"Benim evimde kalabilir."Gülümsedim, kabul edeceğini biliyordum zaten. O bana da bu minik kediciğe de kıyamazdı.
"Ama tek bir şartla."
Duraksadım ve kafamı hafif oynatarak cevabı bekler şekilde ona baktım. Şart mı, ne isteyebilirdi ki?
"Onu evime birlikte götüreceğiz, ve hatta birlikte yıkayacağız."
~~~
"Ne!?"
Kendiliğinden çıkan sözcüklerle sesim yükselmişti. Ne istiyordu benden, onun evine gitmemi mi? Ama bu, biraz hızlıydı.
"Gerçekten-" Ne diyeceğimi bilmiyordum. Ben orada nasıl davranacağımı da bilmiyordum. Aklıma gelen şey ile tekrar hararetli bir şekilde konuştum.
"Ailenle de tanışacağım yani!? Minho hayır olmaz. Ben yapamam, düşer bayılırım heyecandan." Benim telaşlı hâlime gülümsedi.
"Sakin ol, ne var bunda? Kendimi tutabileceğimden emin olsam bende tanışmak isterdim senin ailenle."
"Ama ben-" Duraksadım nereden çıkmıştı şimdi! Gerçekten ne gerek vardı? Başımı eğmiş kara kara düşünürken duyduğum kahkahasıyla kaşlarımı çatıp ona baktım. Komik miydi? Ben burda soğuk terler dökerken o gülüyordu.
"Neden gülüyorsun!?" Sinirle konuştuğumda daha çok güldü.
"Sadece şaka yapıyordum Jisung, sakin ol gerçekten." Söylediği şeyle afallayarak kafamı yerine oturtmaya çalıştım.
"Şaka?"
"Evet. Annem ve babam şuan iştedir. Ayrıca son zamanlarda çok yoğunlar o yüzden eve geç gelirler. Rahat ol yani."
Bu sefer rahat bir nefes almıştım. İllaki tanışırdım tabii ama şuan erkendi. Kendimi hazır hissetmiyordum. Ve insanlarla konuşmaya biraz daha alışmalıydım. Rahatlamıştım ama, ona güvenebilir miydim?
"Doğru söylüyorsun, değil mi?" Kaşlarımı kaldırarak soru sorduğumda oda kaşlarını çatmıştı. Ona güvensizliğim yoktu ama ben de böyleydim işte napabilirdim.
"Tabii ki. Seni kandırır mıyım böyle bir konuda." Biraz da olsa içime su serpilmişti. Tamam herhalde güvenebilirdim.
"Tamam tamam. Gerçekten öyle stres olmuştum ki nabzım düşmeye falan başlamıştı." Söylediğime sesli şekilde gülmüştü.
"Şimdilik güvendesin ama eninde sonunda onlarla tanışmak zorunda kalacaksın Jisung. Kademe kademe alıştıracağım ben seni merak etme."
Ben söylediğine göz devirdiğimde sahte bir şekilde tebessüm etmişti ve beklememi söyleyip uzaklaşmıştı. Yine taksi arayacaktı galiba. Lino'nun kafasını yavaşça okşadım. Bana kalırsa otobüsle hemencecik gidebilirdik ama beyefendi hep taksiye biniyordu.
Bana el kaldırıp gelmem için işaret yaptığında arabaya binmişti. Bende hızlı hızlı gidip arkasından binmiştim. Arabaya bindiğimde araba çalışmış ve gitmeye başlamıştı. Minho yanımda otururken kolunu açtığında ne demek istediğini anlayıp Lino'yu kucağına koydum. Bir yandan onu severken konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost | Minsung
Fanfiction"Eğer onu kurtaramıyorsam, ben de onunla birlikte kaybolurum." Eşcinselliğin suç olarak görüldüğü zamanlarda, birbirlerine deli gibi aşık olan iki erkeğin hikayesi... b×b