25 | Karadelik

58 7 14
                                    

• • •

İliklerine kadar çaresiz bir benlik ve eninde sonunda ebediyen kayıp bir ruh...

Beni anlayabilmen için kalbinin orta yerindeki yıkımı hissetmen gerekir, öyleki bir enkazdan farksız olman gerekir.

Zorlanırsın, çabalarsın ve başarırsın. Ama hayat sana aşamayacağın sınavlar verirse, tepetaklak olursun.

Bu da aşamayacağım sınavlardan biriydi. Sanki kalmam için yapılmış bir sınav gibi. Ama neyseki pes etmenin eşiğinde bile güç bulabileceğim bir yoldaşım vardı. Ve o yoldaşım ne olursa olsun yanımda olacak olan sevgilimdi.

Koştuk birlikte. Koşabildiğimiz kadar, ayaklarımız bizi durdurana kadar koştuk. Belki de özgürlüğümüze doğruydu bu koşuş. Sayamadığım kadar cadde ve sokak geçtik. Bize garip garip bakan insanların sonunda, tekin bir yerde durduk. Yere çömelip oturduk ve durarak yaslandık. Nefeslenmeye başladık böylece.

"Minho polis-" Nefes nefese konuştum, kesinlen sözümü tekrar nefes alarak devam ettirdim. "Polis bizi arıyor. Ya bizi bulurlarsa? Ne olacak şimdi?"

Düşünceli bir halde yere bakıyordu, biraz daha durdu ve yüzüme umut dolu bir ifadeyle bakıp yanıtladı. "Bilmiyorum ama onlardan korkmuyorum Jisung, tek bildiğim şey sana olan aşkım."

Normalde buna kızarır ve on saat kıkırdardım. Ama sadece tebessüm ettim. Biz yan yana olduğumuz sürece endişe etmemize gerek yoktu ki.

"Yapamıyoruz ve yapamayacağız Minho." Üzgünce sarfettiğim kelimeleri devam ettirdim. "Sevgi yetersiz kalacak. Eninde sonunda biz bu insanların arasında yaşayamayacağız. İyi gelmiyor bize burası."

Ellerini tutarak ayağa kaldırdım. Derin bir nefes aldım ve gözlerine baktım. Tüm cesaretimi adeta bir yumak yapıp konuştum.

"Kaçalım Minho. Çok uzaklara, bu insanların olmadığı ve aşkımızı özgürce yaşayabileceğimiz bir yere gidelim. Eğer dünyada öyle bir yer yoksa, yeni bir gezegen bulalım kendimize."

Konuşurken dolan gözlerimle ellerimi ellerinden çektim ve elimin tersiyle gözümü silerek ondan uzaklaştım. "Hemen cevap vermek zorunda değilsin, en azından bir süre düşünmeni istiyorum." Dedim, sanki polis bizi aramıyormuş gibi. Bana doğru bir adım atıp elini yanağıma koydu ve konuştu dolu gözleriyle.

"Seninle cehenneme bile gelirim Jisung. Çünkü senin olduğun her yer cennet bana."

Titreyen dudaklarını birbirine bastırdığında gözlerimden bir yaş aktığını hissettim. Bu kez ellerimi tutup devam etti.

"Kaybettim kendimi sonu olmayan o karanlık uçurumda, beni bulduğunda kaybolanın yalnızca sen olmadığını anla diye."

Başını eğip ironik bir şekilde gülümsedi.

"Çakmağı çaktım ve kendimi ateşe verdim, sen tek başına yanıp kül olma diye."

Birden sertçe sarıldı ve derin sesiyle kulağıma fısıldadı.

"Tüm dünyayı karşıma alırım sincabım, sadece senin için."

Elleri sırtımda yerini bulup okşamaya başlamışken bende sarılışına karşılık verdim. Biz tekrar ağlıyorduk.

"Artık kaçabiliriz, buradan çok uzaklara..."

Lost | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin