• • •"Kayıp mı?" Tek kaşımı istemsizce çatıp sormuştum.
"Evet evet, anlamsız ve boş bir hediye olsun istemedim. Bu yüzden ikimizden bir parça ekledim, bizim için önemli şeyler ifade eden bir parça."
Konuştuğunda masumca gülümsemişti. Gitarı sehpadaki çantasının üzerine koydum ve ona sıkıca sarıldım, tıpkı bugün çokça yaptığım gibi.
Daha önce hiç böyle adlandırmamıştım kendimi, içten içe kaybolduğumu biliyordum ama 'kayıp' bir yenilikti benim için. Ayrıca anlattığım en ufak ayrıntıyı bile bir yığın haline getirip önem vermesi her zamanki gibi şimdi de hoşuma gitmişti. O kadar iyidi ki, çünkü benim kaybolduğumu anlayan ve kurtarmak için çabalayan ilk kişiydi.
Ben kaybolmuştum, o ise işe yaramaz beni kurtarmak için elinden geleni yapmayı seçmişti. Ve sonuna kadar devam edecek gibi duruyordu. Oysaki ben sadece ölünce bu kaybolmuşluk hissinden kurtulacağımı sanıyordum, sanki ruhum bedenimden kurtulunca bende kurtulacağım gibi, sürekli hiçbir yere ait değilmiş gibi hissetmekten kurtulacağım gibi. Çünkü ben ilk defa bir yere ait hissediyordum kendimi, onun yanı benim ait oldugum yerdi.
O bu dünyada beni kurtarmaya çalışıyordu, ve başarılı oluyordu da.
Soğuktum. Herkese karşı, dünyaya karşı. Hatta, kendime karşı. Davranışlarım, gözlerim ve düşüncelerim hepsi soğuktu. Hayatım bundan ibaretti, soğuk. Ama onu gördüğüm andan itibaren bunca yıllık soğuk hissiyatı kaybolmuştu. Hayatıma işleyen soğuk yerini hiç alışık olmadığım bu duyguya bırakmıştı. Kalbim yanmaya başlıyordu, vücudumdaki ateşi tadıyordum ilk defa ve onun ateşi gözlerime yansıyordu. Hissediyordum, gözlerimin içi gülüyordu.
Sadece onu gördüğümde oluyordu tüm bunlar. Tüm meziyetlerine karşı tekrar tekrar aşık olmak dışında tek yapabildiğim hayranlık duymaktı.
"Şimdi sadece sana öğretmek kaldı." Dediğinde kucağıma tekrar aldığım ve meraktan kurcaladığım gitarı bırakmadan ona döndüm. Doğru önce öğrenmem gerekiyordu.
"Haklısın ama sen biliyor musun ki?" Sorduğumda dudaklarını birbirine bastırarak gülümsedi ve bana biraz yaklaştıktan sonra devam etti.
"Çok fazla değil ama Bay Song eskiden yanımda çalardı hep, ayrıca satın alırken de biraz bilgi aldım."
Konuşup gitar kucağımdayken elini tellere attı, ve öğretmeye başladı.
~
"Tam olarak nereye koydun?"
Sorusuyla sesli bir şekilde iç geçirdim.
"Merak etme güvende."
"Nerede olduğunu da söylesene." Israr ettiğinde tekrar ofladım. Dün gitarı çantasıyla beraber eve götürmüştüm ve ailem bir şekilde bulup zarar vermesin diye güzelce saklamıştım. Ama o nerede olduğunu merak ediyordu ve söylememde ısrar ediyordu.
"Arka bahçedeki kömürlük varya, onun içinde bir yerlere sıkıştırdım." Benden sonra kaşlarını çattı.
"Peki, bulamayacaklarına eminsin değil mi?" Kafa salladım.
"Merak etme hayatta bulamazlar." Dediğimde gülümseyerek kafa salladı. Zaten hediyesi benim için çok değerliydi ve onun ne pahasına olursa olsun koruyacaktım. Başına bir şey gelmesini engelleyecektim. Var olduğum sürece.
Konuşmamız son bulduğunda sınıfa doğru yürümeye devam ettik. Bahçeyi geride bırakıp binaya girdikten sonra merdivenlerden çıktık ve koridorda sınıfımıza doğru ilerledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost | Minsung
Fanfiction"Eğer onu kurtaramıyorsam, ben de onunla birlikte kaybolurum." Eşcinselliğin suç olarak görüldüğü zamanlarda, birbirlerine deli gibi aşık olan iki erkeğin hikayesi... b×b