11 | Nefes alamıyorum

101 15 39
                                    

"Tanıştığımız günü hatırlıyor musun?"

Yüzümün kırmızı oluşunun farkındaydım. Buna rağmen gülümserken kafa salladım. O gün çok güzel bir gündü.

"İşte o gün kaderimiz yeniden yazıldı. Mutluluk ikimize de yasaklanmıştı ama o günden itibaren o yasak kalktı. Tanrı bizi bizle ödüllendirdi..."

~~~


Ne diyeceğimi bilemiyordum. Ben bana nasıl katlıyor diye düşünürken o beni ödül olarak görüyordu. Ona bahşedilmiş bir hediye gibi. Tekrar beni ne kadar sevdiğinin ve değer verdiğinin farkına vardığımda sol gözümden bir damla yaş akması bir olmuştu. Neyseki görmemişti. Kendimi biliyordum, ona verdiğim değerin haddi hesabı yoktu. Ama bunu ondan duymak, birinin bana değer vermesi yada değer veren kişinin Minho olması emin değilim hâlâ, her halükârda o kadar önemliydi ki benim için. Evet yine emin olmuştum. Ben ona kendime verdiğimden kat ve kat daha fazla değer veriyordum. Ben onu çok seviyordum.

Uzanır hâlde kolumu sıyırdı ve yüzüne yaklaştırdı, çekme fırsatım olmamıştı. Jilet yaralarımın bir tanesine bir öpücük kondurdu.

"İşte böyle yapacağım. Yaralarını teker teker öpeceğim. Görünmese, kalbinde olsa bile yapacağım bunu. Senin nefret ettiğin, bakamadığın ve yüzleşemediğin yaralarını teker teker öpeceğim ben."

Öpmeye devam etti. Kolumun neredeyse tamamını öpmüştü. Ve ben bundan o kadar memnundum ki.

"Öpeceğim ve istersen hepsini iyileştireceğim. İstemezsen de sadece öpeceğim. Ama emin ol ne olursa olsun hep yanında olacağım."

Ne demiştim ben onu çok seviyordum. Seviyordum, aşık olacak kadar seviyordum. Belkide çoktan aşık olmuştum.

"Sen yanımda olduğun sürece sahip olduğum ve sahip olacağım yaraların hiçbir önemi yok sevgili Minho."

Gözlerimi yumdum ve kollarımla beline tutundum. Derin bir iç geçirdim.

"Önceki hayatımda çok iyi bir insandım herhalde, yoksa sana sahip olamazdım değil mi?" Söylediğime bir kıkırtı çıkardı ve yerinden doğrulur gibi oldu.

"Böyle kalalım lütfen. Çok istiyorum, sanırım şuan her şeyden önemli."

"Hay hay, nasıl istersen" Konuştuktan sonra daha rahat bir şekilde uzanmıştı. Böylece banada bir rahatlama çökmüştü. Bu an için çoğu şeyi feda edebilirdim.

Gözlerim kapandı ve karanlığa dalmaya başladım. Onun göğsünde uyuyordum. Bu güzel bir histi, tıpkı onun gibi. Evet o çok güzeldi. Her anlamda çok güzeldi. O kadar güzeldi ki, mükemmel kelimesinden bile daha güzeldi. Sonuçta güzellik sadece dış görünüşü kapsayan bir kelime değildi, ve benim için hiçbir zaman olmamıştı. Benim için o güzeldi çünkü karakterinde olmayan pürüzlere karşın görüntüsü de mükemmeldi. Çünkü o bu ikisini de aynı anda başarabilen nadir insanlardandı. Bu yüzden çok güzeldi. Çok güzel ve çok masum. Tam anlamıyla kusursuz.

Düşüncelerim yavaşça kaybolurken bende usulca uykuya dalıyordum. Neden onu düşünürken uykum geliyordu ki?

~

Sabah gözlerimi çalan alarmın sesiyle açtım. Saat dokuzdu. Ve hâlâ altımda yatan bir Minho vardı. Uyuyakalmıştık, birlikte ve aynı yatakta. Düşüncesi bile hafiften gülümsememe sebep oluyordu.

Lost | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin