7 | Birlikte gülüyorsak birlikte ağlamalıyız

135 19 31
                                    


Oy ve yorum rica ettim canlarımm

• • •

Tekrar bir darbe attığımda canım acımaya başlamıştı. Sesli bir inilti çıkardım.

"Aah.."

Gözyaşlarım arttı. Hata mı yapmıştım? Annemi anmamla karanlık tarafım tekrar uyandı, nefret ettiğim ve sadece susmasını dilediğim sesiyle konuşmaya başladı.

Bir kesik daha..

Ne de olsa kimse görmeyecek...

Hatta bir tane daha..

Ne de olsa görseler bile hiçbiri umursamayacak...

~~~

Susturmaya calışsamda beynime nüfuz ediyordu ses. Onu engellemek imkansızdı, ikinci bir kişilik gibi olduk olmadık yerlerde beliriyordu. O olduğu sürece kurtulmak hayaldi benim için. Hatta hayal bile olamacak kadar güzel ve bir o kadarda imkansızdı.

Elimdeki jilet zihnimde kaybolmuşluğun eşiğinde yavaşça kendiliğinden koluma yanaştı ve sürünmeye başladı. Kendiliğinden oluyordu. Ve evet doğru olan buydu. Sesli ağlayışlarım şiddetini arttırırken nefesim ara ara kesilmeye ve aralıklı hıçkırıklar yüz göstermeye başlamıştı. O insanlara zarar veremediğim için burada oturmuş ezik gibi kendime zarar veriyordum. Onlara yapamadığımı kendime yapıyordum, Ezik gibi.

Aferin sana, devam et...

Benliğim karanlığımla savaşıyordu. Ama o kadar güçsüz kalmıştı ki, fısıltıdan başka bir işe yaramıyordu. Karanlık tarafıma uyak uydurmaya başlamışken, çizikleri devam ettirdim. Kolumdan akan kanlar ayağımın dibine damla damla düşüyordu. Sol kolumun çiziklerle bezenmesi çok sürmemişti.

Jiletle kolumu resim çizer gibi çiziyordum. Kolum tuvalimdi, jilet ise fırçam.

Tam bu çiziklerin ardından gelen sızlamalara alışmışken duyduğum ayak sesleriyle kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı, anlık doğrulan bilincim ile ne yaptığımı sorgulamaya başlamıştım.

"HEY! Orada olduğunu biliyorum Jisung, açar mısın kapıyı?"

Nasıl gelmişti buraya? Burada olduğumu nereden biliyordu? Yine yardımıma koşmuştu, yine beni kurtarmaya gelmişti. Nasıl en ihtiyacım olduğu anda beni bulabiliyordu? Tıpkı bir tanrı misafiri gibi.

"Jisung hemen aç kapıyı, rica ediyorum senden. Haydi."

Daha fazla bağırıp kapıya vurmaya başlamıştı. Açacaktım tabiiki, açmayıp napacaktım ki? Koskoca dünyada beni sevip bana sahip çıkan tek kişiyi red mi edecektim.

"Jisung açar mısın kapıyı!?" Kazağımın sıyırdığım kolunu kanları elimle silerek indirdim. Yere bıraktığım jileti de arkama doğru ittim. Sadece gözyaşlarım kalmıştı. Onları da kanlı elimle silmekle uğraşamazdım. Ayağa kalkıp kilidi açtım ve yerime geri çöktüm. Ardımdan hemen şiddetle açılan kapı ve içeri dalan Minho ile göz göze geldim. Gözlerini belertmiş bana bakıyordu, korktuğu ve benim için endişelendiği o kadar belliydi ki.

Birkaç saniye gözlerine baktıktan sonra o bir şey yapmayınca başımı eğdim. Fayanslara damlayan kanlara doğru bakıyordum. Hâlâ ağlıyordum. Durduramıyordum çünkü, sadece hıçkırıklarımı durdurabilmiştim. Bana böyle davranması, bu denli korumacı olup beni kimsenin sevmediği kadar sevmesi, tüm bunlar daha da çok duygulanmama ve haliyle daha çok ağlamama sebep oluyordu.

Lost | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin