ꕥ
Esteban
Gece boyunca pek iyi uyuyamamıştım. Sebeblerim vardı: o kiraz küpeler. Kır evinde Jackson'un elinde gördüğüm kiraz küpe kesinlikle Amelia'ya aitti. Bunu biliyordum, ama maalesef ki daha hesap sorma fırsatı bulamadan geri zekâlı Daniel ortaya çıkmış, dikkatimi dağıtmıştı. Sonra ise Jackson gözden kaybolmuştu.
Amelia ile konuştuğumuz zamanlar şantaj eden kişinin bir daha yazmadığını söylüyordu, ona güveniyordum, elbette. En iyisi yazmamasıydı zaten. Dorian'ın ise Jackson'un eylemlerinden habersiz olması beni daha çok germişti. Aptal gibi şimdiye kadar Dorian'ın Jackson'u başımıza saldığını sanmıştım, oysa durum farklıydı. Jackson apacık sevgilimi istiyordu ve Amelia'yı rüyasında bile göremezdi, buna izin vermezdim.
Kimse benim hayalini kurduğum kadınla benim hayalini kurduğum şeyler yapamazdı.
Sabah, balkonumda kahve yudumlarken laptopta karşıma çıkan haberler daha da şaşırmama neden olmuştu. Amelia ve Jackson'un sevgili olduğuyla ilgili bir haber? Jackson'u dövmek için elime bir fırsat geçmişti sonunda.
Amelia'nın benden habersiz iş çevirmesine kızmıştım, ama bunun zaten olacağını biliyordum. Eninde sonunda şantaj eden kişiyle -Jackson'la- iletişime geçecekti. Ona şantaj edenin Jackson olduğunu demek, elbette, aklıma gelmişti, ama kır evinde Jackson'u bana karşı koruduktan sonra bu fikri kafamdan atmıştım. Bunu söylemek sadece kavga yapıp birbirimizi üzmemize neden olacaktı. Kendisinin anlaması için zaman vermiştim, anladığında da tabii ki Jackson'la buluşacaktı.
Fakat ben dövmek isterken Jackson çoktan Ronald ile kavgaya girmişti bile. Nedenini öğrendiğimdeyse daha da gerildim. Ronald şerefsizi kır evinden çıktığımız andan itibaren Amelia ve beni takip etmiş, sonra ise Amelia'nın Jackson'la kafeye gittiğini görmüş, onların fotoğraflarını çekmiş, sonra da Gossip'e vermişti. Jackson zaten Ronald'ın suratını yumrukla fransız tablosu yapmıştı, ama benim de yumruklarım o şerefsizin yüzünde şaheser yaratmaya yalvarıyorken onları geri çevirmeyecektim, istemiyordum da zaten.
Ronald'ın amacı büyük ihtimalle beni ve Amelia'yı ayırmak, ardından kırık kalpli Amelia'mı kendi kollarında teskin etmekti. Bu oyuna gelmeyecek kadar zekiydim, en azından o kadar zeki olduğumu söyleyebilirdim. Ronald, sen ise bunu anlamayıp satranç tahtasını yeni bir oyun için açacak kadar aptaldın. Sonuç göz önündeydi. Kendi vezirin kendi şahını mat etmişti, ben ise bunu gülerek izliyordum. Oyununun son sahnesinde ise üç karakterin kalmıştı: inanç, umut ve sevgi. Fakat bunların en önemlisi sevgiydi. Ben ise oyunun ebedi kazananı olarak bu üçüne de sahiptim.
Jackson'un önünde oturmuş onu dinliyordum. Amelia aramalarımı yanıtlamamıştı, bir süre sonra ise kendi aramaya koyulmuştu, ama şu an Jackson'un anlattıklarını dinlemeye ihtiyacım vardı. Bugün, şimdi Jackson'u dinlemeliydim, daha sonra anlatmaktan vazgeçebilirdi.
Jackson'un Amelia'ya olan ilgisini anlamıştım zaten. Şimdilik zararsız görünüyordu. Amelia beni sevdiği ve mutlu olduğu için mutluydu hatta. Ne tuhaf adam! En azından Ronald gibi aptallığını cesaret sanıp iddialı konuşmuyordu.
"Ona iyi bak," demişti aynayı eline alıp yüzünü izlemezden önce.
"Ona zaten iyi bakacağım," dedim çenemi kaldırarak.
O sırada odaya Amelia girmişti. Odaya girer girmez, çantasının omuzundaki askısı kayıp düşmüştü. Gözlerim Birkaç saniyelik çantasına kaydıktan sonra yeniden şaşırmış yüzüne bakmıştım. Çok tatlıydı, ama gülmemeliydim, şu an ciddi olmalıydım. Özellikle Jackson'un yanında gülmek gibi bir niyetim yoktu.
Amelia'yı dikkatle incelediğimde ilk gözlerimi okşayan giyindiği minik eteğiydi. Ona çok yakışmıştı, gerçi ne giyerse yakışırdı. Eğer ona açılmamış olsaydım o zaman bu haline sinirlenirdim, ama şu an sevgilimken istediği gibi giyinebilirdi. Sonuçta benim sevgilimdi, yanında ben vardım ve Amelia'ya o gözle bakan erkek sonunda yumruklarımla gebereceğini anlamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanlar, Kaçışlar İçin
Teen Fiction"Beraber olamayız, biliyorsun." Omuzlarımı gevşetmiştim. Yüzünde muzip bir gülümseme oluştu. "Neden?" Kırılmıştı. Kaşlarını çatmıştı, ama mavi gözlerinde anlamlı bir şeyler parlıyordu. "Kalbini kırarım diye mi? O yüzden mi? Senin kalbine bir şey olm...