağını sandım, ama zar zor kendini dizginledi.
Yataktan kalkmıştım, Lily ise koşarak önüme gelmişti. Ellerini kollarıma bastırdı, beni sallıyordu. "Neredesin sen, kızım!" Bana sıkı sıkı sarıldı. "Sana bir şey oldu sandım!"
"Bana kızdığını sanmıştım?" Sarılmasına karşılık verdiğimde hızla benden ayrıldı.
"Kızdım, tabii!" Kaşları çatılmıştı. "Hangi hakla beni merakta bırakırsın! Bundan sonra..." İşaret parmağını önümde salladı. "...bir yere gidince önce bana haber verecesin!"
Gülümsüyordum, göz devirdim ve yatağa geri oturdum. "Esteban bile senin kadar baskıcı değil."
Gülmüştü, yanıma oturdu. Sakinleşmişti, ama aniden gözleri kocaman açıldı ve ayağa kalktı. "Duydun mu?! Mesajlarımı okudun mu?! Karen..." Elleriyle ağzını kapattı, sonra fısıldadı. "...onu kaybettik!"
Gözlerimi kocaman açtım. "Saçmalama, sadece evlendi. Evet, biraz hızlı bir karar, ama..." Tek kaşımı kaldırdım, onu baştan aşağı inceledim. "...sonuçta hepimiz yaşlanınca evlenmek zorunda değiliz. Ayrıca yakında belki de bebek severiz, yani böyle önyargılı olmamak gerek..." Yüzümü buruşturdum. "...yani sanırım." Lily'e kurduğum cümleler aslında kendimi teskin etmek içindi, biliyordum.
Lily oflayarak oturdu.
Gözlerimi camdan çekip ona diktim. "Stephan'la iyi gitmiyor sanırım?"
Omuz silkmişti. "Bazen..." Gözlerini bana dikti. "...şu aşk en önemli şeydir, cümlesinin beylik bir slogandan, ancak aşk şarkılarında rastlanan sevimli bir düşünceden ibaret olduğunu düşünüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanlar, Kaçışlar İçin
Teen Fiction"Beraber olamayız, biliyorsun." Omuzlarımı gevşetmiştim. Yüzünde muzip bir gülümseme oluştu. "Neden?" Kırılmıştı. Kaşlarını çatmıştı, ama mavi gözlerinde anlamlı bir şeyler parlıyordu. "Kalbini kırarım diye mi? O yüzden mi? Senin kalbine bir şey olm...